Cenab-ı Hak (c.c), En'âm Sûresi 59.-60. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
59-Ve gaybın anahtarları O’nun katındadır; onları ancak O bilir. Hem karada ve denizde ne varsa bilir. Hiçbir yaprak da düşmez ki onu bilmesin; hem ne yerin karanlıklarında bir dâne, ne yaş ne de kuru (hiçbir şey) yoktur ki, apaçık bir Kitab’da (Kur’ân’da) bulunmasın!(1)
60-Geceleyin sizi (bir nevi‘ ölüm olan uyku ile) öldüren ve gündüzün ne kazandığınızı bilen, sonra belirli bir ecelin tamamlanması için onda (o gündüz vakti) sizi dirilten (uyandıran) da O’dur. Sonra dönüşünüz ancak O’nadır; sonra (da O, dünyada) yapmakta olduklarınızı size haber verecektir.
---
(1)“Bir kavle (görüşe) göre, Kitâb-ı Mübîn Kur’ândan ibârettir. Yaş ve kuru herşey içinde bulunduğunu, şu âyet-i kerîme beyân ediyor. Öyle mi? Evet, herşey içinde bulunur. Fakat, herkes herşeyi içinde göremez. Zîrâ muhtelif derecelerde bulunur. Bazen çekirdekleri, bazen nüveleri, bazen icmâlleri (özleri), bazen düsturları, bazen alâmetleri; ya sarâhaten (açıkça), ya işâreten, ya remzen (daha zayıf işâretle), ya ibhâmen (kapalı bırakarak), ya ihtar (hatırlatma) tarzında bulunurlar.” (Zülfikār, 25. Söz, 78)
“Herşeyin mikdâr-ı muntazaması (intizamlı ölçüsü), kaderi vâzıhan (açıkça) gösteriyor. Evet hangi zîhayâta (canlıya) bakılsa görünüyor ki, gāyet hikmetli ve san‘atlı bir kalıbdan çıkmış gibi, bir mikdar, bir şekil var ki, o mikdârı, o sûreti, o şekli almak, ya hârika ve nihâyet derecede eğri büğrü maddî bir kalıb bulunmakla olur veyâhut kaderden gelen mevzûn (ölçülü), ilmî bir kalıb-ı ma‘nevî ile kudret-i ezeliye o sûreti, o şekli biçip giydiriyor.” (Tılsımlar, 26. Söz, 85-86)