Fen bilimleri tek başına insan mutluluğu için yeterli olmuyor

Üsküdar Üniversitesi Risale-i Nur Araştırmaları Platformu ve Çağın Vicdanı Öğrenci Kulübü iş birliğinde Bediüzzaman Said Nursi’nin vefatının 63. yıldönümü münasebetiyle “Uluslararası Post-Materyalist ve Bütüncül Bilim Konferansı” düzenlendi

ABD, Almanya, İngiltere, Nijerya, Hollanda gibi dünyanın pek çok farklı ülkesinden uzmanın bir araya geldiği konferansın açılışında konuşan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan; sadece fen bilimlerinin insanın mutluluğuna hizmet etmeye yetmediğini ve dünyada boşanmaların, intiharların artmasının, insanın zenginleşmesine rağmen mutluluğunun ona paralel artmamasının bunun bir sonucu olduğuna dikkat çekti. Tarhan, “İdeal mutluluk sadece yaşanılan dünya saadetini de hedef almaz, iki dünya saadetini hedef alır. Öldükten sonraki saadeti de öngörmeyen bir felsefe doğru felsefe değildir” diye konuştu

Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda düzenlenen Uluslararası Post-Materyalist ve Bütüncül Bilim Konferansı Hafız Ahmet Kaya’nın Kur’an-ı Kerim Tilaveti ile başladı.

“Bediüzzaman Hazretleri, dini ilimlerle fen bilimlerini birleştirecek eserler kaleme aldı”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Neden Bütüncül Bilim?” başlıklı açılış konuşmasında Bediüzzaman’ın tutkusunun din ve bilim sentezi yapmak olduğunu söyledi. Üsküdar Üniversitesi’nin faaliyete geçtiğinden bugüne Bediüzzaman hazretlerini vefat yıldönümünde andıklarını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bediüzzaman hazretlerinin tutkusu din ve bilim sentezini yapabilmekti. Henüz genç yaşlarındayken Van’dan çıkıp İstanbul’a gelerek Sultan Abdulhamit ile görüşmek istemiş. Sultan Abdulhamit, Bediüzzaman’ın doğuda üniversite açma teklifini değerlendirmek yerine altın hediye edince Bediüzzaman bunu reddetmiş. Yazdığı eserlerde Cumhuriyet ilanından sonra strateji değiştirmiş. Daha önce açıkça medrese ilimleri ile fen bilimlerini birleştirmek isterken Cumhuriyet sonrasında Darülfünun kurmak istemiş. Ancak Cumhuriyetin ardından eğitim sisteminin değiştiğini ve din eğitiminin okullardan kaldırıldığını görmüş. Bunun üzerine de dini ilimlerle fen bilimlerini birleştirecek eserler kaleme almaya başlamış.” dedi.

“İnsanın anlam arayışında zihin üstü gen etkili oluyor”

Bediüzzaman hazretlerinin mana-yı harfî ve mana-yı ismî kavramlarını keşfettiğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerine şöyle devam etti:

“Bir çiçeğe bakıp güzelliğini ifade ettiğimizde mana-yı ismî kavramı ile değerlendirmiş oluruz. Onun varlığını ve kim tarafından üretildiğini sorguladığımızda ise mana-yı harfî kavramı devreye giriyor. İnsanı ele aldığımızda amacını sorguluyoruz. Bir hayvan gibi yiyip, içip çoğalmak mıdır? İnsan dünyada doğanın bir parçası değildir, farklıdır. O halde insanın anlam ve amaç arayışına ihtiyaç var. Anlam ve amaç arayışında da yaratanını bulması gerekiyor. ‘Beni kim yarattı, neden buradayım?’ sorularını sorabilen tek varlık insandır. İnsanın anlam arayışında metakognisyon yani zihin üstü geni etkili oluyor. Yeniliği arama anlayışı ve zaman algısı ile ilgili de gen var. Geçmiş ve geleceğini fark edebilen tek varlık insan. Ayrıca ölümü de algılayabilen tek canlı insandır. Bu genlerden biri olan yeniliği arama anlayışı kanıtlandı. Özellikle hiperaktif kişilerde bu gen var. O genin bir özelliği de yenilikçiliktir. Dünyaya yenilik katanlar da bu gene sahip kişilerdir. Aslında herkeste o gen var ama aktif hale getirmek için çabalamak gerekiyor. Büyük ihtimalle Bediüzzaman’da da o gen vardı.”

