Stratejik Düşünce Enstitüsünce (SDE) düzenlenen konferansın sonuç bildirisinde, ‘’yapısal olarak demokratikleştirilmiş, her türlü siyasi-ideolojik etkiden arındırılmış, özgürlükleri genişleten ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir yargı sistemi kuruluncaya kara yargı reformu çabalarına destek verileceği’’ belirtildi.
‘’Demokratikleşme Sürecinde Hukukun Üstünlüğü ve Yargı Konferansı’’nın sonuç bildirisi yayımlandı. Konferansta ele alınan konulara yer verilen bildiride, bu çerçevede oluşan görüş ve tavsiyelerin hükümet, siyasi partiler, yargı kurumları, sivil toplum örgütleri ve kamuoyunun dikkatine sunulmasının kararlaştırıldığı kaydedildi. Bildiride, görüş ve tavsiyelerden bazıları şöyle sıralandı:
“SDE, yapısal olarak demokratikleştirilmiş, her türlü siyasi-ideolojik etkiden arındırılmış, özgürlükleri genişleten ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir yargı sistemi kuruluncaya kadar yargı reformu çabalarına destek verecektir.
Bu çabaların hedefine ulaşabilmesi için üst yargı kurumlarının oluşumlarını ve işlevlerini düzenleyen hukuk kuralları yeniden düzenlenmeli, anayasal kurum niteliğindeki yargı kurumlarında gerekli değişikliklerin yapılabilmesi için bir an önce anayasa değişikliğine gidilmelidir.
Çağdaş demokratik standartları yansıtacak ve TBMM’nin yürüteceği Anayasa değişiklikleri hem hukuki, hem de siyasi bakımdan meşrudur. Bu değişikliklerin Anayasa Mahkemesi tarafından engellenme çabalarının, mevcut Anayasa nezdinde hiçbir hukuki geçerliliği ve meşruiyeti bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesinin veya diğer üst yargı kurumlarının, Anayasanın açık hükümlerine uymamak gibi bir yetkileri de yoktur. Anayasa Mahkemesinin yetki aşımı yaparak aldığı kararlar TBMM tarafından yok hükmünde sayılmalıdır.
Bu doğrultuda gerçekleştirilecek anayasa değişikliğinde, Anayasa Mahkemesi, diğer demokratik ülkelerdeki örnekler dikkate alınarak yeniden düzenlenmelidir. Anayasa Mahkemesi, TBMM ve Cumhurbaşkanı tarafından seçilmelidir.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, siyasi bir müdahale aracı olmaktan çıkarılıp, demokratik ülkelerdeki örneklere uygun olarak, hakimler ve savcılar için bir güvence haline getirilmelidir. Kurul üyelerinin bir kısmını TBMM seçmeli, bir kısmı tüm hakimler ve savcıların katılacağı bir seçimle belirlenmeli, bir kısmı da avukatlar tarafından belirlenmelidir.
Hukuk sistemimizde genel bir idari usul kanununun bulunmaması nedeniyle Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun idari işlemlerinin usul kurallarına bağlanması, yargı mensuplarının güvenceleri bakımından önem taşımaktadır.
Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerin, bireylerin hak arama özgürlüğü bakımından bir güvence olarak yeniden yapılandırılması ve içtihat mahkemelerine dönüştürülmesi zorunludur.
Anayasa Mahkemesi de dahil, tüm üst yargı organlarında üyelerin görev süreleri belirli bir süre ile sınırlandırılmalıdır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, kendisini siyasal bir mücadele aracına dönüştüren siyasi parti kapatma davası açma yetkisinden arındırılmalıdır.
Askerî yargının görev alanının daraltılması da zorunludur. Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kaldırılmalıdır. Bu konuda uzmanlık gerektiren yargılamaların Danıştay ve Yargıtayın özel bir dairesinde görülmesi sağlanabilir.
Hakim ve savcıların evrensel hukuk ilkeleri ve demokratik değerler doğrultusunda eğitilmeleri, yabancı dil bilgilerinin evrensel literatürü izleyebilecek ölçüde iyileştirilmesi ve akademik gelişimlerinin çeşitli programlarla güçlendirilmesi sağlanmalı, toplumla etkileşimlerini engelleyici politikalara son verilmelidir.’’
Yeni Asya