AA muhabirinin konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, son 15-20 gündür üst solunum yolu salgını olduğunu, bunun kökenine bakıldığında Amerika ve Kuzey Avrupa'da yaklaşık 2 aydır salgın yaşandığını anlattı.
Akkoyunlu, burada özellikle çocuklarda alt solunum yollarını tutan Respiratuar Sinsityal Virüs (RSV), grip etkeni olan influenza ve Kovid-19 virüslerinden kaynaklanan "üçlü salgın"dan bahsedildiğini söyledi.
Üçlü salgının, bu virüslerin bir kişide görünmesi anlamına gelmediğini ancak topluma üç koldan saldırdığını belirten Akkoyunlu, "Bizim gördüğümüz vakalarda, Türkiye için RSV ve influenza şu anda ciddi etken. Kovid tam bir salgına başlamadı ama Avrupa ve Amerika'dan yaklaşık 1 ay sonra bizde de genelde salgın başlıyor. Muhtemelen bizde de bu duruma gelecektir. Örneğin arkadaşınızda Kovid var sizde RSV var, bunların birleşme ihtimali mevcut ya da influenza ve RSV var, bunlar birleşebilir. Bu da hastalığın ağır geçebileceği, hem üst hem alt solunum yollarını vurabileceği ve çok daha uzun sürebileceği anlamına geliyor. Esas korktuğumuz bu." değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Akkoyunlu, geçen 2 yılda Kovid-19 dolayısıyla grip salgınının tam manasıyla yaşanmadığını, bunun karşılığında savunma sisteminin, toplumsal bağışıklık hafızasının gribe karşı direncini unuttuğunu dile getirdi.
Sonuç olarak hastalığın uzun süre devam ettiğini, alt solunum yollarını tuttuğunu, uzun süren öksürük, nefes darlığı, hırıltı gibi durumlara neden olduğunu, astım ya da KOAH'ı artırabildiğini aktaran Akkoyunlu, "O nedenle gerçekten bir salgın ve hastaları uzun süre perişan eden bir tablo mevcut." dedi.
"Öksürük 3-6 aya kadar uzayabiliyor"
İnfluenzanın burun ve boğaz bölgesini daha çok tuttuğunu, bazen aşağı inerek ateş, halsizlik, kırgınlık yaptığını, genellikle bir hafta sürdüğünü, alt solunum yollarına inerse uzun süren öksürüğe yol açtığını anlatan Akkoyunlu, RSV'nin de özellikle küçük yaş gruplarında görüldüğünü, daha çok alt solunum yolu enfeksiyonlarına yol açtığını, ateş, halsizlik, kırgınlık tablolarıyla seyrettiğini, hırıltılı ve uzun süre devam eden öksürüğe neden olduğunu dile getirdi.
RSV'nin bazen erişkinleri, özellikle de anneleri daha fazla yakalayabildiğine dikkati çeken Akkoyunlu, Kovid-19'un da ilk başta şiddetli ateş, halsizlik, kırgınlık, ani grip tablosuyla başladığını, yeni varyasyonların ise alt solunum yolu enfeksiyonlarını etkileyebildiğini söyledi.
Alınacak önlemler
Bu virüslere karşı alınması gereken önlemlere değinen Akkoyunlu, "Maske takmak ciddi bariyer oluşturuyor. Bulunduğumuz ortamın sık havalandırılması, kalabalık olmaması, el hijyeni önemli. Bu dönemlerde dengeli beslenmek, mevsim sebzelerini tüketmek, yeterince vitamin almak gerekiyor. En önemlisi uyku düzenini sağlamak, bir de düzenli egzersiz yapmak. Bunları sağlarsak savunma sistemimizi güçlendirmiş oluruz." önerilerinde bulundu.
Akkoyunlu, "Şikayetler bir hafta içerisinde azalmıyorsa, ateş uzun süre devam ediyorsa, balgam sarıdan yeşile çıkmaya başladıysa, genel halsizlik, kırgınlık ve nefes darlığı varsa, bu genel önlemlerin fazla bir katkısı yoktur ve profesyonel bir desteğe ihtiyaç var demektir. Bu durumda doktora başvurulmalı." uyarısını yaptı.
"Gelen hastaların neredeyse tamamında geçmeyen öksürük var"
Kendilerine gelen hastaların neredeyse tamamında geçmeyen öksürük şikayeti olduğunu aktaran Akkoyunlu, şu bilgileri verdi:
"Bu mekanik bir hasara ya da eklenmiş ikincil bir bakteriyel enfeksiyona bağlı olabiliyor. Buradaki belirtecimiz balgam. Balgam varsa ve renkli çıkıyorsa, ikincil bir bakteriyel enfeksiyon vardır ve antibiyotik kullanılmalıdır. Bazen balgamın eşlik etmediği kuru ve uzun süre devam eden öksürükler de oluyor. Bu virüsler enfeksiyon yaptıklarında, akciğer zarının iç kısmında hasar oluşturuyor. Bu nedenle, açığa çıkan sinir uçları öksürüğü devamlı tetikliyor, astım hassasiyeti oluşturuyor. Bu mukoza hasarı düzelene kadar öksürük devam ediyor. Bazen 1-2 hafta bazen de 3-6 aya kadar uzayabiliyor. Verdiğimiz hassasiyeti azaltıcı tedavilerle hasta kendisini toparlamış oluyor. Hastada bilinen ya da bilinmeyen KOAH'ı, astımı varsa tetikleniyor, bunların tedavisinin de yapılması gerekiyor. Öksürük bir haftadan uzun sürüyorsa doktora başvurmak gerekiyor."
