Şimdi ise “Yandık Elhamdülillah” kitabı ile aşkın son harfini de böylece tamamlamış oluyor. Böylelikle de ilk kitabından beri süre gelen hikâyeyi tamamlamış sonuna getirmiş bize bir rüyanın sırrını vermiş oluyor. Ve bu son kitabında da aşkın farklı bir boyutunu tarihin aynı döneminde yaşamış üç büyük ve ünlü düşünürün hayatlarından kesitlerle sunuyor bize. Okur bu günü İstanbul'da küçük bir otel işleten Ömer Bey'in halinden dinlerken kâh Sadi-i Şirazi ile kâh Mevlana Celaleddin-i Rumi ile kâh Yunus Emre ile tarihin seyrinde efsunlu bir yolculuğa çıkıyor. Menkıbe ile örülmüş de olsa Sadi, Mevlana ve Yunsu'u aynı dergahın çatısı altında buluşturuyor. Ve hatta şem ile pervanenin hikâyesini de kendi iç âleminde bize bir gerçek tadında sunuyor yazar. Zira bu hikâyede okur bütün bu anlatılanları, yani aşkı anlamaya çalışan ya da kendince ona anlam veren bir pervane oluyor. Ve böylece dinliyor hikâyeyi.
Kitabın birinci bölümü Sadi-i Şirazi'nin hayatının bir bölümünü sunuyor bize. Yazar Sadi'nin insani yönünü bize anlatıp tarihi gerçekleri gözlerimizin önüne sererken hem onun aşk denen kelimeye ve duyguya yüklediği manayı hem de şiirlerinden sunduğu beyitlerle onun sanatını bizlerle buluşturuyor. Ve bu bölümde aşkın daha çok acı veren, hüzünlendiren yanını sunuyor bize. Söylemek istediği asıl cümleyi ise bölümün en sonunda söylüyor Sadi-i Şirazi'nin dilinden “Aşka uçarsan kanatların yanar”
İkinci bölümde Mevlana dergâhında buluyor okur kendini. Mevlana'yı alışılagelmiş şekliyle dışarıdan değil de kendi içinden ve kendi dilinden anlatıyor. Diğer bir deyişle Mevlana kendi diliyle kendini ve kendi aşkını anlatıyor okuyucuya. Okur bu kez insanın aşka duyduğu ihtiyacı ve hatta belki de aşk için var olduğunu işitiyor onun dilinden. Bu ikinci bölümde Sadi-i Şirazi'yi Mevlana'nın yanında görüyor sonra ve Mevlana ile cevap veriyor ona; “Aşka uçmazsan kanatlar neye yarar?”
Üçüncü ve son bölümde ise yalnızca kitabı değil ilk kitaptan beri devam eden hikâyenin sonunu dinliyor okur. Burada samimiyetin ve belki de yalnızlığın zirvesinde gezinen Yunus Emre'nin yoldaşı oluyor. Onunla birlikte şehir şehir, insan aşkı arıyor. Aşkın aslında kendinden vazgeçme, her şeyi unutma hali olduğunu daha açık bir şekilde kavrıyor onunla. Çünkü bazıları aşkı buluyor ama bulduğunu bilemiyor. Bütün şehirlerde kendi manasını arayan Yunus Emre ile her yerde aşkın başka hallerini ve başka başka şekillerini görüyor. Ve nihayetinde diğer iki büyük aşığa da Yunus Emre'nin dilinden sesleniyor; “Aşka vardıktan sonra kanatları kim arar?” diyor ve susturuyor tarihin bu dönemini.
Bütün bunların arasında Ömer Bey'in iki bin on iki yılının İstabul'unda aşk denen sırrı arayışını ekliyor. Ve sonunda sadece aşkı değil ölümü, rüyayı ve tasavvufun bu derin tarafını sunuyor okura.
Sonunda ise dünyanın ve aşkın belki de bir rüya olabileceğine inandırmaya çalışıyor bizi yazar. Ve o rüyadan uyanmayalım istiyor. Çünkü biliyor ki eğer uyanırsak rüyalarımızı unutacağız.
Kitabın adı: Yandık Elhamdülillah (Ayn - Şın - Kaf)
Yazar: Fatih Duman
Yayınevi: Nesil Yayınları
Türü: Roman
Yayın Tarihi: Ekim 2012,
Sayfa: 240 sayfa,
ISBN: 9786051313122
KİTAPLA İLGİLİ TANITIM METNİ
Rüya görür müsün ey kâri? Rüyalarla yaşar mısın bazı vakitler? Sonra yanaklarından kulaklarına doğru süzülen iki damla yaş ile uyanır mısın gecenin o en ıssız, en sessiz, en kimsesiz vaktinde? Dünyanın bir rüya âlemi olabileceğine inanır mısın?
Gel bir başkasının rüyasına dalalım şimdi seninle. Hakikate uyanalım. Pervane olalım. Bedenimizi yakacak ateş arayalım. Evvela Şiraz'a çırpalım kara ipekten kanatlarımızı, ateşi bilen aşk erlerinin yanında konaklayalım. Aşk ateştir diyelim lisansız ve sessiz ve hatta harfsiz kelimelerle. Aşka yanalım, başka yanalım.
Sonra Mevlana dergâhına düşürelim kara bedenlerimizi, bizi kavuracak bir şem arayalım. Aşk arayalım. Göğe yükseltelim feryadımızı. Aşka ağlayalım.
Bir dağ başında dua eden Yunus'u bulalım sonra. Ona aşkı soralım dilersen, aşkına şahit olalım. Aşkı üç âşıktan dinleyelim biz. Biri; "Aşka uçarsan kanatların yanar" desin bize, diğeri "Aşka uçmazsan kanat neye yarar" diğeri temmet çeksin düşlerimize; "Aşka vardıktan sonra kanatları kim arar" desin, susalım.
Açma sakın gözlerini, bu rüya âşıkların rüyasıdır. Uyanırsan rüyaları unutacaksın.
Haber7