Risale-i Nur Külliyatından ibadetin hakikatini ders alan kişi dergâh-ı İlâhîde kendi kusurunu ve acz ve fakrını görüp kemâl-i Rububiyetin ve kudret-i Samedâniyenin ve rahmet-i İlâhiyenin önünde hayret ve muhabbetle secde etmenin izzet ve şeref olduğunu idrak eder.
Dinin direği hükmünde olan namaz ibadetinin işlendiği risalelerden Dokuzuncu Söz 1926 yılında Isparta- Barla’da te’lif edilmiştir. Namazın hakikatine dair ince ve derin manaların işlendiği risale birçok sorunun cevabını içermektedir. Bu sorulardan farz olan namaz sayısına mukabil 5 soru cevapları ile aşağıda verilmiştir.
1-Namaz muayyen beş vakte tahsis edilmesinin hikmeti nedir?
“Herbir namazın vakti, mühim bir inkılâp başı olduğu gibi, azîm bir tasarruf-u İlâhînin âyinesi ve o tasarruf içinde ihsânât-ı külliye-i İlâhiyenin birer mâkesi olduğundan, Kadîr-i Zülcelâle o vakitlerde daha ziyade tesbih ve tazim ve hadsiz nimetlerinin iki vakit ortasında toplanmış yekûnuna karşı şükür ve hamd demek olan namaza emredilmiştir.”
2-Namaz ile Allah’ın cemal, kemal ve celaline karşı nasıl mukabele edilir?
“Celâline karşı kavlen ve fiilen Sübhânallah deyip takdis etmek;
Kemâline karşı lâfzen ve amelen Allahu ekber deyip tâzim etmek,
Cemâline karşı kalben ve lisanen ve bedenen Elhamdülillâh deyip şükretmektir.”
3-Tesbih, tahmid ve tekbir birer çekirdek hükmünde namazın her yerinde neden yer almaktadır?
“Tesbih ve tekbir ve hamd, namazın çekirdekleri hükmündedirler. Ondandır ki, namazın harekât ve ezkârında, bu üç şey her tarafında bulunuyorlar. Hem ondandır ki, namazdan sonra, namazın mânâsını tekid ve takviye için, şu kelimât-ı mübareke, otuz üç defa tekrar edilir; namazın mânâsı şu mücmel hülâsalarla tekid edilir.”
4-İnsan kâinata, Fatiha Kur’ana ve namaz da bütün ibadetlere nasıl birer numune ve fihristedir?
“Nasıl ki insan şu âlem-i kebirin bir misal-i musağğarıdır ve Fâtiha-i Şerife şu Kur'ân-ı Azîmüşşânın bir timsal-i münevveridir. Namaz dahi, bütün ibâdâtın envaını şamil bir fihriste-i nuraniyedir ve bütün esnâf-ı mahlûkatın elvân-ı ibadetlerine işaret eden bir harita-i kudsiyedir.”
5-Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı vakitleri hangi mevsimleri temsil etmektedir?
“Fecir zamanı, tulûa kadar, evvel-i bahar zamanına, hem insanın rahm-ı mâdere düştüğü âvânına, hem semâvât ve arzın altı gün hilkatinden birinci gününe benzer ve hatırlatır ve onlardaki şuûnât-ı İlâhiyeyi ihtar eder.
Zuhr zamanı ise, yaz mevsiminin ortasına, hem gençlik kemâline, hem ömr-ü dünyadaki hilkat-i insan devrine benzer ve işaret eder ve onlardaki tecelliyât-ı rahmeti ve füyuzât-ı nimeti hatırlatır.
Asr zamanı ise, güz mevsimine, hem ihtiyarlık vaktine, hem Âhirzaman Peygamberinin (aleyhissalâtü vesselâm) asr-ı saadetine benzer ve onlardaki şuûnât-ı İlâhiyeyi ve in'âmât-ı Rahmâniyeyi ihtar eder.
Mağrib zamanı ise, güz mevsiminin âhirinde pek çok mahlûkatın gurubunu hem insanın vefatını, hem dünyanın kıyamet iptidasındaki harabiyetini ihtar ile tecelliyât-ı celâliyeyi ifham ve beşeri gaflet uykusundan uyandırır, ikaz eder.
İşâ vakti ise, âlem-i zulümat nehar âleminin bütün âsârını siyah kefeniyle setretmesini, hem kışın beyaz kefeni ile ölmüş yerin yüzünü örtmesini, hem vefat etmiş insanın bakıye-i âsârı dahi vefat edip nisyan perdesi altına girmesini, hem bu dar-ı imtihan olan dünyanın bütün bütün kapanmasını ihtar ile Kahhâr-ı Zülcelâlin celâlli tasarrufâtını ilân eder.”
Velhasıl;
“Demek, bu beş vaktin herbiri bir mühim inkılâp başında olduğu ve büyük inkılâpları ihtar ettiği gibi, kudret-i Samedâniyenin tasarrufât-ı azîme-i yevmiyesinin işaretiyle, hem senevî, hem asrî, hem dehrî, kudretin mucizâtını ve rahmetin hedâyâsını hatırlatır. Demek asıl vazife-i fıtrat ve esas-ı ubûdiyet ve kat'i borç olan farz namaz, şu vakitlerde lâyıktır ve enseptir.”