Artık seçmensindir. Evlenebilir, oy kullanabilir, ehliyet alabilirsin. Ama en çok, geleceğin şekillendiği, rotanın belirlendiği basamaktır 18. Bugün birçoğumuzun keşkelerle, pişmanlıklarla andığı günler...
"Şu an 18 yaşında olsanız neler yapardınız?" hiç düşündünüz mü? Eyyüp Akyüz, Kayıp Ülke kitabında bu soruyu yazar ve şairlere yöneltiyor. Soruşturmaya 262 kişi cevap göndermiş. Edebiyat dergilerinde şiir ve yazıları yayınlanan Akyüz, İngilizce öğretmenliği yapıyor. Niçin böyle bir kitap hazırladığını şöyle açıklıyor: "Gençlerin ne denli büyük boşlukta olduğuna her gün şahitlik eden biri olarak 'Neler yapılabilir?' sorusunun karşılığıydı bu dosya. 'Gençlere ne tavsiye edersiniz?' sorusu hiç iyi bir soru olmayacaktı. Büyüklerin bitmek tükenmek bilmeyen öğütlerinden bıkmış olan gençler, 'Yine mi hem de bir yığın öğüt!' diyerek korkup kaçışacaklardı. Bunun yerine herkese kendi 18 yaşını, keşkelerini, iyi kilerini sormayı yeğledik."
Mühür Kitaplığı'ndan çıkan Kayıp Ülke'de gençlere rehberlik edecek bilgiler, ipuçları, tavsiyeler yer alıyor. Kitap, şair ve yazarları daha yakından tanımak isteyenlere de fırsat sunuyor.
Ahmet Kekeç: Bugünden bakarak yeniden 18 yaşında olmayı isteyebileceğimi düşünmüyorum. "Ben yaşayacağımı yaşadım, göreceğimi gördüm." kabulüne dayalı bir tok satıcı tavrı değil bu. Henüz her şeyi görmedim, henüz her şeyi yaşamadım. Buna rağmen 18 yaşında olmayı istemem. Bunu kaldıramam...
Ahmet Taşgetiren: Genç yaşta İslam'ın güzellikleriyle kişiliğimi donatmak için özel bir çaba içine girerdim. 10 yıl sonra nasıl bir ülke ve dünya oluşmasını istiyorsam, bu eğitim dönemini, onu omuzlarında taşıyacak bir insan olmak için değerlendirirdim.
Rasim Özdenören: Bazı geç kalmış okumalarımı o yaşta tamamlamak isterdim. Örneğin Dosto'yu, Faulkner'ı ve benzeri favori yazarlarımı o yaşta hatmetmeyi isterdim. İbni Arabi'yi, İmamı Rabbani'yi kendi dillerinden yutarcasına okumak isterdim... Namazlarımı geciktirmek istemezdim. Âşık olmanın değerini vermek isterdim.
Cahit Koytak: Halihazırda yapılacak o kadar çok iş, yaşanacak o kadar çok şey, yazılacak o kadar acı ve gerçek, güzel ve gerçek, tuhaf ve gerçek, büyük, yüce erişilmez, inanılmaz ve gerçek var ki on sekiz yaşında olsaydım, her şeye kaldığım yerden hız kesmeden devam ederdim.
Rıdvan Canım: 18 yaşında olsaydım işe İstanbul'un güzelliklerini tanımakla başlardım... Türkçe'nin dışında herhangi bir dünya dilini iyi öğrenmek isterdim... Ülkemin en güzel şairlerinin dizinin dibinden ayrılmazdım. Şiire daha çok zaman ayırmanın yollarını arardım.
Sadık Yalsızuçanlar: Şu an 18 yaşında olsaydım, İHH'ya katılır, dünyanın dört bir yanında, bilhassa Gazze'de yardım bekleyen mazlumlara ilaç, gıda, silah ve Risale-i Nur götürürdüm.
Sevinç Çokum: Galiba çok daha fazla özgür hareket ederdim. Tekrar on sekiz yaşına dönmüş olsaydım kendi kararlarımı kendim vermek isterdim. Kimse beni yönlendirmesin, herhangi bir düşünceye, herhangi bir kalıp fikre, bir ideolojiye bağlamaya kalkışmasın.
Turan Karataş: Yunus Emre Divanı'ndan 100 şiir ezberler, Sonra Kur'an'ın özgün sesini duymak için Arapça, Mesnevi'yi aslından okumak için de Farsça öğrenirdim.
Yavuz Bülent Bakiler: Hiç vakit kaybetmeden İngilizce ve Fransızca kurslarına yazılır, iki yabancı dili çok iyi bilmeye çalışırdım... Kesinlikle eski Türkçe öğrenirdim.