Fıtrat, ruhumuzun aynasıdır. Genetiği ile oynanmamış orijinalitemizdir. İnsanın doğuş mayasıdır. İnsan olma vasfıdır.
Fıtrat, "Allah Teâlâ'nın mahlûkatını kendisini bilip tanıyacak ve idrak edecek bir hal, bir kabiliyet üzere yaratmasıdır." (İbn Manzur, Lisânü'l-Arab, Beyrut, (t.y.), V, 55).
Fıtrat, ilk yaratılışı kavramlaştırdığı gibi, sürüp giden her yaratılışı da anlamında toplar. Yani herhangi bir şeyin bir maddeden veya ilk yaratılıştaki gibi yokluktan ilk icadı ve ilk çıkışına fatr, bunun ortaya çıkış biçimine ve taşıdığı özellikleriyle birlikte görünüşüne fıtrat denir. Yaratığın fıtrat üzerinde kazandığı öz niteliklerine de tabiat denilmiştir. Kainatın Allah'ın fıtratı üzere işleyişi İslami dilde adetullah, sünnetullah, fıtratullah ifadeleriyle isimlendirilmektedir. (Râgıp el-İsfahânî, el-Müfredât, 38)
Fıtrat, saf, berrak, katıksız ve gerçek yaratılışın adıdır. İnsanoğlunda Rabbini aramaya yönelten saf bir arzu ve iştiyak meydana getirir. İnsan fıtratı, giyinme, yeme, evlenme ihtiyaçlarını hissettiği gibi, rabbini bulma ihtiyacını da hisseder. (Murteza, Mutahhari, Fıtrat, Çev: İsmail Bendirderya, 14)
Mevdudi'ye göre insan, iradi olarak vahyin kanunlarına uymasa da, kendi kan dolaşımından, nefes almasına kadar adetullaha itaat etmektedir. (Ebu'l Âla Mevdudi, İslam'a İlk Adım, 2001)
"Fıtrat, fıtri olmayan şeyleri reddeder." (Sözler, 479) Fıtrata müdahale olan gayr-i fıtrılikler karşısında insan fıtratı söz, duygu veya fiil boyutunda kabullenmez, itiraz eder ve reddeder. Çünkü insan fıtratı, fıtri olan şeyleri sever, benimser, kabul eder, dahil olur.
Bu anlamda, din, nikah, neslin korunması, şefkat, yardım, sevmek, takdir etmek, takdir edilmek, şevk, uhuvvet, yemek, içmek, iyi muamele, iyilik fıtri hallerdir, insanın dokusuna insaniyet katan fıtri eğilimlerdir.
İnsan, dış telkin, propaganda, müdahale, şaşırtma ve yanlış bilgi altında fıtratının bir müdahaleye maruz kaldığını anlamasa da sonuçları itibariyle kendi iradesine hitap etmeyen baskılar karşısında isteksiz olur, pasifleşir.
Fıtri insan, hasbidir, düşündüğünü söyler, coşkuludur ve ilgi duyduğu alanda canlıdır, hareket halindedir ve kendi tarzı içinde sevecendir. Çünkü gayret halindedir, çırpınışı vardır, işini güzel yapıyordur, insana dairdir ve insanlar ona ihtiyaç duyarlar.
Fıtri insan, bildiğinde ilerler. Bilmediğinden uzak durur, o alanda iddiada bulunmaz, öğrendikçe içine dahil olur, sınırlarını bilir. Uzmanlık ve ihtisasını gösteren bir yönü ve belirginleşen bir vasfı vardır.
Fıtri insan, ikram ehlidir. Cimri değildir. Gönül sofrası açıktır. Hürmet ehlidir. Toparlar. Konu komşu hep yardımseverdir. Menfaat merkezli değildir. Menfaatini bilir, bir başkasının menfaatine de sahip çıkar, ortaklaşa düşünme ihtiyacındadır.
