"GDO için iyi bir denetim sistemi lazım"

Türk Veteriner Hekimler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Mehmet Alkan, ''Bakanlığın ve devletin, GDO'lu ürünleri kontrol edebilecek, denetleyebilecek çok iyi mevzuat ve laboratuvar alt yapısına sahip bir sistemi kurması gerekir'' dedi.

Alkan, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) konusunda yapılan tartışmalarla Türkiye'de 'bir bardak suda' fırtınalar kopartıldığını söyledi.

GDO'nun dünyada açlığı önleyecek bir faktör olarak ele alındığını ifade eden Alkan, Amerika başta olmak üzere Arjantin, Meksika gibi bazı ülkelerin GDO'lu ürünlerin üretimine başladığını belirtti.

GDO'larla ilgili her ülkenin kendine göre mevzuatı olduğunu ifade eden Alkan, Türkiye'nin ise bu konuda bir mevzuata sahip olmadığını söyledi.

Alkan, ''Aslında GDO'nun dayanması gereken temel yasalar, kanunlar Türkiye'de çıkmadı. Bu yasa ne olmalıydı; biyogüvenlik, biyoçeşitlilik yasası ve veteriner, gıda, yem, çerçeve kanunu.. Hazırlanmış bir kanun tasarısı var ama halen çıkmadı. Bu iki kanun çıkmadan GDO'larla ilgili yönetmeliğin çıkmasında bir yanlış var'' dedi.

GDO'larla ilgili yönetmenliğin 5179 Sayılı Gıda Kanunu ve Tarım Kanunu'na dayandırıldığını vurgulayan Alkan, şöyle devam etti:

BİYOGÜVENLİK YÖNÜNDEN DE ZARARLARI VAR
''Bir yönetmenliğin ve tüzüğün daha detaylı izahını gerektiren bir temel yasaların olması lazım. Bu temel yasa da biyogüvenlik yasası. Bu yasa çıkmadı. Burada iyogüvenlik neden önemli? Çünkü, GDO'lu gıdaların insan sağlığı, hayvan sağlığı, çevre ile ilgili zararları yanında bu biyogüvenlik yönünden de zararları var. GDO'lu bir mısır, pamuk, kanola veya soya diyelim. GDO'lu bir tohum ekilmişse yanındaki tarlalarla genetik çiftleşmeler yapıp çok daha farklı, ileride üretimi sınırlanabilecek türler oluşabiliyor. Bu bizim tabii floramızı bozuyor. Bu büyük önem arz ediyor. Eğer bu tarım yapılıyorsa bile çok kontrollü alanlarda yapılması lazım.''

GDO ile ilgili birçok şeyin ülkede meçhul olduğunu, faydası ve zararının tartışılıp bir karara bağlanmadığını anlatan Alkan, ''Ama şunu biliyoruz: Antimikrobiyel dirençli GDO'lu ürünler çok tehlikeli. Mevzuatın tek hayırlı yönü o. Antimikrobiyel direnç taşıyan materyallerin girişini ülkemize girişini yasaklıyor'' diye konuştu.

Mevzuatın bunun dışında belli bir girişleri de tolere ettiğini vurgulayan Alkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bizim endişemiz, Tarım (ve Köyişleri) Bakanlığının altyapısının, Türkiye'de gıda güvenliği ile ilgili teşkilatlanma yapısının ve bu konudaki eleman yetersizliğinin, ülkemiz açısından risk taşıyabileceği yönünde. Biz olaya ideolojik veya sübjektif görüş açılardan yaklaşmıyoruz. Biz sorumluluk taşıyoruz. Bizim için bilimsel veriler önemlidir. GDO bir vaka. Bunu kabullenmeniz gerekiyor.''

TÜRKİYE'DE GIDA TERÖRÜ ESİYOR
''Türkiye'de gıda terörü estiğini ifade eden Alkan, şunları kaydetti.

''Ülkemizde sahte ballar yapılıyor. Sahte bal fruktozdan, fruktoz da mısırdan yapılıyor. Mısır, GDO'lu mısır. Burada hiç bilmediğiniz bir unsuru bilmeyerek kullanıyorsunuz. Sucuk, sosis, salam yiyorsunuz. Soya koyuyorlar içine. Soya, GDO'lu soya. Bunlarla ilgili hiç bir müeyyide, kontrol, denetim yok. Biz bu yönden çok büyük endişeler taşıyoruz. Ülkenizi belli müeyyideler, belli bir altyapınızla, analiz, kontrol denetim ve teşkilat yapınızla bunu iyi denetleyebilecek, kontrol edebilecek mekanizmalar kurmanız gerekir.

Bakanlığın ve devletin bunları kontrol edebilecek, denetleyebilecek, denetleyebilmesi için de çok iyi mevzuat ve laboratuvar altyapısına sahip bir sistemi kurması gerekir. Mevzuatta ticaret yapanı değil, halk sağlığını öne çıkartmalı.''
Ntvmsnbc

Toplum Haberleri