Hafız Ali abi bir mektubunda Sözler için “hakikat aleminin çarşısıdır“ der.
Çarşı tabiri çok güzel olmuş.
Bazı kelimeler vardır ki cümle içinde kullanınca o cümlenin sırrı olur, bir çok hakikatin sandukçası hükmüne geçer.
Senelerin sergisi içinde yuvarlanırken cümlelerimizin kaçında bu sırra vakıf olmuşuzdur? Bu sır için hayat vakfetmişizdir? Bilinmesi mümkün müdür? diye düşünürken kuvve-i hafıza geldi hatırama…
Cenab-ı Hak güzel hatıratları hafızada kaydederken, güzel kelimeleri de dünya hafızasında kaydettirir diye tefekkür ettim.
Evet, Risale-i Nur buna en güzel isbat degil midir?
Lahikalarda abilerin nurlar için o muazzam kelimelerini okurken hayretler içinde kalıp “bunlar hakikaten hıfz edilmesi elzem olan cümlelerdir” diye düşünüyor insan.
Yani bu kelimler, bu cümleler tek birinin dimağında kalmama sırrına bakıyor.
Dimağların hafızalarına tedavi için girecek kelimeler, mutlaka hıfz edilmelidir. Dimağlara girmek için korunup neşredilmelidir.
Hafız Ali abi mektubunun devamında şöyle der: “Böyle bir çarşı-yı âlem mallarını almak lazım ki, bir padişah kuvveti olsun.”
Padişaha, tüm hazineleri onun emrinde olma nazarıyla baktığımızda; birden fazla manayı içinde bulunduran bir kelimenin üzerimizde birden fazla tedaviye yönelik olmasını kabul etmek gerekir.
Bu demek oluyor ki hakikaten nurlara sımsıkı sarılıp zamanını ona vakfetmek, maddi ve manevi hastalıkların şifahanesi hükmüne geçer.
Çarşı, ihtiyaçların bulunduğu mekan olarak kastedilerek Risale-i Nurda dahi bu zamanın ihtiyaçlarını kelimelerinin içinde bulundurması ile büyük bir çarşı vaziyetini görür.
“Malûmdur ki; Risale-i Nur başta otuzüç aded Sözler'dir ve Sözler namıyla yâd edilir. Fakat Otuzüçüncü Söz müstakil değil, belki otuzüç aded Mektubat'tan ibarettir ve Mektubat namıyla zikredilir. Sonra Otuzbirinci Mektub dahi müstakil değil, belki otuzbir aded Lem'alardan mürekkebdir ve Lem'alar adı ile müştehirdir. Sonra Otuzbirinci Lem'a dahi müstakil olmamış, o da inşâallah otuzbir aded Şualardan mürekkeb olacak. “(Sikke-i Tasdiki Gaybî)
Evet Sözler büyük bir çarşıdır. Çarşı içinde çarşı mevcuttur. Bu cihetle Risale-i Nurdan istifade alanları her an kainat gibi genişlemektedir.
Teknoloji ve bilim de ilerledikçe asrın kitabı Risale-i Nurun istifade alanları daha da açılmaktadır.
Bu cihetle her an istifade alanlarımızı geliştirmek adına Nurlarla meşguliyetimizi arttırmak ve daha çok hıfz edilebilecek kelimeleri çoğaltmak elzemdir.
Risale-i Nur dava içinde bir bürhandır. İki çeşit bürhan vardır. Ateşin dumana dumanın ateşe delili gibi…
Risale-i Nur bir hazine ise, dalgıçlara delildir; dalgıç varsa içinde hazineler olan Risale-i Nura delildir.
Madem hakikat böyledir. Risale-i Nurla meşgul olan talebelerin çalışmalarından çıkan sözlere itiraz etmek Risale-i Nura itiraz etmek değil midir? (Ama an şartı talebe olmak.)
Üstadımın şu sözü çok sırlıdır: “Dar düşünceler…”
Muhtelif vazifeler ile çalıştırılan insan bu dünya sahrasında nefes almanın ne demek olduğunu sanata bakarak anlayabilir.
Sanat muazzam bir sıralanışın verdiği tebessümdür. Sıralama Risale-i Nurda da mevcuttur. Demek Nurlarda da matematik vardır ve bu bir sıralama çalışması tasarısını düşündürür.
Buna binaen Nurlarla meşgul olanlara göstermek arzusuyla bir fihristeli çalışma sistemi hazırladım.
Bu tabloda 1’den 10’a kadar onluk sayı sistemlerini yaparak yatay istifade çalısmasının tevafuku çıktı.
Bu dizilim de yanyana olanlardan bir misal;
1-11. 21. 31. ➡️bu şekilde birlikte
2-12. 22. 32.
3-13. 23. 33.
4-14. 24.
Risale-i Nurun fihristesinden yararlanarak; bahisleri rakamların yanına yazıp yatay çalışma uygulaması oluştu.
Mısal; Birinci satırdaki mevzular;
1-Birinci söz, 11. Onbirinci söz, 21. Yirmibirinci söz, 31. Otuzbirinci söz.
Birlikte ardarda okunup istifade alanımızı inbisat ettirebiliriz. Tevfik Allah’tan…
Bu bir nevi küçük bir çalışma sistemidir. Tablodan satır yönünde çalışma metodu…