Fikrî Mülahazalar-5

Abdulkadir ÇELEBİOĞLU

▪️Cenâb-ı Hak, Kitâb-ı Kerîm'inde şöyle buyuruyor;
وَلَا تَلْبِسُوا الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُوا الْحَقَّ وَاَنْتُمْ تَعْلَمُونَ

"Hakkın üzerini bâtıl ile örtmeyin / hakka bâtıl elbisesi giydirmeyin ve bile bile hakkı gizlemeyin!"
(Bakara Sûresi, 42. Âyet-i Kerîme ve Meâli)

Bu âyet-i kerîme, sadece Yahudilere hitap etmiyor. "Hakkın üzerini bâtıl ile örtmek" veya "hakka bâtıl elbisesi giydirmek" sûretiyle "bile bile hakkı gizleme" vasfından ibaret olan "Yahudileşme"yi anlatır. Bu vasıflardan uzak olmamızı yani "Yahudileşmememizi", Rabbimiz bizden istiyor.

▪️"Yahudileşme"ye bir örnek de şudur:

Cenâb-ı Hak onlara "bıldırcın eti ve kudret helvası" (Bkz. Bakara Sûresi, 57) gönderdiği hâlde onlar bu nimete şükür yerine nankörlük ile "kabak, sarımsak, mercimek, soğan" (Bkz. Bakara Sûresi, 61) isteyecek kadar zillete müptelâ olmaktır. Bu isteklerine Hz. Mûsâ (as) meâlen şöyle cevap vermiştir: "Yoksa siz daha üstün olanı daha düşük olanla mı değiştirmek istiyorsunuz?" (Bkz. Bakara Sûresi, 61)
Maalesef günümüz insanında bu "Yahudileşme" temayülü vardır. Nimeti beğenmeme, elindekinin kıymetini bilmeme, nimete karşı şükür ile ziyadeleşmesine çalışmama ve bu hâl üzere devam ederek zillete dûçar olmaktadırlar. 

▪️Kur'ân-ı Kerîm'de "Suçun Şahsîliği" şu âyet-i kerîme ile beyan edilir;
تِلْكَ اُمَّةٌ قَدْ خَلَتْۚ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُمْ مَا كَسَبْتُمْۚ وَلَا تُسْـَٔلُونَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ

"İşte onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız da sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorguya çekilmeyeceksiniz/ suâl olunmayacaksınız/ mes'ul olacak değilsiniz!"
(Bakara Sûresi, 134. Âyet-i Kerîme ve Meâli'nden)

▪️Elhamdülillah kelimesinin bizlere ne diyor? İşte cevabı;
«اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ
cümlesi dahi haşri ihtar edip ister. 

Bize der: "Mânâm âhiretsiz olmaz. Çünkü ezelden ebede kadar her kimden ve her kime karşı bütün hamd ve şükür Ona mahsustur, ifade ettiğimden bütün nimetlerin başı ve nimetleri hakiki nimet yapan ve bütün zîşuuru ademin hadsiz musibetlerinden kurtaran, yalnız saadet-i ebediye olabilir. Ve benim o küllî manama mukabele eder."» 
(Şualar, s. 235)

▪️Hepimiz Âdem'den (as) geldik lakin Şadi Eren Hoca bizlere, aklımıza fazla getirmediğimiz bir hususu şu şekilde söylüyor; 

"Aslında Âdem'in torunları olduğumuzu biliyorduk ama hepimiz peygamber torunları olduğumuzu düşünmemiştik. Peygamber torunlarına kavga değil barış, dövüşmek değil kaynaşmak yakışır."
(Adem'in Torunları, s. 37)

▪️Ya bu dünyaya aldanacağız yahut da Rabbimizin yoluna adanacağız! 

▪️Teferruatla uğraşacak zamanda değiliz! Armudun sapı, üzümün çöpü diyerek ittihad edilmez! Gayede ve maksatta ittihad etmekle mükellefiz! Çünkü;
"Bu zamanın en büyük farz vazifesi, ittihad-ı İslâm'dır." 
(Hutbe-i Şamiye, s. 90)

▪️"Bu dinin başı İslam'dır, direği namazdır, zirvesi cihaddır!" 
(Tirmizî, İman, 8, 2619)

Dinin; başı belli, direği belli, zirvesi belli. Başı İslâm olmayan, direği namaz olmayan, zirvedeki cihadı yapamaz! 

▪️Ne sevabı küçümseyin, ne de günahı! Âhireti kazanmamıza ve kaybetmemize neyin sebep olacağını ancak Allâmu'l-Ğuyub olan Cenâb-ı Hak (cc) bilir! Çünkü;
"Bazen bir tek kelime sebeb-i necat ve medar-ı rıza olur." 
(Lem'alar, s. 152) 

Kelime-i şehadet ile İslâm dinine girildiği gibi, Zât-ı Vâcibü'l-Vücûd olan Allahu Teâlâ'yı inkârı içeren bir cümle ile de dinden çıkılır. Bunlara azamî dikkat etmek gerekir. 

▪️Allah'ın (cc) vaadi haktır, İslâmiyet'in nusreti muhakkaktır!

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.