Fıtri insan, kendinden emindir. Kararlı ve kurallıdır, ama inat ve hırs sarmalından koruyan insaf ve hakkaniyet ölçüsünde topluma ve çevresine açıktır. Karanlık noktaları ve gizemli öyküleri yoktur.
Fıtri insan, kainatı doyasıya sever. Mahlukata aşıktır. Çevreye dosttur. İnsana dair her duyarlılığa taliptir. İncinirse de incitmez, inilerse de inlemez. Söyler, ama söylenmez. Bahtına yolcu, şevkine yoldaş, varlığına candaştır.
Fıtrilik, sevdiren bir kimyadır. Ruhun asaletini temsil eder. Doğruya dost, yanlışa muhaliftir fıtrilik. İnsanı taçsız sultan yapar. Birleştirici ve kuşatıcıdır. Fıtrilik, denge ve doyumdur. İnkişaf ve inşirahtır. İsteğin güçlü ifadesi, süreçlerin ciddiyeti ve sonuçların kabulüdür.
Fıtrilik, menfaat odaklanmasına girmez. Fıtrilik, siyasi karakterin kezzabıdır. Fıtrilik, akışkan bir fikrin deruni sistemidir. Vicdanın tenezzühüdür. Vicdanın şuurudur, hayatın zembereği ve faaliyetin dinamosudur.
Fıtrilik, gerçek tablodur, ressamın duygu dokusudur, sanat estetiğidir, kopyasız ve tektir.
Fıtrat, insanın ruhuna sarılmasıdır. Bedenin doğuşla birlikte ruha mesken olması ve onu sarmasıdır.
"Fıtrat, yalan söylemez." (Mesnevi-i Nuriye, 231). Çünkü fıtrat doğruluktur. Doğru olandır. Uyum ve ahenktir.
“Bir çekirdekteki meyelân-ı nümüvv der ki: "Sümbülleneceğim, meyve vereceğim." Doğru söyler. Meselâ, yumurtada bir meyelân-ı hayat var. Der: "Piliç olacağım." Biiznillâh olur. Doğru söyler. Meselâ, bir avuç su incimad ile meyelân-ı inbisatı der: "Fazla yer tutacağım." Metin demir onu yalan çıkaramaz; sözünün doğruluğu, demiri parçalar. İşte şu meyelânlar, irade-i İlâhiyeden gelen evâmir-i tekviniyenin tecellîleridir, cilveleridir." (Mektubat, 453).
Bediüzzaman’ın bu ifadesindeki fıtrat, insan mahiyetine ilahi programla derç edilmiş bütün meyil ve duyguların tamamıdır.
"Bir fabrikanın çarkları hükmünde" (Lem’alar, 165) olan ihlas, fıtriliktir.
İhlassızlık, ihlasa niyet ve ihlas gösterisi ise gayr-i fıtriliktir, riyakarlıktır, fiili yalancılıktır ve nefsin hezeyan ve kandırmacasıdır.
Fıtrat yalan söylemediği gibi yalanı da sevmez, uzaklaşır, nefret eder, güvenmez ve itibar etmez.
Fıtrat, yanlışa tepkidir. Hayata bağlanmaktır. Rızkına yapışmak, onun peşine düşmek ve helalinden kazanmanın yollarını aramaktır. Fıtri olan hak edilen kazançtır, haksızlıktan beri olmaktır.
Fıtrat, sever, sevdirir, sevilir ve sevmeyi sever. Fedakarlığı sever, ataletten uzaktır. Çalışkandır, tembelliği sevmez.
Fıtrat, öğrenmeye, gelişmeye ve tekamüle açık bir yolda ilerlemek ister. Nefis ve menfilik, yolunu keser, fıtratından uzaklaştırır ve şikayetçi konuma düşürür.
Fıtri olana iştiyak vardır. Fıtri olan tolere edilir, hoş karşılanır, tarz farkı benimsenir, saygı görür.
Fıtrat üzerine
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.