Solunum yolu enfeksiyonları sonbahar ve kışla birlikte artıyor
Acıbadem Ataşehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke de her yıl sonbahar ve kış aylarında viral solunum yolu, bazen de atipik ya da tipik bakterilerin de işin içine katıldığı solunum yolu enfeksiyonlarıyla karşılaşıldığını söyledi.
Sonbahardan kış aylarına geçildiği bu süreçte, Kovid-19'un dünyada etkisini hala sürdürdüğünü, bunun yanı sıra mevsimsel olarak influenza A ile sık karşılaşıldığını aktaran Büke, bunların dışında rinovirüs, RSV, adenovirüs, parainfluenza gibi virüslerin de solunum yolu enfeksiyonlarına neden olabildiğini dile getirdi.
Prof. Dr. Çağrı Büke, bu viral etkenlerin, bazı risk gruplarında, özellikle ileri yaşlarda, altta bağışıklık sistemini baskılayacak türde kronik hastalığı olanlarda ikincil bakteriyel enfeksiyonların ortaya çıkmasına da yol açabildiiğini belirtti.
Mevsimsel gribe dikkat
Mevsimsel gribin eylül sonunda başlayıp mart-nisan sonuna kadar devam edebildiğini, vakaların genellikle kasım, aralık, ocak, şubatta daha yoğun görüldüğünü anlatan Büke, şunları kaydetti:
"Ekimin son haftasından itibaren influenza vakalarında da belirgin bir artış olduğunu, özellikle gençlerde, okul çağındaki çocuklarda influenza vakalarının daha sık karşımıza çıktığını söyleyebilirim. Ancak bu Kovid bitti, azaldı, influenzayı görüyoruz anlamına gelmiyor. Kovid-19, solunum yolu enfeksiyonlarıyla karşımıza çıkabiliyor. Özellikle 65 yaş üstü vatandaşlar, hamileler, kanser gibi hastalıklardan tedavi görenler, ek rahatsızlıkları olanlar gibi bağışıklık sistemini doğrudan ilgilendiren hastalıkları bulunanların, hangi yaş grubunda olursa olsun solunum yolu enfeksiyonuyla karşılaştıklarında hekime başvurmalarını öneriyorum. Çünkü birbirine benzer belirtilerle ilerleyebiliyorlar ama mevsimsel grip ya da Kovid-19, risk durumundakilerde sadece üst solunum yolları değil, alt solunum yolları enfeksiyonu şeklinde de seyredebiliyor. Dolayısıyla grip ve Kovid-19'a karşı kullanılan ilaçlar, erken dönemde başlanıldığında, virüs yoğunluğunu azaltmak açısından risk grubundaki kişilere önerdiğimiz tedaviler."
Okul çağındaki çocuklar için öneriler
Solunum yolu enfeksiyonlarının damlacıklarla ya da kapalı ortamlarda hava yoluyla bulaşabilen mikroorganizmalar olduğunu anımsatan Büke, bu virüslerden korunmak için ilk yapılması gerekenin bulaşı engellemek olduğunu söyledi.
Risk grubundakilerin aşılanmasının önemini vurgulayan Büke, okul çağındaki çocuklar için yapılması gerekenlere ilişkin, "Okul çağında olup da risk faktörü taşıyanların maske takmalarını öneririm. Sınıfların teneffüs aralarında havalandırılması son derece önemli. Etrafa dokunulduğu durumlarda el temizliği önemli. Ama şöyle bir şey yok, 'Bir vitamin kürüyle bu enfeksiyonlara yakalanmayayım.' Bunları tamamen eksikliği olduğu durumlarda öneriyoruz." tavsiyelerini verdi.
Prof. Dr. Çağrı Büke, dünyada gündeme gelen üçlü salgın hakkında şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bunlar farklı mikroorganizmalar. Birinin bir şekilde bulaşması diğerinin bulaşmasına engel oluşturmuyor. Sonbahar ve kış ayları birçok virüsün enfeksiyon tablosuna yol açtığı dönem. Ülkemizde de şu anda küçük çocuklarda RSV'ye bağlı enfeksiyonlar söz konusu. Küçük çocuklardan ya da okula yeni başlayan çocuklardan aile bireylerine bulaşma söz konusu olabilir. Kovid-19 zaten devam ediyor. İnfluenza vakalarıyla karşı karşıyayız. Bunun üçünün birlikte bir kişide hastalık yapma olasılığı düşük ama hiç yok denilemez. Geçen senelerde de Kovid-19 ile influenzanın birlikte görüldüğü vakalar dünyadan bildirildi. Burada koruyucu önlemlere riayet etmek, hastalanmamak ya da hastalığı daha hafif atlatmak için aşılanmak, kapalı ortamlarda çok fazla bulunmamak ya da buralarda risk grubundakilerin maske kullanması bulaşı engelleyebilecektir."
Virüse en duyarlı olanlar dikkat etsin
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Nurgül Ceran ise kronik hastalığı bulunanların, 65 yaş üstündekilerin, gebelerin ve 2 yaş altındaki çocukların virüse en duyarlı grup olduğuna dikkati çekti.
Ceran, risk grubundakiler ve hastalara bakım hizmeti verenlerin grip aşısı olması gerektiğini belirterek, "El hijyenine dikkat etmek lazım. 'Grip olabilirim. Etrafta grip virüsü olabilir.' farkındalığıyla hareket edilmeli. İş çıkış saatlerinde metro, otobüs gibi toplu taşımalar çok kalabalık oluyor. Eskisi gibi maskeyi devam ettirirsek, bu durumu azalacaktır." şeklinde konuştu.
aa