Gazeteci ve fotoğraf sanatçısı Sökmen Baykara, Bediüzzaman Said Nursi'nin fotoğrafını izinsiz bir şekilde nasıl çektiğini bir kez daha anlattı.
Baykara, 1959 yılında İstanbul'da Said Nursi'nin fotoğrafının hikayesini yerel gazete Antalya Ekspres'e şöyle anlattı:
“1959 yılı sonlarında Said Nursi, yurt içinde geziyor, haberleri çıkıyor ama görüntüsü yok. İstanbul’a geldiğini öğrendik, Pier Lotti Oteli, üst kat. Karşısında SSK Hastanesi var. İnce uzun bir balkona açılan dört odanın ilkinde kendisi, yanındakinde de müritleri kalıyor. Hastaneden incelerken, ezan okundu ve odanın perdesi aralandı, namaza durdu. O zaman tele objektif yok, pozometre yok ‘kafa metre’ çalışıyoruz, görüntü kötü. Ama ezanda perdenin açıldığını öğrendim.
"Hemen otelin terasına çıktım, odayı görüyorum, buradan çekerim derken daha sonra Çatalca’da donarak görev şehidi olan Hürriyet’ten Abidin Behpur Tapaner ve bir kaç gazeteci geldi, ezan okundu…
"Elimdeki işi kaçıracağım, onları binanın öbür tarafına götürdüm, kapıyı da kapatarak aşağı indim. Balkondan çekmeyi düşündüğümden sıradaki son odaya gittim, yabancı biri, kapıyı yüzme kapattı. Yanındaki kapıyı çaldım bir aile, ‘şuradan bir fotoğraf çekeceğim, ömür boyu size dua ederim’ dedim, önce birbirlerine baktılar sonra da ‘geç’ dediler, balkona çıktım.
"Müritlere yakalanmamak için pencere altında çömelerek geçerken bir gürültü koptu. Leğen varmış orada, devirmişim. Başımı kaldırdım ki, müritlerden biri balkon kapısına gelmiş, diğerleri de pencereden gülerek bana bakıyor. Yakalandık, ayağa kalktım, Said Nursi de iki metre önümde namaz kılıyor. Çekeceğim, sorun olursa makineyi aşağı atacağım, sonra bulurum diye hızlı bir program yaptım, iki kare çektim ve karambolde kaçtım. Biri secdede biri ayakta, 2 Ocak 1960 günü çektim, 3 Ocak’ta yayınlandı, elli yıldır (63 yıl) saklarım o filmi.”