Fâsık feylesof gökte bir göktaşı görse yerde titrer!

Yaklaşık üç yıl önce keşfedilen 650 metre çapındaki bir göktaşı Dünya’yı 'teğet' geçti. Bir sonraki Dünya’ya yakın göktaşı geçişi...

‘2014 JO25' şeklinde adlandırılan göktaşının geçişi, çarpışma ihtimali olmamasına rağmen, boyutları sebebiyle ‘yakın bir geçiş’ olarak nitelendiriliyor.

Dünya’ya Güneş yönünden yaklaşan ve yansıtma özelliği Ay‘dan yaklaşık iki kat daha fazla olan göktaşı küçük teleskoplarla bir ya da iki gün boyunca gözlemlenebilecek.

Göktaşı, 2014 yılının Mayıs ayında NASA’nın Arizona Üniversitesi ile birlikte yürüttüğü Dünya’ya Yakın Cisimler Gözlem Programı dahilinde, Catalina Gökyüzü Araştırma Merkezi tarafından keşfedilmişti. Her hafta benzer mesafelerden göktaşı geçişleri yaşansa da bu büyüklükteki bir göktaşı, 2004 yılında yaklaşık 1450 kilometre mesafeden geçen göktaşı Toutatis’ten beri ilk kez yaşanıyor.

Benzer büyüklükteki bir göktaşı olan 800 metre çapındaki ‘1999 AN10’ ise 2027 yılında yaklaşık 385 bin kilometre uzaklıktan geçecek. Deutsche Welle

RİSALE-İ NUR'DAN

Her hakikî hasenât gibi, cesaretin dahi menbaı imandır, ubûdiyettir. Her seyyiât gibi cebânetin dahi menbaı dalâlettir. Evet, tam münevverü’l-kalb bir âbidi, küre-i arz bomba olup patlasa, ihtimaldir ki, onu korkutmaz. Belki, harika bir kudret-i Samedâniyeyi lezzetli bir hayretle seyredecek. Fakat, meşhur bir münevverü’l-akıl denilen kalbsiz bir fâsık feylesof ise, gökte bir kuyrukluyıldızı görse, yerde titrer, “Acaba bu serseri yıldız arzımıza çarpmasın mı?” der, evhâma düşer. (Bir vakit böyle bir yıldızdan koca Amerika titredi. Çokları gece vakti hanelerini terk ettiler.) (Sözler, Üçüncü Söz)

Böyle bir insanın Mâbudu, Rabbi, melcei, halâskârı, maksudu öyle bir Zat olabilir ki

Madem insan, mahiyetinin câmiiyeti itibarıyla, sıtmadan müteellim olduğu gibi, arzın zelzele ve ihtizâzâtından ve kâinatın kıyamet hengâmında zelzele-i kübrâsından müteellim oluyor. Ve nasıl ki hurdebinî bir mikroptan korkar, ecrâm-ı ulviyeden zuhur eden kuyruklu yıldızdan dahi korkar. Hem nasıl ki hanesini sever, koca dünyayı da öyle sever. Hem nasıl ki küçük bahçesini sever; öyle de, hadsiz ebedî Cenneti dahi müştakane sever.

Elbette, böyle bir insanın Mâbudu, Rabbi, melcei, halâskârı, maksudu öyle bir Zat olabilir ki, umum kâinat Onun kabza-i tasarrufunda, zerrat ve seyyârat dahi taht-ı emrindedir. Elbette öyle bir insan daima Yunusvâri (a.s.) لاَۤ اِلٰهَ اِلاَّ اَنْتَ سُبْحَانَكَ اِنِّى كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ (Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum.” Enbiyâ Sûresi, 21:87) demeye muhtaçtır. (Lem'alar, Birinci Lem'a)

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Tefekkür Haberleri