Farika Teymur Artır'ın yazısı
Evliliklerde bazı sıkıntıların ya da anlaşmazlıkların olması normaldir. Ailede ölçüsüz sözler söylenmiş de olabilir. Bazı eşler, geçmişte yaşanan olayları her fırsatta ısıtıp yeniden eşinin önüne getirir. Her yaşanan problemde sıkıntılar suçlamaya döner. Geçmiş geçmişte kalamaz, aile mutluluğu sarsılır.
Evliliğin başında ya da değişik dönemlerinde bazı sıkıntılar yaşanması doğaldır. Eşlerin, aile üyelerinin beklentileri bazen birbiriyle uymaz, sinirler gerginleşir, ölçüsüz tepkiler verilebilir. Sebep ne olursa olsun birçok ailede yaşananlar affedilip hayata kalındığı yerden devam edilmeye çalışılır. Ne var ki, bu her zaman kolay olmaz. Bastırılan duygular, düşünceler bazen tekrar su yüzüne çıkar, kişiyi rahatsız eder. Bazısı bunlarla kolay baş edebilirken geçmişle ilgili hatırlanan olumsuzluklar bazılarının hayatını altüst eder. Her fırsatta yaşanan sıkıntıları, kızgınlıklarını dile getirir, sürekli karşısındakini suçlamaya devam eder. Sonuçta geçmiş, geçmişte kalamaz, bir kâbus gibi anın üzerine çöker, geleceği de karartmaya başlar.
Sağlıklı bir aile yapısında sevgi, saygı, bağlılık, sağlıklı iletişim, yeterlilik, problemlerle baş edebilme, etkin çözümler üretebilme kabiliyeti ana esaslarken, geçmişe takılıp kalma iletişimin sağlıklı bir şekilde sürmesini, problemlere sağlıklı çözümler üretilip uygulamaya konulmasını engeller. Bazı ailelerde eşler sürekli geçmişte yaşadıkları sıkıntıları birbirine hatırlatma ihtiyacı duyarlar, bu arada birbirlerine kırılır, gücenir, bir türlü mevcut problemlerine çözüm üretemezler. Bunun birçok nedeni vardır. Başlıcaları şunlardır:
BASTIRILMIŞ DUYGULAR ORTAYA ÇIKAR. Bir anlaşmazlık veya yanlış anlama durumunda kişi o anda duygularını ya ifade edemez ya da ifade etmenin yanlış olacağını düşünür. Daha sonra belki yıllar geçtiği halde yaşanan başka bir olayın meydana getirdiği çağrışımlar bu bastırılan duyguların yeniden ortaya çıkmasına ve bazen de öfkeye neden olur. Bu öfke doğru ifade edilmeyip karşılıklı kırıcı sözler sarf edildiğinde unutulup giden bir olay yeniden ortaya çıkıp yuvanın huzuru bozar.
OLAYLARA TAKILIP KALMAYIN. Bazı kişiler de kişilik özellikleri sebebiyle öfke patlamaları yaşamaya, bazı olaylara sürekli takılıp durmaya daha yatkındır. Bazı eşler de benzer özellikleri sebebiyle birbirlerini bu şekilde tetikleyip dururlar.
YAŞANANLAR TRAVMATİK ETKİ BIRAKABİLİR. Geçmişte yaşanan olaylar eşte ciddi boyutta travmatik bir etki bırakabilir. Yaşanan sorunun yol açtığı duygusal problemlerle baş edemeyen eşin yardım alması gerekebilir. Diğer eş bunu anlayamadığından sürekli başına kakıldığını, sürekli suçlandığını düşünerek öfke duymaya başlar. Giderek bir kısır döngü oluşur, aile bir problem hakkında konuşamaz hale gelir.
KENDİNİ İFADE ETME İSTEĞİ OLABİLİR. Yaşanan olayın üzerinden zaman geçmesini bekleyen eş kızgınlık hali sona erince kendisini ifade etmeyi düşünür. Anlatılanlar birkaç kelime ile sınırlı kaldığında diğer eş derin duyguları anlamaya hazır olup "hakikaten ben seni o zaman anlayamamışım, gerçekten çok üzüldün" gibi birkaç rahatlatıcı söz söylediğinde ya da yanlış anlama varsa onu düzeltecek bir açıklama yapıldığında problem hallolabilir.
Geçmişe dönmek, şimdiki sorunu çözmez
Eşler mümkün mertebe hoşgörülü olmaya çalışmalı, kin tutmamalı, insanların yaptıkları hataları hatırladıklarında kendilerinin de hem hata yaptıklarını hem de hatalardan ders alarak değiştiğini geliştiğini göz önüne almalı.
Bir problem çözümü sırasında eşler geçmiş olaylardan bahsetmemeye özen göstermeli, o anda çözülmesi gereken probleme odaklanmalıdır.
Geçmişte yaşanan, genelde küçük tatsız olayların bıraktığı hoş olmayan duyguların o andaki güzel ortamın huzurunu bozmasına, kolaylıkla yaşanabilecek kat kat fazla güzel duygulara engel olmasına fırsat vermemeli. Olumsuz bir duyguya karşı güzel olay ve duygulara odaklanılmalı.
Zaman