Fransada Müslümanlar arasında nüfus artışı diğer kesimlerdekine nisbetle hayli yüksek. Müslümanlar genel nüfusun yaklaşık % 6sını oluşturdukları halde ülke genelindeki doğumların % 15i Müslümanlar arasında oluyor. Dolayısıyla Müslümanların oranları yıldan yıla artmakta. Fransız asıllılardan İslâmı seçenler de bu artışa katkıda bulunuyorlar. Fransada ilk İslâm Üniversitesi, başşehir Parise 50 kilometre mesafede Mantes la jolie şehrindeki Al-Hadile Camii ve Külliyesinde eğitim vermeye başlamıştır. 300 öğrenci kapasitelidir.1
Kamuoyu yoklamalarında ve medyanın araştırmalarında; Hıristiyanların kiliseleri ve Yahudilerin havraları çoğunlukla boş oldukları ve mutad ibadete çok az kişinin geldiği, fakat buna mukabil İslâmiyetin çığ gibi büyüdüğü ve özellikle camilerin çoğunlukla tıklım tıklım dolduğu ve Batı dünyasında cami sayısının yetmediği, buna mukabil çalışmayan ve yıkılmaya yüz tutan kiliselerin Müslümanlar tarafından satın alınıp cami yapıldığı ve İslâmı kabul edenlerin tetkik ederek Müslüman oldukları görülmektedir.
Strasbourg- Fransada yayınlanan Le Figaro gazetesinde çıkan bir haberde, çeşitli meslek dallarında ünlü kişiler arasında İslâm dinini seçenlerde artış olduğu bildirildi. Le Figaronun haberinde, Fransada yazar, düşünür, koreograf, televizyon yönetmeni, şirket yöneticisi, üniversite öğretim görevlisi olarak çalışanlar arasında İslâm dinini seçenlerden örnekler verildi.2 Bunlardan bir tanesi Eva de Vitray-Meyerovitchtir.
Fransada ilim dünyası içinde, üniversitelerde ve entelektüel topluluklarda İslâmiyeti yayan ve müdafaa eden, Hz. Mevlânâ hayranı ve Fransada Havva Anne ismi ile anılan, Fransa-Paris Üniversitesi İslâm tetkikleri kürsüsü başkanı Prof. Dr. Eva de Vitray-Meyerovitch vasiyet etti ve dedi ki: Ben Fransada ölürsem cenazemi Konya Üçler Mezarlığına defnedin ve Hz. Mevlânânın komşusu olayım. Bu meşhur vasiyeti bütün basında yer aldı.3 24 Temmuz 1999da 90 yaşında vefat etti.
Fransız aristokrat bir aileden gelen, 1909 doğumlu Eva de Vitray-Meyerovitch, hukuk ve felsefe eğitimi aldıktan sonra, çalışmalarını edebiyat, felsefe ve tasavvuf konuları üzerinde yoğunlaştırdı. Fransanın dünya çapında saygın bilim ve araştırma kurumu olan İlmî Araştırmalar Millî Merkezi üyesi olarak da bir müddet bu müessesede yöneticilik ve uzmanlık yaptı. Türkiyeye çok talebe yetiştirdi. Telif ve tercüme olarak kırk kadar esere imza attı. Mevlânâyı mürşidi olarak gördü ve onun eserlerini okuyarak, tercümelerini yaparak Müslüman oldu.
Fransızlara Hz. Peygamberi (asm) anlattı. Kendilerine ayrıca Risâle-i Nur eserlerinin bası nüshalarını 1978 yıllarında verdim. Çok memnun kaldığını ifade etmiş ve yakın sohbetlerimiz olmuştur.
O tarihlerde Mevlânâ ihtifallerini ve uluslar arası Mevlânâ kongre ve sempozyumlarını Feyzi Halıcı başkanlığında bizim de yıllardır üyesi olduğumuz ve genel sekreterliğini yaptığımız Konya Kültür ve Turizm derneği deruhte etmiştir. O tarihlerde Eva de Vitray-Meyerovitch bize ve yakın arkadaşlarıma Ölürsem Hz. Mevlânâ yakınına defnedin diyordu ve sonra bu ifade bizim kanalımızla basına intikal etti. Konya Büyükşehir Belediyesi ve Selçuk Üniversitesi işbirliği ile çok geç kalan bu vasiyet şimdi yerine getiriliyor, tebrike şayandır. Aslında yapması gereken Kültür Bakanlığıdır, fakat maalesef istediğimiz mânâda bir kültür bakanını hâlen özlemekteyiz. Kalkılıyor yıkılan Kurân kursuyla ve kesilen kurbanlarla cedelleşilip, uğraşılıyor... Yazık
Hz. Mevlânânın hakka vuslatının 735. senesinde 17 Aralıkta saat 11de Sultan Selim Camiinde namazı kılınmak sûretiyle nakli gerçekleştirildi. Fatihalarla onu tekrar sevdiklerinin yanına defnettik. Şahsî kanaatim, bu yılki vuslatın en anlamlı noktası buydu. İşte böyle geçti bir şeb-i arus. Bu hususta daha çok yazılacaklar var, İnşaallah diyoruz...
Dipnotlar:
1- 6 Eylül 1993, Türkiye.
2- 5 Nisan 1995, Yeni Asya.
3- İnter Prees, 3 Mayıs 1977.
Yeni Asya