İzzettin Yıldırım’ın öldürülmesinde Ergenekon’un mu parmağı var?
10 yıl önce kaçırılıp zalimce katledilen İzzettin Yıldırım, Kurucu Genel Başkanı olduğu Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı’nı 1990 yılında kurdu. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin kaleme aldığı iman hakikatlerini insanlığa anlatmak için büyük çaba gösteren İzzettin Yıldırım, kısa sürede Türkiye çapında onbinlerce seveni olan önemli bir şahsiyet haline geldi. Yıldırım’ın başında bulunduğu vakıf faaliyetleri çerçevesinde; büyük şehirlere okumak için gelen binlerce lise ve üniversite öğrencisine barınma imkanı sağlandı ve eğitimlerini tamamlamaları için burslar verildi. Ancak 28 Şubat sürecinde inançlı insanlara yönelik baskı ve zulüm, çok geçmeden Yıldırım’ın başkanlığını yaptığı Zehra Vakfı’nın kapısına da dayandı.
İzzettin Yıldırım, 29 Aralık 1999 tarihinde Üsküdar’daki vakıf evine gelen 2 kişi tarafından kaçırılırcasına götürüldü. Yaklaşık bir ay kendisinden haber alınamayan Yıldırım’ın cesedi 28 Ocak 2000 günü Kartal Yakacık’taki bir evin bahçesinde gerçekleştirilen kazıda ortaya çıkarıldı. Yıldırım, haftalarca büyük işkencelerden geçirildikten sonra "domuz bağı" denilen yöntemle öldürülmüştü.
İzzettin Yıldırım’ın kaçırılması sonrasında sorgulandığına dair kaset, geçtiğimiz günlerde TRT’de ekrana getirildi. Elazığ’daki bir Ergenekon soruşturması kapsamındaki operasyonda ele geçirilen kasedin görüntülerinde, İzzettin Yıldırım’a hazır bir metin cebren okutuluyor. Örgüt elemanlarının Yıldırım’a istihbarat birimlerine çalıştığını zorla söyletmeye çalışması dikkat çekiyor. Ortaya çıkan yeni görüntüler; 10 yıl önce İzzettin Yıldırım’ın katledilmesini tekrar gündeme taşırken, derin devlet adına cinayetler işleyen ve işleten Ergenekon örgütünün bu olayda da parmağının olduğu yönündeki şüpheleri artırdı. Sözkonusu görüntülerin, İzzettin Yıldırım’ın Doğu ve Güneydoğu’daki etkinliğini kırmak için kullanıldığı zannediliyor.
İzzettin Yıldırım ile birlikte Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı’nı kuran ve onun yakın dava arkadaşı olan Zekeriya Özbek, merhumun ölümünden bu yana vakfın Genel Başkanlık görevini yürütüyor. Zehra Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Zekeriya Özbek, İzzetin Yıldırım’ın 2000 yılında katledilmesi ile ilgili TRT’de yayınlanan son görüntülerin ardından Ergenekon davasında müdahil olma kararı aldıklarını ve cinayetin perde arkasının aydınlatılmasını isteyeceklerini söyledi. Vakit Muhabiri, Zekeriya Özbek ile İzzettin Yıldırım’ın kaçırılma nedenlerini, aradan geçen 10 yılda neler yaşandığını ve son görüntülerle ortaya çıkan yeni bilgiler aşığında atacakları adımları konuştu.
İzzettin Yıldırım nasıl ortadan kayboldu?
29 Aralık 1999’da ortadan kayboldu. Ben o zaman Eskişehir’deydim. Kaybolduğunda yanında Fas’tan gelen Hasan isimli bir kişi vardı. O da dili döndüğünce 29 Aralık günü iki kişinin geldiğini, beraber gitmeyi teklif ettiğin, İzzettin abinin kabul etmediğini bu iki kişinin dışarıdan bir telefon getirip bir görüşme yaptırdıklarını bu görüşme üzerine o kişilerle gittiğini anlattı bize.
