Risale Haber-Haber Merkezi
Filipinler’e giden Reyhan Kurun, gördüklerini kaleme aldı. Filipinler ve buradaki Risale-i Nur hizmetlerini anlatan Kurun’un gözlem notları şöyle:
İçinde bulunduğumuz şartlara göre gerçekleşmesi bize çok zor gelen hayallerimiz olabilir. Ama bizim elimizde cüz’i bir cüz-i ihtiyariden başka ne var ki? O’nun “Ol!” demesi olmazsa en basit gibi görünen işler bile bize zor. O’nun kudreti yanında ise zor diye bir şey yok zaten..
Bunu özellikle bu aralar iyice fark ediyorum. Çok uzun zamandır istediğim ancak pek de ümit besleyemediğim yurt dışı hayalim öyle güzel bir şekilde gerçekleşti ki.. Şu an bu satırları bu aralar sık sık Risale-i Nur hizmetiyle gündeme gelen Filipinler’den yazıyorum Elhamdulillah..
Filipinler, Güneydoğu Asya’da, 7017 adadan oluşan tropik bir ülke. Halkını Çin, İspanyol, Amerika ve Arap kökenlileri de içeren pek çok farklı etnik grup oluşturuyor. Resmi dili Tagalog ve İngilizce, ama 120/175 tane yerel dil var. Her Filipinli en az 2-3 dil konuşabiliyor yani.. Halkın yüzde 90’dan fazlası Hristiyan, yüzde 5-10’u Müslüman, yüzde 5’den az bir kısmı ise diğer dinlere mensup.
Aslında Müslüman oranı eskiden çok daha fazlaymış ama İspanya ve Amerika sömürgesi, misyoner faaliyetleri derken zamanla azalmış; şimdi ise Risale-i Nur hizmetinin de etkisiyle tekrar artıyor Elhamdulillah.. Risale-i Nur, buralara geleli henüz on yıl bile olmamasına rağmen, hizmet büyük bir hızla ilerlemiş ve ilerlemeye devam ediyor Maşallah. Özellikle de Müslümanların çoğunlukla yaşadığı ve benim de şu an bulunduğum güneydeki Mindanao bölgesinde.. Ben de hazır buradayken, elimden geldiğince Filipinler ve Risale-i Nur hizmeti ile ilgili paylaşımlarda bulunmaya çalışacağım İnşallah..
11.02.2012 – Cumartesi
Karlı, buzlu, soğuk bir Cuma gecesi çıktık yağmurlu, nemli, sıcak Filipinler için yola.. Olumsuz hava şartları nedeniyle Ankara–İstanbul biletimiz de dahil olmak üzere pek çok otobüs ve uçak seferi iptal olmuştu ama Elhamdulillah Filipinler seferinde bir problem olmadı. Birleşik Arap Emirlikleri–Abu Dhabi üzerinden aktarma yaparak Filipinler’in başkenti Manila’ya oradan da Mindanao bölgesindeki “Dostluk Şehri” Cagayan de Oro’ya olan yolculuğumuz, aktarmalar ve 6 saatlik saat farkıyla birlikte yaklaşık bir günü buldu. Yolculuk sırasında farklı kültürlerin insanlarını bol bol tefekkür etme fırsatım oldu. Görüntülerimiz, dillerimiz farklı olsa da davranışlarımız, duygularımız temelde aynı.. Nereye gidersek gidelim insanın hep aynı insan olması, bundan sonra farklı bir ülkede yaşayacak olan bana güzel bir destek oldu.
Ve uçak ve manzarasının tefekkürü.. Uzak mesafeleri yakınlaştıran bu büyük nimet, bulutların içinde akıyor olmanın doyulmaz zevki ve aslında ne kadar küçük olduğumuzu hatırlatan dünyanın kuş-bakışı manzarası; bilhassa da şehirlerin gece ışıkları, harikaydı.. İnşallah bir gün, Hz. Süleyman (a.s.) gibi direkt havada seyahat etme nimetini de tadabiliriz..
İlk etapta yerel saatin ve yönün sık sık değiştiği uçakta nasıl namaz kılınacağı konusunda endişelensem de ekranlarımızda zaman ve kıble sürekli güncellendiği için bir sorun olmadı. Yolculuk da Kur’an tilavetiyle başlamıştı zaten, Müslüman firmayla seyahat etmek gerçekten güzel oluyormuş..
