29 Mayıs tarihimizde iftihar ettiğimiz altın sayfalardan birisidir. Bir çağ kapatıp yeni bir çağ açmak herkese nasip olan bir şey değildir. İnsanlık tarihi boyunca böyle büyük iş başaran fatihlerin sayısı pek azdır. Fatih ile ne kadar iftihar etsek, ne kadar övünsek ve onu ne kadar çok sevsek azdır. Bu sevgimizi zaten çocuklarımıza ve yerleşim yerlerimize ad olarak çokça vermekle gösteriyoruz.
Tarihi kaynaklardan Fatih Sultan Mehmed’in soğukkanlı, cesur, güçlü, azimli, iradeli, temkinli, kararlı, çok meraklı, her şeyi öğrenmek isteyen, ilme çok önem veren, şair, açık görüşlü, iyi eğitim almış, büyük hayalleri olan ve bunları gerçekleştirmek için kararlılıkla çalışan, kendine güveni oldukça yüksek olan bir kişiliğe sahip olduğunu öğreniyoruz. Fatih, aynı zamanda maddi alanlarda olduğu gibi, manevi alanlarda da bir hayli donanımlı olan veli bir zattır.
İstanbul’un fethi Sultan Mehmed’in hayallerini süsleyen büyük bir müjdedir. Peygamberimizin müjdesidir. Güzel asker ve güzel kumandan olmak için asırlarca, bıkmadan ve usanmadan nice cengâverler İstanbul surların dibine kadar gelip dayanmışlar, şehit düşmüşler, ama fethe ve müjdeye bir türlü mazhar olamamışlardır.
Fethe mazhariyet; büyük hayalleri olmayı, çok kararlı ve çok azimli olmayı, iyi bir eğitim almış olmayı, teknolojiyi, siyaseti, harp taktiklerini çok iyi bilmeyi ve özgür düşünmeyi gerektirir. Bir düşünün gemileri karadan yürütmek kimin aklına gelebilirdi? Sultan Mehmed’in azmi, kendine olan güveni, güç ve kararlılığı, zekâsının ne derece üstün olduğunu ve fatih olmaya ne kadar layık olduğunu göstermeye yeter de artar bile.
Arif Nihat Asya, ecdada ve gençlere olan sevgisinden dolayı güzel bir Fetih Marşı yazmış. “Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın” nakaratı ile gençlerin şecaat arzularını; “Yürü hala ne diye oyunda, oynaştasın”, “Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın”,” Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın?”, “Yürü hala ne diye kendinle savaştasın?” mısraları ile kamçılanmaya çalışmıştır.
Arif Nihat, taşıdığı değerlerin farkında olmayan gençleri biraz silkeler, atalarından işaret alarak, uyuyan destanlarını yeniden uyandırmalarını ve vakit geçirmeden yine ezberden okunacak destanlar yazmalarını ister.
İnsanlarımızı coşturan ve harekete geçiren bu arzular, teşvikler ve gayretlendirmeler şüphesiz çok güzel şeyler. Ama iyi bir yatırım yapmadan da verim alındığı görülmüş şey değildir.
Fatih’in kişiliğine baktığımızda, en iyi bir şekilde fen ilimleri eğitimi aldığı, savaşmayı öğrendiği, yedi dil bildiği, sanata meraklı olduğu, ilim adamlarına çok değer verdiği, ilim sohbetlerinden çok hoşlandığı ve çok da istifade ettiği, yani yetişmesi için iyi bir yatırım yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bugün gençlerimizden bir şeyler isterken yetişkinlerin de onlar için gerekli altyapı ve yatırımları yapmaları, ilim, eğitim, sanat ve sair alanlarda; ilgi, istek ve meraklarını uyandırarak bizzat kendi hayatlarında da uygulayarak örnek olmaları gerekir. Gençler, önlerindeki büyüklerinden görmedikleri şeyleri yapmayacaklar, kuru kuruya söylenen marş ve destanları da pek ciddiye almayacaklardır. Hiçbir şey yapmadan mazideki şanlı tarihimizin altın sayfalarıyla ve kahramanlarıyla övünüp durmak, bütün iş ve beklentileri gençlere yıkmak ne derece doğru olacaktır?
Yetişkinlerin, gençlerin önlerini açtıkları, imkânlarını artırdıkları, hayallerine saygı gösterdikleri, meraklarını tahrik ettikleri ve gerçekçi oldukları sürece, maddî ve manevî her alanda büyük fütuhatlara imza atacak Fatih’ler çok çıkacaktır. Hayatta her bir sır fetih bekler. Her bir fetih de Peygamber Efendimizin fetih müjdesi sırrını taşır.