Zorla götürme söz konusu değil o zaman...
Önce götürmek için geliyorlar, ikna edemiyorlar. Sonra 10-15 dakika sonra yeniden gelip telefondaki kişi vasıtasıyla ikna edip beraberlerinde götürüyorlar.
Telefondakinin kim olduğu belli mi?
Onu bilmiyoruz. Ama İzzettin abiden önce Said isimli bir başka kardeşimizi de kaçırmışlardı. Öyle zannediyoruz ki İzzettin abiyi Said’e çağırttırdılar.
Nerede oluyor bu olay?
Üsküdar’daki evde.
Kayıp başvurusu yapıldı mı?
Çevresindeki hiç kimse ulaşamayınca polise ve savcılığa kayıp başvurusu yaptık. 28 Ocak 2000 günü de Kartal’daki bir evin bahçesinde gömülü şekilde cesedine ulaştık.
Bir aylık süreçte vakfa herhangi bir haber geldi mi? Kaçıranlar sizinle iletişime geçti mi?
En ufak bir iletişim kurulmadı. İzzettin abinin cep telefonu vardı. Sürekli aramamıza rağmen bir türlü ulaşamadık.
Savcılık ve polis, kaçırılmasının hemen ardından hiçbir iz bulamadı mı?
Bulunamadı. 17 Ocak’ta İzzettin abinin kimliği, bazı belgeler Beykoz’da bulundu. 20 Ocak günü İzzettin abinin vasiyetnamesi yayınlandı. 28 Ocak’ta da Kartal’da bir evde de cenazesi bulundu. Said kardeşimizin cenazesi de aynı evde çıktı.
İzzettin Yıldırım neden öldürüldü sizce?
TRT’de yayınlanan son görüntüleri de göz önüne alırsak, karalama maksadıyla yapıldığı anlaşılıyor. Oysa onun yaptığı ilim ve fikir çalışmasından başka bir şey değildi. Bediüzzaman Hazretlerinin 100 yıl önceden ortaya koyduğu ve hastalıkların ilacı gibi gördüğü Zehra Üniversitesi projesini hayata geçirmekti. Üstadın bu hedefini bir Nur talebesi olarak gerçekleştirebilme hayalindeydi. Van merkezli düşünülen bu üniversitenin birçok probleme çözüm olacağı, toplumların kaynaşması ve kardeşliğin tesis edilmesine vesile olacağını düşünüyordu Üstad hazretleri.
Rahmetliyi kim öldürdü sizce?
Bizim açımızdan olay halen faili meçhuldür.
TRT’de yayınlanan görüntülerin ardından Ergenekonun yaptığı yönünde kanaat oluşmuş durumda. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir olay yaşanıyor ama başına bu olaylar gelen insanın bir rekabeti, bir düşmanı yok. Kendini ilime, imana ve Kur’an’a adamış bir insan var karşınızda. Tek yaptığı çalışma iman ve Kur’an hakikatlerini dile getirmek. ‘Peki bunu kim yapabilir?’ diye kendi kendimize sorduğumuzda ‘İslam kavimlerini birbirine düşürmek isteyenler olabilir’ cevabını buluyoruz. İslam toplumlarını birbirine hasım yapmak isteyenlerden başka hiç kimse bu işi yapamaz. Ergenekonun yaptığı yönünde bazı işaretler mevcut. Bu işaretleri avukatlarımız değerlendiriyor. Şu anda hukuki bir çalışma yapıyorlar.
Davaya müdahil mi olmayı düşünüyorsunuz?
Hukukçularımız onun için uğraşıyor. Olayın arka planını aydınlatmayı çok istiyoruz. Savcılarımızdan derin bir soruşturma yapmalarını bekliyoruz.
İzzettin beyin ailesi mi dilekçe verecek?