“İnsan aklı matematiksel düşünüyor”

Bediüzzaman hazretlerinin yaşadığı dönemde yaptıklarının bütüncül bilim anlayışına uyduğunu dile getiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bütüncül bilim anlayışının dünyada nerelerde kullanıldığını araştırdığımızda Prof. Dr. İbrahim Özdemir sayesinde Amerika’da yayınlanan Post Materyalist Bilim Manifestosu’na ulaştık. Post Materyalist Bilim Manifestosu bilimlerin bütünlüğü anlamına geliyor. Özellikle matematiğin azameti bilimlerin bir bütün olduğunu gösteriyor. Fen ve din bilimleri matematikle birlikte olduğu zaman aklımıza uygun hale geliyor. İnsan aklı matematiksel düşünüyor, neden-sonuç araştırıyor. Mantıkla matematiğin nikahı bilgisayarı doğurdu. İlk bilgisayar makinası olan tureng, matematik ve akıl yürütme yöntemlerini birleştirdi. Ruh bilimi ve psikoloji ile matematik birleştiği zaman da hesaplamalı psikoloji ortaya çıktı. Buradan insan manevi bilimlerin matematiğini bulmaya başlayacak” ifadelerini kullandı.

“Fen bilimleri tek başına insan mutluluğu için yeterli olmuyor”

Bediüzzaman hazretlerinin sözlerini ele alarak sadece din bilimleri okutulduğunda ortaya taassubun ortaya çıktığını belirten Tarhan, “Bunu Taliban yönetiminde gördük. Okullarda elektriğin nasıl çalıştığını bile öğretmiyorlar. Böyle bir eğitim sistemleri var. Son derece ana kronik yaşantılar var. İki yüz sene önceki İslam’ı bugün yaşıyorlar, yeni durumlara karşı yorum yapamamışlar. Aykırı düştükleri için de insanlar oradan kaçıyor. Bediüzzaman hazretleri, sadece fen bilimleri okutulup manevi ilimler okutulmadığında da hile ve şüphenin ortaya çıktığını söylemiş. Şu anda dünyada boşanmaların, intiharların artması, insanın zenginleşmesi ama mutluluğunun ona paralel artmaması gösteriyor ki sadece fen bilimleri insanın mutluluğuna hizmet etmeye yetmiyor. İdeal mutluluk sadece yaşanılan dünya saadetini de hedef almaz, iki dünya saadetini hedef alır. Öldükten sonraki saadeti de öngörmeyen bir felsefe doğru felsefe değildir.” diye konuştu.

“Bediüzzaman dinsiz felsefe ile hayatı boyunca mücadele etti”

Hollanda Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, “Pozitivizm Avrupa’da Can Çekişiyor; İnsanlar Maneviyatı Arıyor” başlıklı konuşmasında dinsiz felsefe ve pozitivizmin en önemli hedefinin İslam alemi ve Türkiye olduğunu söyledi. Akgündüz, Bediüzzaman’ın bu sinsi düşmana karşı hayatı boyunca mücadele ettiğini belirterek “Dini afyon olarak gören manevi değerleri reddeden dinsiz felsefe diğer adıyla pozitivizm ilim adına dini değerleri reddetmiş, 20’inci asır başından itibaren komünizm ya da pozitivizm ya da aydınlanma adı altında bütün dünyaya bir asır boyu maalesef dünyayı rehin almıştır.” dedi. Bediüzzaman’ın bir toplumun asla dinsiz kalamayacağını savunduğunu belirten Akgündüz, Bediüzzaman’ın dinsiz felsefe ile mücadele için Risale-i Nur külliyatını telif ettiğini, bu felsefeyi reddettiği için de 28 sene boyunca hapis ve sürgün cezalarına maruz kaldığını söyledi.

“Kâinat Kitabı’nı okuyup anladığımızda tam bir mümin olacağız”

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi, RİNAP Başkanı Prof. Dr. Niyazi Beki ise “Kur’an ve Kâinat Kitabı” başlıklı konuşmasında “İlmi bildiğimiz nispette başka dinlerde olduğu gibi dinden uzaklaşmayız. Bilakis din bizim için ciddi bir cazibe olur, bizi çeker. Zira merkezde hakikat vardır.” dedi. Beki, Bediüzzaman Said Nursi’nin, fen ilimlerinin Kur’an-ı Kerim’de yer aldığını söylediğini kaydetti.

Namaz kılmanın, oruç tutmanın, içki içmemenin farz ve vacip olduğunu ifade eden Prof. Beki, “Bu emirlere çok dikkat etmişizdir, onu anlamaya çalışmışızdır. Öbür taraftan bu ayetlerden çok fazla Kur’an’da yer alan Kâinat Kitabını okuma emirlerini bir tarafa koymuşuz. Halbuki bu vacipse o da vaciptir. Kâinat Kitabı’nı okuyup anlamak da Müslüman’a farz ve vacip olan bir husustur. Dolayısıyla biz bu emri yerine getirdiğimiz vakit tam bir Müslüman ve mümin olacağız. Aksi takdirde dinin yarısını almış gibi sadece ibadetin şiarlarıyla uğraşıp aslında bizi Allah’a götüren gerçek manada Allah’ı tanıtan Allah’ın azametini gösteren inanç kitabını okumaktan mahrum kalmış olacağız” dedi.

