Huzur İslâmda ve Allaha kul olmakta İmandan mahrum olanların psikolojisini, içine düştükleri ürkütücü durumları çevremizde yüzlerce misâliyle görmekte ve ibret almaktayız.
Üstad Bediüzzamanın ifadesiyle;
Onu tanıyan ve itaat eden, zindanda dahi olsa bahtiyardır .Onu unutan, saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır (1)
Kurânın mükemmel bir yorumu ve tefsiri olan Nurlara bu zamanda nice gönüller muhtaç,nice gözler bekleyişte.Susamış gönüllere bu hakikatleri ulaştırmak boynumuzun borcu
Nur Risaleleri, Kur'an-ı Kerîm'in nur deryasından alınan berrak katreler ve hidayet güneşinden süzülen billur huzmelerdir. Binaenaleyh, her Müslüman'a düşen en mukaddes vazife, îmanı kurtaracak olan bu nurlu eserlerin yayılmasına çalışmaktır. Zîra, tarihte pekçok defalar görülmüştür ki, bir eser nice fertlerin, ailelerin, cemiyetlerin ve sayısız insan kütlelerinin hidayet ve saâdetine sebep olmuştur. Ah, ne bahtiyardır o insan ki, bir mümin kardeşinin îmânının kurtulmasına sebep olur! (2)
Yüce Rabbimiz,Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür(3) ikazıyla şirkin ne büyük bir felâket olduğunu,Allaha ortak koşanın sanki gökten düşüp parçalanmış da,kendisini kuşlar kampış,yahut rüzgar onu bir yere sürüklemiş (4) bir nesne gibi vasıflandırmıştır.Ve hidâyet kaynağı olarak Kurânı göstermiştir: O (Kur'ân)] İmân edenler için bir hidâyet rehberi ve bir şifadır.(5)
İnsan,yaratılış itibariyle hakkı ve hidâyeti kabûle yatkındır.Tevhid ilkesini benimsemeye hazırdır.Çünkü: hidâyet haddizatında büyük bir nimettir ve vicdani bir lezzettir ve ruhun cennetidir.(6)
Yurtdışındaki vazifemiz esnasında çok önemli ve mutlu olaylara şâhitlik yapmış,imân nimetinin ve İslâm kardeşliğinin hazzını ve mânasını bihakkın yaşamıştık.Onlardan sâdece bir nümûne hâdiseyi arzetmek istiyorum.
Bir kadir gecesi
Câmi lebâlep dolu
Gönüller huzurla ,gözler yaşla mest
Yağmaya hazır bir bulutu andırıyor sanki
Âcizâne kürsüde duygulu anlar yaşıyor,gecenin mâna ve önemine vurgu yapmaya çalışıyoruz.İnsanlar bir müjdeli haber bekliyormuşcasına gözlerini kürsüye dikmiş vaziyetteler..Gecenin bereketi ve atmosferine kendilerini kaptırmış,bir feyiz deryasında yüzüyor gibiler.
Gurbette olmanın da etkisiyle içten içe duygulanıyor,İlâhî Rahmetten daha çok istifadenin kalbî sürûrunu mütebessim çehreleriyle yansıtıyorlardı.
Kürsüye bir not getirildi.Perde gerisinde saf bağlamış olan yaklaşık bin kadar hanım grubu tarafından,cemiyetin hanımlar kolu temsilcisinin imzasını taşıyan bir nottu bu
Hocam,aramızda genç bir Fransız bayan için ihtida merasimi yapar mısınız
şeklinde başlıyor,mühtediyenin Meryem ismini aldığı belirtiliyordu.
