Filistinli 12 kadının dramı ayakkabılarında

Ortaya mahrumiyet, hüzün ve umutla örülü bir sergi çıkmış

Zeynep Kılıç-Fatih Aktürk'ün haberi:

12 çift eski ayakkabı... Hayatın yükünü taşımış, yıpranmış fakat hâlâ kullanılır durumda. Tıpkı Filistinli kadınların kendisi gibi. Alman sanatçı Ulrika Eller-Rüter, 4 kez gittiği Filistin'de işgal altında yaşamlarını sürdürmeye çalışan kadınlardan ayakkabılarının öyküsünü anlatmalarını istemiş. Ortaya mahrumiyet, hüzün ve umutla örülü bir sergi çıkmış.

İlk aldığınız ayakkabı ile neler yaptığınızı hatırlıyor musunuz? Ya da hangi renk olduğunu? Hatta o kadar geriye gitmeye de gerek yok. En son aldığınız ayakkabı hangi renge sahipti? Hatırlaması çok kolay olmasa gerek. Zira biri eskimeden diğerini satın alan modern dünya insanlarıyız çoğumuz. Dünyanın mahrumiyet bölgelerinde yaşayan insanlar için ise durum farklı. Oralarda her ayakkabının bir hikâyesi var. En çok da Filistin'dekilerin. 29 yaşındaki Filistinli genç kadın, 'Özel günlerde kullanıyordum.' diyerek bahsettiği ayakkabılara artık ihtiyaç duymuyor. Çünkü eşi İsrail'e girişi yasak olan kadının, beş çocuğuna bakması için zor şartlar altında çalışması gerek. Doğal olarak 'özel gün' olarak tabir edebileceği bir zaman dilimi yok çoktandır hayatında. Bahsini ettiği ayakkabıları düğününden bir gün sonra almış. Çocuklarının liseyi bitirmelerini bekliyor şimdilerde. "Tuvalet bile temizlerim, yeter ki okusunlar." diyerek.

Ayakkabılara hikâye anlattıran kişi, Alman sanatçı Ulrika Eller-Rütter. Dört kez Filistin'e giden sanatçı, her gidişinde bavulunda çaresizlik, keder ve umutla örülü öykülerle dönmüş. Bir tek kadının bile fotoğrafını çekmeyen Alman sanatçı, bu kez valizinde 12 kadın ayakkabısını getirmiş. Eller-Rütter, Filistin'e giderken yanında götürdüğü mavi şişme koltuğa Filistinli bayanları oturtup ayakkabılarının hikâyelerini anlatmasını istemiş. Sanatçının 'konuşan pabuçları' şimdilerde Almanya'nın Bonn kentinde bulunan Frauenmuseum'da sergileniyor. Ayakkabılar neler anlatmıyor ki! İşgal, mahrumiyet, endişe ama en çok yoksulluk.

Sergilenen ayakkabılar arasında bir çocuğa ait olan çift dikkat çekiyor. Ayakkabıların sahibi, annesi tarafından sık sık 'çok koşup oynamaması' konusunda uyarılıyor. Zira ayakkabıların o kadar çabuk eskimemesi lazım. Neyse ki bu seferlik eskiyen ayakkabı yerine yenisi geliyor. Hem de sanatçının kendisinden. Ulrika Rütter'in 'Bana Ayakkabılarının Hikâyesini Anlat' adını verdiği sergi fikrini hayata geçirebilmesi için ayakkabıları yanında götürmesi gerekiyor. Onların yerine yenilerini hediye etmek kaydıyla. Bu duruma en çok serginin tek çocuk misafiri olan küçük kız seviniyor olmalı.

13 yıl önce çocuklarının hediye ettiği ayakkabıyı daha dün gibi hatırlayan Filistinli diğer bir kadının hikâyesi de yürek burkan cinsten. Buyurun kendisinden dinleyelim: "5 oğlum, tek kızım var. Oğullarımdan biri bedensel engelli. Ben 56 yaşındayım. 13 yıl önce eşim hasta oldu ve o günden beri çalışamıyor. Para kazanan tek kişi benim. Çamaşıra, ütüye, temizliğe, yemek yapmaya gidiyorum. Çocuklarımın sürekli bir işi yok. Allah bana bu güzel çocukları ve her şeye rağmen mutlu olma yeteneğini verdi."

Filistin'de karşılaştığı ortamdan çok etkilendiğini anlatan Rütter'in dikkatini insanların işgalle baş etmeye çalışırken dahi hayat dolu olmaları çekmiş. "Gördüm ki Filistin'de her yerin ve herkesin ayrı bir hikâyesi var." sözleriyle anlatıyor gözlemlerini.

Zaman

Güncel Haberleri