▪️Cenâb-ı Hak, bir âyet-i kerîmede şöyle buyurur;
"Sonunda yaptıklarının cezâsı onlara isâbet etti ve kendisiyle alay eder oldukları şey onları kuşatıverdi."
(Nahl Sûresi, 34. Âyet-i Kerîme Meâli)
Aynı minvalde bir başka âyet-i kerîmede de meâlen şöyle buyurulur;
"Hem size isâbet eden herhangi bir musîbet, işte kendi ellerinizin işlediği (o günahlar) yüzündendir; bununla berâber (Allah) birçoğunu affeder."
(Şûrâ Sûresi, 30. Âyet-i Kerîme Meâli)
Bu iki âyet-i kerîmenin mânâsı şu beyitte cem' olmuştur;
"Hâşâ zulmetmez kuluna Hüdası,
Herkesin çektiği kendi cezası."
▪️Kur'ân-ı Kerim lügatında beyan olunduğu üzere sebat kelimesi, tezellül ve ızdırabın zıddı olan rasih, istikrarlı ve sabit olmak mânâsına gelir. (Bak. İslâm Prensipleri Ansiklopedisi, 3940/11.p.)
(Esasat-ı Nuriye, s. 66)
▪️Elmalılı M. Hamdi Yazır merhumun çok nâfi bir sözüne denk geldim;
"Hakk ve hayra muhabbetin derecesi, şerr ve bâtıla buğz ve adâvetin derecesiyle mütenâsibdir."
(Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, c. 2, s. 1023)
Yani; Hak ve hayra sevginin derecesi ile şer ve bâtıla nefret ve düşmanlığın derecesi doğru orantılıdır.
Biz şer ve bâtıldan ne derece nefret edip, onlara düşmanlık beslersek; o derecede hak ve hayra sevgimiz artar. Hak ve hayra muhabbeti olmayanın, şer ve bâtıla da nefreti olmaz.
▪️İfrat-ı muhabbet, iftirak getirir.
Yani; aşırı muhabbet, perişan olmaya ve ayrılığa sebep olur.
▪️Bir Fransız'a "İslâm Dünyası nasıl kurtulur?" diye sorulunca şunu demiştir;
"Ferme Le Coran, Ouvrır Les Femnes!"
Yani;
"Kur'ân'ı Kapa, Kadınları Aç!"
(Abdullah Cevdet, Umûm Müslümanlar Kongresi, İçtihad, s. 4)
Bunu da maalesef madde planında uygulamaya alıp, fiilen dikte ettiler.