Gerçi Hristiyan bir ülke olmasına rağmen Filipinler’de de namaz hususunda bir problem olmadı. Havaalınında mescit ve lavabo içerisinde kabin şeklinde özel abdest alma yeri vardı. Gayri Muslim bayanlara karşı da tesettürlü olmamız gerektiğinden bu kabin işi gerçekten çok hoşuma gitti. Allah yapanlardan razı olsun.. Bir diğer endişem -10˚C’den 30˚C’ye geçişin nasıl olacağı yönündeydi, ama bu hususta da bir problem olmadı. Bu sene havalar o kadar soğuktu, o kadar üşümüştüm ki, zaten ne zamandır sıcak havaları bekliyordum. Kısacası rahat ve güzel bir yolculuk oldu. Ülkeye giriş işlemleri de bir o kadar rahattı. İnşallah Filipinler’de hayat bu şekilde devam eder, ki öyle olacağına inanıyorum. Çünkü bu mavi, yeşil, çiçek ve meyve cenneti ülkeyi şimdiden çok sevdim..
13.02.2012 – Pazartesi
CDO’da beni Filipinler’e Risale-i Nur’u ilk getirenlerden Mehmet Rıza Dalkılıç Abiler misafir ettiler, Allah razı olsun. Maşallah, Filipinler’de bir Türkiye olan evleri, adaptasyon için çok güzel oldu.. İki gece orada kalıp dinlendikten sonra pazartesi sabahı “Görkemli Şelaler Şehri” İligan’a doğru yola çıktık. İki saatlik yolculuk boyunca içim kıpır kıpır Filipinler ve halkını bol bol tefekkür edip anlamaya çalıştım. Saat daha 7 olmasına rağmen her yer çoktan canlanmıştı. Manzara ise zaten mükemmel.. ğlene doğru İligan Capitol College’de Risale-i Nur Enstitüsünün organize ettiği “Hakiki Aşk” üzerine bir programa katıldık. Programın sunucusu Filipinli Nur talebelerinden Doç. Dr. Yahya Caballero Abiydi. Açılış konuşmasını yapan okul müdürü, böyle bir programa ev sahipliği yapmaktan gurur duyduklarını ifade etti. Farklı dinlerden olmamıza rağmen gösterdikleri -daha sonra da defalarca şahit olacağım- bu hoşgörü, en kısa zamanda bütün Müslüman ve Hristiyanlara da yayılır İnşallah..
Birlikte geldiğimiz gruptan Prof. Dr. Şener Dilek Abi İlahi aşkı anlatan bir konuşma yaptı. Belgesel çekimi için Filipinlerde bulunan Ayhan Özel ve Osman Çınar seyircileri coşturan hareketli bir ney-gitar konseri verdikten sonra açık oturuma geçildi. “Adından Türk-Filipin dostluğu ve Müslüman-Hıristiyan kardeşliği üzerine bazı paylaşımlar yapıldı ve bol bol fotoğraf çekindik. Anlaşılan Filipinliler yabancıları ve fotoğraf çekinmeyi çok seviyor, o kadar çok kişiyle fotoğraf çekindim ki, gülümsemekten yüz kaslarım ağrıdı! Manevi latifelerimizi bu şekilde marifet ve muhabbetle doyurduktan sonra, daha önce Türkiye’de bulunmuş, Türk mutfağına aşina olan Sally Tayabana ve Salvy Niones Ablaların hazırladığı birbirinden güzel yemeklerle de maddi latifelerimiz doyurduk. Filipinler mutfağı farklı, gidenler aç kalıyor endişelerinin tamamen yersiz olduğunu da bu şekilde görüp rahatlamış oldum.. Yemekten sonra İligan’a bir saat uzaklıktaki “İslami Şehir“ Marawi’ye geçtik. Marawi, Filipinlerde halkının tamamına yakını Müslüman olan tek şehir ve ilk dersane açılan yerlerden. Şimdi biri kampüste olmak üzere iki erkek, bir de hanım dersanesi var ve hizmet tamamen Filipinli Nurcular tarafından yürütülüyor. Maşallah..
