Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Şuara Sûresi 16-22. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
16, 17-Haydi (ikiniz de) Fir‘avun’a gidin de deyin ki: “Şübhe yok ki biz, İsrâiloğullarını bizimle berâber gönderesin diye âlemlerin Rabbinin elçisiyiz.”
18-(Fir‘avun) dedi ki: “(Biz) seni çocukken içimizde yetiştirmedik mi? Ömrünün nice yıllarını aramızda geçirmedin mi?”
19-“Sonunda o yaptığın işi de yaptın; (*) o hâlde sen nankörlerdensin!”
20-(Mûsâ:) “Ben bunu o zaman (öyle kasdım olmadan, sonu ölüm olacağını) bilmeyen kimselerden olarak yaptım” dedi.
21-“Sizden korkunca hemen içinizden kaçtım; sonra Rabbim bana hikmet verdi ve beni peygamberlerden kıldı.”
22-“(Sarayında yetişmekle) başıma kaktığın bu ni‘met de, İsrâiloğullarını kendine köle edindiğin içindir.”
(*) Kasas Sûresi on beşinci âyette anlatıldığı gibi, Mûsâ Aleyhisselâm hatâen bir adam öldürmüştü. Fir‘avun burada, Mûsâ Aleyhisselâm’ın o adamın ölümüne sebebiyet vermesini bahâne ederek, onu bu kasıdsız hareketiyle suçlamaktadır. (Râzî, c. 12/24, 126)