"Bediüzzaman'ı an(la)mak" adıyla, 8 günlük etkinliklerin düzenlendiği Gaziantep’ten ayrılmak üzereyken yazıyorum bu satırları. İki günlük İstanbul misafirliği ile başladığım bir haftalık seyahatin bu final kısmında, sıla-i rahimde bulunabilmenin huzurunun yanında, Üstad Hazretlerini anmaya ve anlamaya yönelik bir zaman dilimi geçirmiş olabilmenin sevincini de yaşamaktayım.
Gerçi, anılarımdaki güzel Antep'in artık çok gerilerde kaldığı gerçeğini kabullenmemden gelen bir hüzün de, oralı olmamaya çalışsam da kendisini hissettiriyor bir yandan. Ancak vefatının 50. yıldönümü vesîlesiyle Üstad Hazretlerini anmak için bu şehirde geniş bir katılımla ve ortak bir platformda düzenlenen etkinlikler; ayrıca yine Gaziantep’in son yıllarda yaşadığını duyduğum müspet gelişmeleri, o hüznümü epey azaltıyor.
Hele Risale Haber yazarları muhterem A. Kadir Üzeyiroğlu, Veysel Türk ve zahmetimizi çeken Mustafa Beyefendilerin yanısıra, "Çağın Meselelerine Bediüzzaman'dan Çözümler" konulu konferansları münasebetiyle bu gazi şehre gelen sayın Metin Karabaşoğlu ve Ahmet Yıldız beyefendiler ile bütün bir günü paylaşabilmiş olma fırsatı ve bu muhterem insanların değerli fikirlerinden ve sohbetlerinden istifade imkanını bulmuş olma, hüznümü hiçe indiriyor gerçekten de.
Bu etkinliklere yönelik olarak şahit olduğum ve de duyduğum genel ilgi ve alakadaki yoğunluk da, ayrı bir şükre sevkediyor bizleri. Şehrin hemen her köşesindeki bilboardlarda Üstadımızdan bir vecizeyle, bir hatırayla karşılaşmanın sevinci ise tarif edilemez.
Pürsefa Hanındaki sergi, kitap, imza faaliyetleri; şehre yayılmış seminerler, konferanslar, sohbetler, toplantılar... Nurlu simalardan yansıyan bir nur, halka halka aydınlatıyordu adeta Gaziantep’i.
Her şey çok güzeldi. Organizasyon aksaksız denilebilecek şekilde yürütüldü. Kapalı spor salonundaki konferansta ifade edilen hakikatlerin çarpıcılığı kadar, yoğun dinleyici katılımı da ayrı bir memnuniyet vesilesiydi.
Evet, Gaziantep’ten ayrılış içimi hüzünle dolduruyor ister istemez. Ancak belki de ilk defa babaocağından koparken böylesine sevinçliyim.
Çünkü, zahmetle başlasa da, bir seyahatimin netice itibarıyla nasıl da hayırla son bulduğuna, belki de ilk defa bu derece bir kesinlikte şahit oluyorum...
Pamuk yumakları sevimliliğindeki bulutlar üzerinde, Gaziantep’teki bu organizasyonda emeği geçen ve de bu gibi hayırlı hizmetlerde, imrendiren bir aşkla ve şevkle adeta birbirleriyle yarışan müminleri düşünüyorum bir an. O gibi müminleri bizlere bahşeden Rabbimize hamd ederek, "Haza min fadli rabbî" de diyorum...
'Gönlüm ışıklarla dolu bir bayram sabahındaymış' gibi Ahlen'e dönerken; ittihada yönelik umutlarımın da, ittihada bir tohum olabilecek nitelikteki bu etkinliklerden dolayı daha da yeşermiş olduğunu fark ediyorum, işte bir şükür vesilesi daha, diyorum kendi kendime.
Misafirperverlikleri ve yakın alakalarından dolayı, İstanbul’da, başta muhterem Tahsin Törk ve değerli ailesi olmak üzere, muhterem Metin Karabaşoğlu Ağabeye; Gaziantep'te ise muhterem A. Kadir Üzeyiroğlu, Veysel Türk ve Mustafa Beylere en kalbî teşekkürlerimi sunuyorum. Rabbim kendilerinden razı olsun, son nefese kadar da cümlemizi hizmet-i imaniyede istihdam eylesin, amin.
Evet, 'her şeyiyle', bu seyahatten gönlüm ışıklarla dolu dönüyorum elhamdülillah!...
Not: Platform ve faaliyetleriyle ilgili bilgilere aşağıdaki linkten ulaşılabilir: http://bediuzzamangaziantepplatformu.com