“Bütüncül Bilim Yaklaşımı” başlıklı ilk oturum gerçekleşti

Çağın Vicdanı Öğrenci Kulübü Başkanı Fatmanur Zehra Aras da “Halıkımızı Tanıttıran Bilim” başlıklı konuşmasında kulüp olarak yaptıkları çalışmalardan bahsetti. Aras, kulüp olarak materyalist inancın aksine Kur’an-ı Kerim esaslarını mantıksal yürütme çerçevesinde örneklerle anlatan Risale-i Nur kitaplarını okuyarak Bediüzzaman’ı daha yakından anlamaya çalıştıklarını söyledi.

Açılış konuşmalarının ardından “Bütüncül Bilim Yaklaşımı” başlıklı oturumun moderatörlüğünü TÜBA Şeref Üyesi, Emekli Öğretim Üyesi, Üsküdar Üniversitesi Felsefe Bölümünden Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç yaptı. Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç, "İslam Bilim Geleneğinde Bilim Kavramının Günümüz Bilim Felsefesinde İfade” başlıklı konuşmasıyla konferansa katıldı.

ABD’den çevrimiçi katıldı

Üsküdar Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi, ABD Nevada Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yunus Çengel çevrimiçi katıldığı konferansta “Gözlemler Işığında Hayat ve Hayatın Nitelikleri” başlıklı bir sunum yaptı. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bünyamin Duran da çevrimiçi katılımda “Seküler Toplumdan Postseküler/Postmateryalist Topluma: Jürgen Habermas” başlıklı konuşmasıyla konferansa katıldı.

Üsküdar Üniversitesi İTBF Dekanı, ABD Worcester Clark Üniversitesi Misafir Öğretim Üyesi

Prof. Dr. İbrahim Özdemir, “Post-Materyalist Bilim ve Çevre Bilinci İçin Vaadi ve Dini Dünya Görüşlerinin Rolü” başlıklı sunumuyla katıldığı konferansa Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Sırrı Akbaba “Psikoloji Biliminde Yeni Paradigma” başlıklı konuşmasıyla destek verdi. İlk oturum Almanya Bilim, Din ve Uyum Derneği Başkanı Dr. Cemil Şahinöz’ün çevrimiçi katıldığı “Bediüzzaman´a göre Multidisipliner Bilim” başlıklı konuşmasıyla sona erdi.

Bilim ve İslam uzlaşabilir mi?

“Post-Materyalist Bilim Anlayışı-1” başlıklı ikinci oturumun moderatörlüğünü Prof. Dr. İbrahim Özdemir yaparken; konferansa Almanya’dan katılan Kazimieras Simonavicius Üniversitesi Öteki Toplum Enstitüsünde Araştırmacı, Almanya Vilnius, Lithuania; Değişim Sağlık ve Bilim Enstitüsü Kurucu Direktörü Prof. Dr. Harald Walach, “Yeni Bir Bilinç Bilimi, Bilimin Genişlemesine Nasıl Katkıda Bulunabilir?” başlıklı bir konferans verdi.

İkinci oturumda ABD’den konferansa katılan Bütüncül Bilim Enstitüsü Başkan Vekili Prof. Dr. Necati Aydın, “Harfi Yaklaşımla Bütüncül Bilim ve Eğitim Anlayışına Doğru” başlıklı bir sunum yaptı. Konferansa İngiltere’den katılan Uluslararası Müslüman İlahiyat Vakfı Müdürü Prof. Dr. Colin Paul Turner ise “Bilim ve İslam Uzlaşabilir mi? Yeniden bir Değerlendirme” başlıklı konuşmasıyla konferansa destek oldu.

Üçüncü oturum uluslararası katılımla gerçekleştirildi

Konferans “Post-Materyalist Bilim Anlayışı-2” başlıklı üçüncü oturum ile sona erdi. Prof. Dr. İbrahim Özdemir moderatörlüğünde gerçekleştirilen son oturumda ABD’den çevrimiçi olarak konferansa katılan Oregon Üniversitesi Nörobilim Enstitüsü’nden Prof. Dr. Marjorie Woollacott “Ruhsal Uyanışların Bilim Adamları ve Akademisyenler Üzerindeki Dönüştürücü Etkileri”; İngiltere’den Bilimsel ve Tıbbi Ağ Direktörü David Lorimer, “Geleceğin Bilinç Biliminde Gnosis”; Belçika’dan Université Libre de Bruxelle’den Dr Vasileios Basios “Kökenler Üzerine Öz-düşünümsel bir Bilime Doğru” başlıklı konuşmalarıyla konferansa katıldı.

Son oturumda ABD Harvard Üniversitesi’nden Prof. Dr. Athena Despoina Potari, “İnsan Bilimlerinde Ruhun Rönesansına Bir Çağrı”, Kenya Nairobi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mohamed Bakari “Bilimsel Yöntem Üzerine” ve Nijerya İbadan Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu Dr. Olaniyan Adeola Seleem, “Pozitivizm Kendi Kendine Yeniliyor: Bilimsel ve Teknolojik Atılımların Çevreci Bir Değerlendirmesi" başlıklı konuşmalarıyla konferansa çevrimiçi olarak katıldı.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Bediüzzaman Haberleri