14.02.2012 – Salı
Bugün Sevgililer Günü!? Sabahleyin, günün anlam ve önemine uygun olarak, “Hakiki Aşk” programı için MSU’ya (Mindanao Devlet Üniversitesi) gittik. Programın sunucusu yine Filipinli Nur talebelerinden eğitim görevlisi Tirmizy Abdullah Abiydi. Buradaki program İligan’dakinden biraz farklı oldu. Salon haremlik-selamlık şeklinde ayrılmıştı ve konser yerine Kur’an tilaveti vardı. Programdan sonra biraz kampüste gezindik. Osmanlı döneminde hediye gönderilen Kur’an’ın sergilendiği bir müze varmış ancak öğle arası olduğundan giremedik ve namaz için Camiye geçtik. Türkiye’de abdest konusunda çoğu kez muzdarip olduğumdan korka korka girdim abdesthanenin kapısından ama Maşallah, gayet ferah ve genişti. Caminin bayan kısmına direkt oradan geçilmesi ise çok rahattı, çok güzel düşünülmüş.
Buralarda halı kültürü pek olmadığından camide de halı yerine seccade vardı; ve Malay usülü büyük başörtüsü ve etekler. Normalde tesettürüne dikkat etmeyenler bile bu güzel Güneydoğu Asya adeti ile en azından namaz sırasında tam tesettürlü oluyor Maşallah.
Namaz çıkışı üniversitenin Risale-i Nur’lara dost olan eski rektörü Dr. Ahmad Alonto’yla karşılaştık ve evini ziyaret ettik. Hem ev hem de mobilyalar bambudan yapılmış; muhteşemdi. Bir bambu ağacı ne kadar da farklı şekillerde kullanılıyor, ne kadar da güzel dekorasyonu sağlıyordu öyle! Kendisi daha önce Türkiye’yi ziyaret etmiş, salonda Türkiye’de çekindikleri birkaç resim vardı. Alonto’dan bir yemek daveti sözü aldıktan sonra doğal güzelliğine hayran kaldığım MSU’dan ayrılıp PMTC’ye (Filipinler Müslüman Öğretmenler Koleji) uğradık. Bayanlara has bu kolejin İslam dersleri Risale-i Nur bazlı işleniyor ve üst katı Risale-i Nur Enstitüsü. Burası ayrıca Mindanao Bölgesi Yüksek Eğitim Komisyon Başkanı Dr. Norma Sharief ve ailesinin evi. Dr. Norma şehir dışında olduğundan kızı Dr. Noralyn ile görüştük.
Aslında Risale-i Nurla ilk tanıştıklarında Mindanao’daki diğer eğitim kurumlarına da ders olarak koymak istemişler ancak eğitmen sıkıntısı olduğundan kalmış. İnşallah en kısa zamanda İngilizce’ye ve Risale-i Nura hakim insanların sayısı artar da bu proje gerçekleştirilebilir. Hem ihtiyaç hem de çok münbit bir zemin var zira.
Akşam, Filipinlerin milli meyvesi mangoyu tattım. Daha önce CDO’da durian diye bir meyve denemiş; gerek kokusu gerek aşırı yumuşaklığı yüzünden yiyememiştim. Ama Elhamdulillah, mango çok lezzetliydi. Biraz şeftaliyi anımsatıyor..
15.02.2012 – Çarşamba
Marawi, yüksekliği sebebiyle Filipinlerin diğer bölgelerine göre daha yağmurlu ve serin. Filipinliler soğuk bulsa da, benim iklimini en sevdiğim yer. Sırf serinliği için bile olsa orada kalmak isterdim ama dönüş vakti gelmişti bile.. er zamanki gibi yağmurlu bir öğlen Marawi’ye veda edip İligan’a döndük; yeni evime.. İligan’da bir erkek bir de hanım dersanesi var. Dersanede hem üniversite eğitimi hem de Risale-i Nur eğitimi ve Kur’an hıfzı için kalan öğrenciler var. Ayrıca sık sık Müslüman-Hristiyan misafirler de oluyormuş.. Hanım dersanesi güzel bir çevrede, bahçeli, müstakil bir ev. Bahçedeki çeşit çeşit ağaçlar, çiçekler ve sebzeler o kadar yeşil, o kadar cıvıl cıvıl, o kadar güzeller ki kendini alıp içeri giremiyor insan..
