▪️Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyân'da şöyle buyurulur;
صِبْغَةَ اللّٰهِۚ وَمَنْ اَحْسَنُ مِنَ اللّٰهِ صِبْغَةًۘ وَنَحْنُ لَهُ عَابِدُونَ
"Asıl olan Allah'ın boyasıdır. Allah'tan daha güzel renk veren kimdir? Biz sadece O'na ibâdet edenleriz."
(Bakara Sûresi, 138. Âyet-i Kerîme ve Meâli'nden)
Burada geçen "Allah’ın boyası" ifadesi ile ilgili tefsirlerde şu izah geçer;
“Allah’ın boyası, Allah’ın dîni, yani O’nun temizlemesi demektir. Çünkü îman, nefisleri temizler. Hristiyanlar ise, vaftiz adını verdikleri muâmeleyi çocuklarını sarı boyalı bir suya daldırarak yaparlardı.”
(Nesefî, c. 1, 130)
▪️Ümmet-i Muhammed (asm) için Cenâb-ı Hak (cc) şöyle buyurur;
وَكَذٰلِكَ جَعَلْنَاكُمْ اُمَّةً وَسَطًا لِتَكُونُوا شُهَدَٓاءَ عَلَى النَّاسِ
"İşte böylece sizi mu'tedil (adâletli ve dengeli, aşırılıktan uzak) bir ümmet kıldık ki, insanların üzerine (hesab gününde umûm peygamberler lehine) şâhidler olasınız!"
(Bakara Sûresi, 143. Âyet-i Kerîme ve Meâli'nden)
▪️Cenâb-ı Hak, şöyle buyurur;
فَاذْكُرُون۪ٓي اَذْكُرْكُمْ
Bu âyet-i kerîmeye, "Beni zikredin ki, ben de sizi anayım..." (Bakara, 152) şeklinde meâl verilir. Burada, Allah'ı "zikretmekten" maksat, sadece elimize tesbih veya zikirmatik alıp "Allah (cc) Allah (cc)" yahut Cenâb-ı Hakk'ın (cc) bir ismini zikretmek değildir. Burada geçen "zikr"in geniş mânâsı; Allah'ı anmak, her işinde Allah'ı hatırda tutmak, Allah'ın her an gözetlediğine inanmak, Cenâb-ı Hakk'ı (cc) unutmamak, O'ndan (cc) gafil hâl üzere olmamak, O'na (cc) itaat ve ibadet etmek demektir. Buradan da anlaşılacağı üzere zikirden kastedilen, insana sevap kazandıran her türlü ameldir.
▪️İslâmiyet; zekât ile, zengin - fakir arasında köprü kurar. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan kapitalist sistemin çözümü: İslâmiyet'tir. Başka çözüm aramak beyhudedir. Nitekim bir hadîs-i şerîfte de şöyle buyurulur;
اَلزَّكٰوةُ قَنْطَرَةُ اْلاِسْلَامِ
"Zekât, İslâm'ın köprüsüdür."
(el-Münzirî, et-Terğîb ve't-Terhîb, 1:517)
▪️Refika-i hayata muhabbet mevzusunda bizlere rehber olacak şu ifadeler bizlere yol haritası olmaktadır;
"Hem refika-i hayatını; rahmet-i İlahiyenin munis, latîf bir hediyesi olduğu cihetiyle sev ve muhabbet et.
Fakat çabuk bozulan hüsn-ü suretine muhabbetini bağlama.
Belki kadının en cazibedar, en tatlı güzelliği, kadınlığa mahsus bir letafet ve nezaket içindeki hüsn-ü sîretidir." (Sözler, s. 640)
▪️Kur'ân-ı Kerîm okumak bizim kalbimize kuvvet ve gıda olduğu gibi, ruhumuza da şifadır. Gıdanın tekrarı ise muhakkak kuvveti arttırır. Bu yüzdendir ki, binlerce kez de Kur'ân-ı Kerîm okusak yine muhtacız.
Ne de güzel diyordu Merhum Ali Ulvi Kurucu;
"Ruhun bu ihtiyacını söyler akan sular
Kur'ân'a her zaman beşerin ihtiyacı var."
(Tarihçe-i Hayat, s. 20)
▪️Bizler Müslümanlar olarak; Kur'ân-ı Kerîm'i okumak için öğrenmenin yanından anlamak için okumaya başlamalıyız. Şu fânî dünyaya bir defa geliyoruz. Ehl-i dünya nasıl diyor ya; "Gençlik bir defa yaşanır, özgürce yaşa!" diye. Biz de diyoruz ki; "Gençlik bir defa yaşanır, İslâmca yaşa!"
▪️Allah'ın dinine hizmet yapıyor gibi görünme! Allah'ın dinine hizmet yap, görünme!
▪️Cenâb-ı Hak bizleri istihdam ediyor. Hiçbirimiz öyle yüksek haslet ve mükemmel hususiyet sahibi olduğumuzdan Allah'ın dinine hizmet etmiyoruz. Kabiliyete bakmaz, Allah vergisi olunca iş biter. Nitekim;
دَادِ حَقْ رَا قَابِلِيَّتْ شَرْطْ نٖيسْتْ
"Allah vergisi için kabiliyet şart değildir."
▪️Madem Allah demiştir. O halde bizim için bitmiştir.
▪️İslâmiyet'in bizim hizmet etmemize ihtiyacı yok! Lakin bizim İslâmiyet'e hizmet etmeye ihtiyacımız var! Bizleri Rabbimiz istihdam ediyor. Yoksa kendi ihtiyar ve iktidarımız ile çaba sarfımız ile değil. Nitekim çok âlim kimseler var ki, İslâm dînine hizmet etmek onlara nasip olmuyor. O yüzden Cenâb-ı Hakk'a dua ederken, "Ya Rabbi! Bizi râzı olacağın hizmetlerde istihdam eyle!" diye dua etmeli ve O Kadıü'l-Hâcât'a yalvarmalıyız.
▪️Pirincin içinde bulunan siyah taştan değil beyaz taştan korkmalıyız! Çünkü siyah taş kendini belli eder ama beyaz taş ya dişimizi kırar ya da midemize zarar verir. Aynen öyle de en tehlikeli bâtıl, hakka en yakın bâtıldır. Bizler; sûret-i haktan görünüp, insanları hakka davet ederken bâtıla sürükleyenlerden kaçınmalıyız.
▪️Asıl kör, hakkı görmeyen; asıl sağır, hakkı işitmeyen ve asıl divane de hakka tâbi olmayandır!..