Kendisi evli değildi ama kardeşleri var onlar dilekçe verebilirler.
İzzettin beyin devlet tarafından öldürüldüğü yönünde bir açıklama yapıldı. Siz ne kadar ciddiye aldınız bu açıklamayı?
Biz delil arıyoruz. Pek çok iddia var.
TRT’de geçtiğimiz günlerde yayınlanan ve kendisinin MİT’e çalıştığını açıkladığı görüntüleri malumunuz. Söylediklerinde gerçeklik payı olabilir mi yoksa o konuşmalar tehditle mi yaptırılmıştı?
Görüntülerde, elinde bulunduğu kişilerin zoruyla, eline tutuşturulan kağıdı okuduğu çok net olarak anlaşılıyor. Zaten "olmadı" diye çıkışarak kağıdı tekrar tekrar okutuyorlar dikkat edilecek olursa. Bu çekim 5 Ocak’ta yapılmış ve sonradan kendisine 110 sayfadan oluşan hayatı yazdırılmış. 110. sayfasında kendisinin hiçbir zaman MİT’e çalışmadığını İslam’a, Kur’an’a hizmetten, Cenab-ı Hakk’a kulluktan başka hiçbir gaye edinmediğini yazıyor.
Öldürülme olayının sevenleri üzerindeki etkisi ne oldu?
Olay bizleri son derece üzdü. Aynı hedefte, aynı gayede çalışmaktan kendimizi geri tutmadık. Hizmetlerin devamı noktasında en ufak bir yılma, geri durma sözkonusu olmadı. Gayretle aynı hedefe doğru yürümeye gayret ettik. Hatta hemen akabinde vakıfın üzerine çok gelindi.
Zehra Vakfı kapatıldı bildiğim kadarıyla...
28 Şubat’la beraber bir baskı süreci başlamıştı. Devamlı incelemeler, teftişler yapılıyordu. İzzettin abinin vefatının hemen akabinde olağan üstü bir müfettiş denetimine uğradık. Bu denetim 1 yıl kadar sürdü.
Denetimin ardından vakfın kapatılması ile ilgili bir dava açıldı. 2007 yılı Mayıs ayı itibariyle vakfın kapatılması kesinleşti. Avukatlarımızın müfettişlerin iddialarını çürüten birçok delil ortaya koymalarına, bilirkişilerin vakfın kapatılmasını gerektirecek bir şey olmadığını raporlarına rağmen yargıda kapatma cezası kesinleşti.
Ne gibi bir yasa dışılık buldular da kapattılar vakfı?
Niyet okuma yöntemiyle kapadılar. Güya vakıf kuracağı üniversitede yetiştireceği insanlarla ayrı bir devlet kurma peşindeymiş. Oysa projemiz kaynaşmayı, birleşmeyi hedefleyen bir projedir, bölücülük hedefleyen bir proje değil.
Zehra Vakfı bünyesinde vatanın birliğine, bütünlüğüne kasdeden; bölücülükten cezalandırılan bir kimse oldu mu bugüne kadar?
Bizim dinimiz bir karıncanın bile incitilmemesini emreden bir din. Bu dinin hakikatleri ile yaşayan insanların menfi, gayri meşru bir davranışın içinde olması mümkün değil.
Sadece biz değil Nur talebeleri içinde herhangi bahsettiğiniz tarzda bir olayın içinde olan görülmemiştir. İlimle, fikirler çalışan kalbe ve akla hitap eden insanların böyle bir hareket içinde olamayacakları aşikârdır. Bediüzzaman’nın en çok zulüm yapıldığı dönemde bile bir olumsuz hareketi olmamıştır.
Vakıf kapandıktan sonra siz çalışmalarınızı hangi çatı altında yürütüyorsunuz?
Zehra Eğitim ve Kültür Derneğimizi kurduk. Üniversite hedefimizi halen güdüyoruz. Risale-i Nur hakikatini anlatmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Vakit