İhtilaller dünya tarihinin patlama anlarıdır. Bazıları zulüm bazıları zülme karşı yapılmışlardır. Rus ihtilali zulmün tezahürüdür, Fransız ihtilali ise zulme karşı yapılmıştır. İhtilallerin nedeni gayrimemnun topluluklar, bastırılamayan istekler ve sosyal taleplerdir. Bazıları siyasi bazıları hem siyasi hem iktisadi bazıları da yönetememe nedeniyledir. Ama temel psikanalitik neden baskı ve baskılamadır. Baskı her zaman yapılan baskının neticesi olarak bir yerden dışarı çıkar, toprağın altına atılan tohum üzerine yığılan baskıdan ötürü onu aşmak ister ve birgün filiz olarak dışarı çıkar, iyi yönetilmiş bir baskıdır tohum ile toprağın ilişkisi, iyi yönetilemeyen bir baskı zulme dönüşür, altındaki de üstündeki de kaybeder. Baskılama psikanaliz lügatinde anlatılır. Kabul edilemeyecek bir itmenin ya da düşüncenin bilinçdışı hale getirilme süreci, savunma mekanizması. Freud birincil baskılama işgüdüsel bir itmenin ortaya çıkışının en başka engellenmesi ve ikinci baskılanma itmenin türevleri çeşitleri, sosyol, pkikolojik, dini vb. ve çarpıtılmış beriltilerinin bilinçdışı bırakılması arasında bir ayrım yapmıştır. Baskılanmışın geri dönüşü birinci itmenin kabul edilemeyecek türevlerinin işlev dışı olarak bilince girmesi durumudur. Birinci baskılamanın yıkılması anlamına gelmez.
Baskılanma baskılayan bir etmen gerektirir ve aynı zamanda bir uyarma ki bu anskiyete ve toplumsal veya ferdi nevrozdur. İnsanlar baskılamaya kişisel olarak nevrozlarla karşılık verebilir, ama baskılamanın sürekliliği bunu doğurur, sürekli baskı ve baskılanma insanların içinde sürekli tırmanın bir nevroza toplumsal nevroza dönüşür. İnsanların içinde biriken gerilim ve nevrozlar tarihte büyük ihtilallerin ve huzursuzlukların nedeni olmuştur. Olayları okuyamamak veya aynı şekilde okumak yüzünden nevrozlar birikir. Yanlış güç uygulamaları da bu nevroz nedenlerindendir. Baskılama sonucu kişilikler bölünür ve idare edilemeyen bölümleri oluşur, idare edilemeyen insan bir anda patlayan bonba gibi nasıl tehevvür duyarsa toplumlar da aynı şekilde tehevvürler ortaya koyarlar, yani infial. Bastırma etkinliğin bilinçli olarak engellenmesidir.
Fransız ihtilalinin öncesi Paris ve Londra’sını Dickens bir romanında iki şehrin Hikayesi romanında anlatır. O kitapta ihtilalin oluş nedenlerini anlatır biri zulüm diğeri sefalettir. Bir şarap fıçısı bir şarapçının dükkanına taşınırken patlar ve insanlar yerlere yatarak şarabı emerler yüzleri gözleri kırmızı olur, ama memnundurlar. Yine bir olayla bir asilzade paytonu ile hızla giderken bir çocuk önüne çıkar ve çocuğu çiğner ve çocuk ölür. Babası ve civardakiler etrafına toplanırlar, asilzade paytondan iner ve “ benim faytonumun önüne çıkma cesaretini nerden buldu bu çocuk diye “ bağırır ve içeri girer, ordan birisi “Efendim doğru söylediniz, değil mi çıkamaz,” cebinden çıkardığı bir parayı o adama fırlatır. Yoluna devam eder. Ertesi gün o asil adam malikanesinin önünde ölü bulunur, bunu galiba çocuğun babası yapmıştır. İhtilal sırasında ellerinde palalar ve bıçaklarla insanlar sokaklara dalar ve baskıcı aileleri öldürürler, etraf kan gölüne döner. MariAntuvanet’in ekmek bulamayan insanların bağırtısına karşı “ bunlar ne diyorlar, efendim açlar ekmek bulamıyorlar, aa o halde pasta yesinler” çünkü sarayda ekmek olmayınca pasta yenir. Aynı MariAntuvanet giyotinde dünyaya veda eder.
Bazı ihtilaller ise artistik ihtilallerdir, Jön Türkler’in ihtilal teşebbüsleri gibi, hükümdarı devirmek ve “ olmasın ali Osman olsun Ali Mithat” diyen Mithat Paşa’dır. İhtilalciler yakalanır her biri bir yere sürgün edilir. Namık Kemal Avrupa’ya kaçar başkaları başka yerlere. Namık Kemal hürriyete kaside yazar.
Ne mümkün zulm ile bidad ile imhayı hürriyet
Çalış idraki kaldır muktedirsen ademiyetten
Der aslında hürriyet olmadığından değil, onun öyle telakkisidir. Sultan indirildikten on yıl sonra Mondros ilan edilir ve devlet tarihe karışır, nasıl hürriyetse gelince koca bir devlet gider. Menderes’e karşı yapılan ihtilal ise tamamen zulümdür, ancak Menderes de ağzından çıkanlara dikkat etmemiş ve büyük antipati toplamıştır. “Ben orduyu astsubaylarla da idare ederim” demiş, Eskişehir’de kendisine bir ihtilal tasarlandığı söylenir, o ise “ Bu millet benim arkamda bana kim ihtilal yapabilir “ der. Celal Bayar iki asker ile bir subay tarafından köşkünden indirilir, bunalır intihar etmek ister başaramaz. Bir cumhur başkanının şevketinin sıfırlanma şekli onu rahatsız eder. On kişinin kaldıracağı bir tabutu ikiyüzbin kişi kaldırırsa bu toplumsal nevrozu iyi okumak gerekir, herkes gerilim üretirse itidal çağrısı yok ise kendi haline terkedilen insan tabiatı dünyanın en büyük bombasıdır.
Nur topu ihtilaller zulümden ve baskıdan doğar.