Suriye yönetimiyle geçtiğimiz yıllarda aramız gayet güzeldi.
“Sıfır problem”li günlerde ortak bakanlar kurulu düzenleyen hükümetlerimiz, vizesiz geçiş kararı alan mekanizmalarımız vardı.
Suriyeli kardeşlerimiz ile daha çok yakınlaşıyoruz diye seviniyorduk.
Esed’in kulağına kar suyu kaçmamış; henüz “Arap baharı” faslı gelmemişti. Dünyanın mütekebbir müstevlisi, Türkiye’nin yakınlaşması sonucu “Irak’tan sonra Suriye”yi işgal etmekten vazgeçiyordu.
Ne zaman ki Arap baharı ile halklar meydana indi ve yapay yönetimler bir bir sallandı…
Ne zaman ki saltanatı kaybetme korkusu sardı…
Ne zaman ki, İran’ın hegemonyası Önce Irak’ın önemli bölümünü sonra Körfez’i sardı ve Bahreyn’e kadar uzandı.
Ardından İran-Suriye ittifakı resmileşti.
Rusya’sı Çin’i de ezeli rekabet anlayışıyla bu çarka dahil oldu.
İşte o zaman Esed rejimi korkusunu zalimliğe dönüştürdü ve “ölmemek için öldür” anlayışıyla iktidarının bekası için halkın kanını dökmeye başladı.
Bir taraftan, Amerika’nın, Avrupa’nın ve Türkiye’nin umudu muhalif hareket.
Bir taraftan da, İran’ın Rusya’nın ve Çin’in bölgesel güç teminatı olan Baas rejimi.
Ama asıl acıklı olan…
Canı malı şerefi ve hayat ümidi heder edilen mazlum Suriyeliler.
***
Hadiseler karmaşık olur, suri tablolar insanın canını sıkar.
Zulümler, savaşlar, cinayetler insanın vicdanını sızlatır, bir şey yapamama durumu işte o zaman insanı kahreder.
Neylersin ki bu, insanlık tarihinin ne ilk ne de son hadisesi olacaktır.
Filler tepinirken çimler hep ezilir.
***
Gücümüz yetmez olup biteni durdurmaya ama tüm mazlum kardeşlerimize dua edebiliriz.
Hiçbir zalimliğe meyletmeden hiçbir zalime muhabbet beslemeden tarafgir olmadan barış için huzur için dua etmeliyiz.
Müslümanların istiklali, ezilmişlerin kurtuluşu ve herkesin insanca yaşayabilecek kadar hür olmasını niyaz edebiliriz.
Gerek Asya münafıklarının gerekse da Avrupa zalimlerinin pençelerinden Kadir i Mutlak’a yönelmeli ve Alem i İslamın intibahı için, ilme muhabbete ve ittihada merkez olması için ve böylece izzetli kuvvetli ve medeni bir vaziyet kazanması için ellerimizi semaya kaldırmalıyız.
***
Elbette olup bitenlere üzülür ve kardeşlerimiz için endişe duyarız.
Ancak merhamet i İlahiyeden daha çok merhamet etmeye cüret etmemliyiz.
Hangi ahvalimizle bu hadiselere fetva verdirdik diye muhasebe edip fert olarak toplum olarak kendimizi gözden geçirmeliyiz.
***
Ümid edelim ki bu karışıklıkların ardından barış, kardeşlik, halkların iradesinin tahakkuku, hakiki demokrasi ve en önemlisi Hak avaz galip gelsin.
“Sıfır sorun”lu komşuluk geride kaldı onun yerine “müttehid kardeşlik” gelsin.
Yürekler bir ve beraber çarpsın müstazaf ehl i iman hak ve hakikatın atisi için galip olsun.
Dayan Suriyeli kardeşim…
İnşallah az kaldı.
Filler tepinirken Suriye’de
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.