Birden bire çok heyecanlanmıştım.Bir kaç ihtidâ olayında bulunmuş,klavuzluk yapmıştım ama,bu başkaydı.Zaman çok hârikaydı.Duyguların zirvede olduğu,insanların âdeta yakarış ve iltcanın zirve noktasında bulundukları bir andı.Mekân ise,birbiriyle kenetlenmiş,gönül birliği yaparak duada bütünleşmiş insanların huzur içinde doldurdukları bir mâbet
Önce,hidâyetin,imânın ne büyük İlâhî bir nimet olduğu,İslâmiyetin bütün prensipleriyle insanlığın mutluluğunu fazlasıyla temine yeterli ve mükemmel bir din olduğunu izahla başladım.Kâinatta en yüksek hakikatın Allaha iman,Ona intisap,Onu sevmek ve tanımak olduğunu anlatmaya çalıştık.Arkasından da,aramızda bu sonsuz saâdete tâlip bir kardeşimizin bulunduğunu,bütün mükevvenâta bedel imân cevherine gönül verdiğini,biraz sonra en yüce ve anlamlı kelime olan Allahın Vahdâniyetini ilân mânasına,Onun eşsiz Resûlü Hz.Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın Risâletini tasdik anlamına gelen Kelime-i Şehâdet ve Kelime-i Tevhîdi birlikte söyleyerek bu kardeşimizin imânına şâhitlik yapacağımızı,bütün rûh u cânımızla tebrik ve teşekkürlerimizi sunacağımızı ve kendisini kardeş olarak aramızda görmekten çok memnun olduğumuzu,mahşerde de Peygamber Efendimizin (s.a.v) sancağı altında burada toplandığımız gibi inşallah Hâdî olan Rabbimizin orada da bizleri böylece toplayacağını ifade ettikten sonra;
Genç bayana hitâben kendi isteği ve rızâsıyla İslâmı seçtiğini,bu hususta kimsenin baskısı olmadığını beyanla,beş bin kişinin iştirak ettiği Kelime-i Şehâdetle ve kelime-i Tevhidle semâlara yükselen,melekler vâsıtasıyla tâ Arşa kadar ulaşan bu teslimiyet ve tasdik anına hıçkırıklar ve sevinç göz yaşlarıyla iştirak etmiş olduk.
Fransanın göbeğinden nur yumağı ve şehâdet kervanına katılan bir insanın daha semâ katında meleklerce alkışlandığının bir bayramını daha yaşıyorduk.
Sonradan hanım kardeşlerimizden aldığım bilgiye göre,Meryem ismini alan bu genç bayan,sevinç ve heyecanından bayılacak duruma gelmiş,tebrikleri kabul ederken o mânevî atmosferden çok etkilendiğini ve kendisine hidâyet nasip eden Yaratıcıya sayısız şükür ve minnet duyguları içerisinde bulunduğunu göz yaşları arasında ifade etmiş.
Bir ay gibi bir zaman sonra bir nikâh kıyma münasebetiyle dâvet edildiğimizde,Meryem kızımızla ilk defa karşılaşmış,Müslüman ve dindar bir Türk kadeşimizle evlenecek olduğunu anlamış,bize yönelttiği çok yerinde ve seçilmiş soruları karşısında hayrete düşmüş,bir taraftan da bu kadar şuurlu ve kültürlü ve tam tesettürlü yeni bir müslümanla karşlaşmış olmanın memnuniyetini ve sevincimi belirterek tekraren tebriklerimi ifade etmiştim.
Kendisine Bediüzzaman Said Nursîden bahsederek Fransızca risaleler hediye etmiş,karşı taraftan da teşekkür ve Türk lokumu hediyelerini kabul etmiştim.
Selâm hidâyete uyanlara olsun.(7)
NOT: İsrailin Nazi alışkanlığı ile Filistinli Müslüman kardeşlerimize karşı uyguladığı hukuk dışı barbarlığını,mâsum yavrulara kadar uzanan amansız zulmünü/vahşetini şiddetle ve nefretle kınıyor,sessiz kalan İslâm dünyasını ve ilgili kurum/kuruluş ve çevreleri duyarlı olmaya dâvet ediyor,şehitlere rahmet,mazlumlara Rahmeti İlâhiyenin celbini ve hıfz-ı Rabbânînin ulaşmasını niyaz ediyoruz.
Dipnotlar :
1-B.Said Nursî,Asa-yı Musa,Birinci Kısım
2-Tarihçe-i Hayat,Önsöz
3-Lokman,57/13
4-Hacc,22/31
5-Fussilet ,41/ 44
6-a.g.y,İşârâtül-İcâz,üçüncü münasebet (İkinci mehaz öncesi)
7-Tâhâ Sûresi,20/ 47