Selam sana ölüm!
Var oluşumuzun en heyecanlı, en anlamlı ânı ölüm.
Uçsuz bucaksız bir serüvene yelken açmak ölüm.
Şu maceralarla dolu dünyamız da anlamını yitiriyor zaman zaman.
Ölümü seviyorum.
Bekliyorum
Ölümlerimiz hayatlarımızı aydınlatır.
Anlamlandırır.
Bir yakınımızın ölümü içimizde onulmaz bir yolculuk duygusu uyandırır.
O yolculuğa atılmak için umutla bakarız ufuklara.
Sıranın elbet bize de geleceğini hiç unutmadan!
Ölümlerimiz anlamdan yoksunsa eğer, hayatlarımız da yoksun demektir.
Hayatın asıl macerası ölümle başlar!
Sonsuz ve sınırsız bir âleme geçişin ipucuyla.
Her birimiz hayat boyu aradığımız ölümü yaşarız, bilinmez bir ânın sabahında.
Kendimiz için hayat boyu hazırladığımız ölümü buluveririz birden bire
Modern hayat ölümü inkar edemese de yokmuş gibi yaşıyor.
Herkesin öleceğini bilirdim bilmesine ama,
Benim hep bir istisna olarak bu dünyada kalacağımı düşünürdüm diyor bir batılı ölürken.
Seküler bir yabancılıkta ölüme verilecek cevap yok.
Onu unutmaktan, yokmuş gibi yapmaktan başka
Oysa hayatla ölüm, ölümle hayat ne kadar da iç içe aslında.
Nereye saklansak beyhude.
Hangi kovuğa, hangi servete, hangi makama gizlensek boş.
Sonunda o kaçıp durduğumuz ölüm gelip bizi de bulacak.
Öyleyse hiç kaçamayacağımız ve bir gün mutlaka bizi gelip bulacak bir şeyden kaçmak niye?
Niye hayat boyu o yokmuş gibi yaşamak?
Ölüme bakmak, ölümle olmak, ölümü bir dost, bir arkadaş yapmak.
Bizi hiç yaşamadığımız maceralara götürecek bir gemi görmek.
Ölümü sevmek!
O bizi bulmadan biz ona sevgili olur muyuz?
En önemli varlığımızı emanet edeceğimiz ölüme yabancı durmak abes.
Onun dostluğunu, onun sırlarını keşfetmek.
Ölümle başlayacak, hayatımızın en güzel macerası.
Ölümle herkes bu hayatın bir rüya olduğunu anlayacak ve uyanacak.
Vuslattır ölüm, ruhun sevdiğine kavuşmasıdır.
Dünyanın yalanlarından, aldatmalarından, ağırlıklarından sıyrılıp gitmektir.
Hayatımızın akıp ölüme,
oradan da ölümsüz hayata kavuşmasından daha heyecanlı bir sırrı var mıdır?
Güzel ölüm, dost ölüm, hayat ölüm!
Sevdiklerimizden ayrılma kaygısı da olmasa,
seni her gün çağırıp duracağım dayanılmaz bir merakla.
Ey ölüm! heyecanla bekliyorum seni!
Bıktım şu dünyanın ağırlıklarından, keşmekeşinden;
senin götüreceğin sahili bekliyorum.
Ne zaman çalacak son müzik?
Ne zaman gireceğim senin o dayanılmaz heyecanlı, meraklı kapından?
Bir mucizesin sen, tıpkı doğum gibi!
Hayatı ölüm nimeti ile beraber Yaratana,
Ölümün de hayat gibi yaratılış olduğunu anlayana,
Ve ölmeden ölümle beraber yaşamayı,
Ölüme dost olmayı bilene,
Merakla beklediğim sevgili dost ölüm hep sana,
Selam olsun!