Hatırlanacağı üzere geçen yazımızın ilk paragrafında şöyle demiştik: son zamanlarda bazı kesimlerde bağlısı bulunduğu mesleği veya meşrebi itinalı ve özenli bir şekilde İslamcılıktan ayırma veya daha yerinde bir tabirle ayrı gösterme temayülü dikkat çekiyor. Mezkur meslek ve meşrep sahibi sanki İslamcılık tehlikeli bir şeymiş gibi kendi tuttuğu yolun ondan üstün ya da ayırt edici vasıflarını göstermek için hummalı bir çaba içinde. Bu tavrın en tipik bir örneği yazılarına çokça değer verdiğim M. Bilici’nin “İslamcılık ve Nurculuk” ile ilgili talihsiz açıklamaları. İkisini güya karşılaştıran yazarımız bakınız İslamcılık hakkında hangi sıfatları reva görüyor:
“İslamcılık, bir sınır ideolojisi… İslam’dan çok Müslümanları ve onların düşmanlarını bilir… öteki’nin (modern Batı’nın) eleştirisinden beslenir… Ötekisiyle meşgul bir hudut ideolojisi…“Varoluşsal bir yokoluş” cafcaflı çerezliğinde cılkı çıkmış hâlde… Müslüman bencilliği… Baştan sona dünyevidir… Müslüman milliyetçiliği… İki dünya”sal genişlikten yoksun… Seküler bir ideoloji… Protestanlığın köksüz ve dünyevi bir versiyonu… Sağlam bir imani kainat okumasından mahrum… Özden çok kabuk…”
Buna mukabil Nurculuk için söyledikleri ise şöyle: “Nurculuk, bir yenilenme hareketi… Hakikatin, değişen bağlamın dil ve duyusuna hitap eder hale getirilmesi işlemi… Gürültüsüz bir iman inkılabı… Kur’an’ın günümüz bağlamına yapılmış bir tercümesi… Bir tarikat değil bir iman bilimi… Perspektif kazanımı… Taklit değil tahkik… Dinî bilgi ve otoriteyi demokratikleştirilmesi… Onda konuşan yalnız hakikat. İnsanları kozmos okur-yazarı yapan… İnsana kendi kendisini okutan… Doğrudan Kur’an’a açmasıyla ilhama dayalı… Temsillerle anlatım metodu…”
İslamcılık Yergisi ve Nurculuk Güzellemesi…
Birincisi tam manasıyla bir “İslamcılık Yergisi” ikincisi ise bir “Nurculuk Güzellemesi.” İslamcılık ne kadar yerilmişse, yerin dibine batırılmışsa aynı oranda Nurculuk yüceltilmiş, medih ve senaya gark edilmiş, göklere çıkarılmış ve dahi idealize edilmiş. İslamcılığın bütün açıkları, açmazları ve günahları tek tek ifşa ve teşhir edilirken Nurculuğun güzellikleri abartılı bir dil ile hatta dasitani bir üslupla anlatılmış. Ne kadar yanlış, kusur ve günah varsa hepsi İslamcılığın hanesine bu karşılık ne kadar güzellik, iyilik ve sevap varsa tümü nurculuğun hanesine eklenmiş. Özetle İslamcılık serapa ‘şer’ ve uzak durulması gereken bir şey, Nurculuk ise serapa ‘hayır’ ve hemen benimsenmesi gereken bir şey. Nurculuğu yüceltmek için İslamcılığı yermek şart mı?
Tutarsızlıklar…
“Her şeyin ifrat ve tefriti zarardır” fehvasınca yergide Bediüzzaman itinalı bir şekilde İslamcılığın dışında tutulmaya çalışılmış halbuki Bediüzzaman’ın bilhassa “Eski Said” dönemi ve “şeriat’ın bir meselesine bin ruhum feda olsun, zalimler için yaşasın cehennem! gibi bazı ifadeleri ile ittihad-ı İslam için söyledikleri dikkate alınırsa onun da halis anlamda bir İslamcı olduğu rahatlıkla söylenebilir. Zaten İsmail Kara gibi bazı araştırmacıların üstadı İslamcı olarak tavsif etmelerinin nedeni bu. Yani anlayacağınız Bilici’nin İslamcılık eleştirilerinden merhum Bediüzzaman da payını alıyor. Evet her akımda olduğu gibi İslamcılığın da zaafları, açmazları var ama bu onu toptan mahkum etmeyi meşru kılmaz. Bir ağacın bazı meyveleri çürük ve zehirli diye o ağacı kökünden kesmek ne kadar yanlışsa bu da o kadar yanlış. İslamcılık’ta olmayan Nurculukta var; Nurculuk’ta olmayan İslamcılıkta. En güzeli makul ve mutedil bir zeminde buluşmak ki son dönemlerde Ak Partiyle birlikte yaşananlarda bu istikamette. Aslında tarihte ilk defa bu iki akım birbirine bu kadar yakınlaştı, eski anlaşmazlıkları geride bıraktı.
Can Yakıcı Sorular…
İslamcılık yergisinde daha çok akım üzerinden gidilirken Nurculuk Güzellemesinde Nurculuk akımından çok bu akımın kaynak kitabı olan Risale-i Nur üzerinden gidilmiş gibi. Nurculuk için sarf edilen sözler aslında hepsi Risale-i Nur Külliyatı için söylenmiş. Aklı başında hiçbir İslamcı müminin bu sözlere diyeceği bir şey olamaz. Hatta Risale-i Nur daha fazlasını hak ediyor. Ama bunlar İslamcılık karşılaştırması bağlamında ya da İslamcılığı yerme ve alçaltma babında söylenirse ister istemez Nurculuğun da eksiklikleri var. Eğer tartışmayı bu minval üzerine götürecek olursak altından kalkamayız. En iyisi böylesi manasız karşılaştırmaların peşini bırakıp geçmiş hatalardan ders alarak hakikatin dengesini korumaya çalışmak.