İki sevimli yavru kedi ise tamamlıyor manzarayı: Karadut ve Tiger. Görür görmez alışkanlıkla “Pisi pisi” diye çağırdım ama tık yok.. Meğer burada kedilere “Mimi Mimi” deniyormuş..
Bir de iki yaşında bir Mariam Nur var ki evlere şenlik! Etrafa gülücük ve öpücükler saçıyor, yemeğini kendi yediği gibi etrafındakilere de yediriyor, temizliğe yardım ediyor, masaj yapıyor! Bazen sabrımızı test etse de İnşallah ileride hepimizden iyi bir Nur Talebesi olacak..
Şöyle bir kendimize geldikten sonra akşamüstü Sally Ablayla MSU-IIT’ye (MSU-İligan Teknoloji Enstitüsü) daha önce misafirler için ödünç alınan masaları götürmeye gittik.
MSU, ana kampüsü Marawi’de olup diğer şehirlerde de kampüsleri olan bir üniversite. IIT de onun bir parçası, ama normal bir üniversite gibi. Kampüs en az MSU kadar belki de daha güzeldi. Kampüs bünyesindeki Fen Bilimleri Müzesi ise muhteşem! Aslında ziyaret saati bitmişti ama bizim için müzeyi açtılar sağolsunlar.
Müze; biri kara, diğeri deniz hayvanları ve bitkileri sergisi için olan iki salondan oluşuyor. O azamet ve sanat harikası hayvanları hayvanat bahçesinde bizatihi görmek de çok güzel elbette, ama böyle hemen 10 cm ötemde, ağızlarını, kanatlarını açmış bir şekilde durmaları çok daha heyecan verici bir deneyimdi. üzede beni en çok etkileyen hayvanlar en az 2 metre büyüklüğünde, hala derin denizlerde varlığını sürdürdüğü söylenilen fosilimsi bir balık ve 10-15 cm boyunda, Tarsier denilen dünyanın en küçük maymunuydu. Tarsier, kocaman gözleriyle o kadar sevimliydi ki imkan olsa beslemek isterdim..
Müzeden sonra IIT’de tarih eğitmeni olan Yahya Abiyle görüşüp kampüsü gezdik. Kampüste helal kantin var, Hristiyanlar bile güvenilirliği nedeniyle orayı tercih ediyormuş. Orada birşeyler atıştırdıktan sonra tarih fakültesini ziyaret ettik ve misafir olarak Yahya Abinin dersine girdik.
Biraz o günkü dersin konusu olan “Zionistler ve Filistin” hakkında konuştuktan sonra öğrenciler Türkiye ve İslam hakkında merak ettikleri konuları sordular. Sınıfta birkaç Müslüman da vardı, gayet ilginç ve güzel sorular çıktı ve çok eğlenceli, İnşallah verimli de bir paylaşım oldu. abah 7-8’de başlayan dersler normalde 9’a kadar sürüyormuş ama Yahya Abi bizim için erkenden bitirdi ve Filipinlerdeki en favori yiyeceğim olan pansit (noodles/ramen) yemeye gittik. Elhamdulillah, kitap ehlinin yemekleri yenilebildiği için -domuz eti ve deniz ürünleri hariç- burada diğer Asya ülkelerindeki gibi helal yiyecek bulma problemi olmuyor ki buradakiler Şafi ve deniz ürünlerini de yiyebiliyorlar.
Dönerken Filipinler araştırmalarımdan bu yana binmek istediğim “Jeepney”e bindik. Jeepney bizim minibüs mantığında, Filipinlere has bir toplu taşıma aracı. Bineceğiniz zaman sizi almaya geliyor, İnmek istediğinizde ise bozuk parayla demire tıklatmanız veya öpücük sesi çıkartmanız yeterli! Filipinlerdeki ilk günlerim işte böyle dolu dolu ve çok eğlenceli bir şekilde geçti. Burada dedikleri gibi: “It’s more Fun in the Philippines!” Filipinler’de her şey daha eğlenceli..