“İmtisal ü cahid ü fillah oluptur niyetim
Din i İslamın mücerred gayretidir, gayretim…”
Bu beyitle başlayan şiir kime ait dersiniz?...
Cevap: Avni, lakaplı ve 23 yaşında İstanbul’u fetheden Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet…
Bu mısralar Fatih Padişahın şiir yeteneği kadar fetih ülküsünün ne olduğunu da ifade etmektedir.
Genç Mehmet’i cihan padişahı yapan ruh, kendi ifadesiyle “imtisal ü cahid ü fillah niyeti” dir. Yani, Allah için cihad etme-çaba gösterme bağlılığıdır. Devam eden mısrada ise, sergilediği gayretin ise İslam dininden gelen açık ve somut bir gayret olduğunu ifade eder.
“Feth”i “istila”dan ayıran, ulvileştiren ve asırlarca ayakta duracak kadar kavi tutan harcın mayasında bu ruh vardır, bu gaye vardır.
Bu gayeden ötürü fetih müjdelenmiş, Fatih, “hayırlı komutan” asker, “hayırlı asker” olmuştur. Allah için koşan, canını ortaya koyan ve koca Bizans’ı tarihe gömen cehd, elbette “hayırlı” dır.
İstanbul’un Fethi, Ehl-i İslam için fetih cihetiyle hayır olduğu gibi insanlık tarihi için de karanlık çağı kapatan ve aydınlık çağı açan bir milat olması cihetiyle hayırdır.
Mevlana da, kendisine yakıştırılan yaklaşımlara asırlar öncesinden en güzel cevabı vermiştir:
“Ben Kur’anın bendesiyim… Muhammed Mustafa’nın(asm) ayağının tozuyum…”
***
İşte Fatih işte Mevlana…
Anadolu insanı için, İslam dünyası için ve insanlık tarihi için tarihi bir derstir bu şahsiyetler.
Fatih, savaş tekniğiyle samimi gayretini birleştirerek İstanbul Fethi’ni gerçekleştirmiştir.
Mevlana ise, aşkı sevgiyi Mesnevisi’nde irfanımıza kazandıran gönül insanıdır.
Bundan çıkarılacak dersler vardır:
Müslüman ecdadımız ne zaman İslamiyete temessük etmiş (sıkı sıkıya bağlanmışsa) o zaman terakki etmiş, ve insanlık aleminin burcu olmuşlardır.
Ne zamandan dinde zafiyet ve tembellik göstermiş ne zaman değerlerine bigane kalmış ecnebi olmuş o zaman duraklamış ve gerilemiştir.
Örnek, Tanzimattan günümüze kadar ki süreç…
Bayrak şairi Arif Nihat Asya ne güzel yazmış “Fetih Marşı”nı…
“Haberin yok gibidir taşıdığın değerden
Elde sensin dilde sen gönüldesin baştasın
Bilmem neden gündelik işlerle telaştasın
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın…”
***
Evet günümüze gelip kendimize dönelim…
Hizmetlerimiz de gayretlerimiz de bu fetih ruhuna uygunluğu kadar değer ifade eder ve Cenab-ı Hakk’ın nusret ve inayetini celbeder.
“Benlik” davasından sıyrılırsak “ben” denilen buz parçasını “biz” havuzuna atıp eritirsek “büyük cihad” a asker oluruz.
Fatih ve askerleri, “küçük olsun benim olsun” demez.
Fatih ve askerleri, “ falanlar varsa, ben yokum”
Fatih ve askerleri, iş yapmak yerine, cerbeze yapmaz.
Fatih ve askerleri, “ne yaptık”ı değil, “neyi niçin yapamadık-yapamıyoruz” u uzun uzun anlatmaz.
Fatih ve askerleri, başarılı dava arkadaşına haset etmez; gıpta eder.
Fatih ve askerleri, başarılı arkadaşlarının başarısını gölgelemek için onu “ihanet”le “başkasının adamı olmak”la suçlamaz.
Fatih ve askerleri, başarısız olursa iç muhasebe yapar.
Hülasa, Fatih olmak Fetih askeri olmak için Allah rızasından başka hiçbir gaye gütmemek gerekir.
Bu kahramanlar canını dişine takar ve gemileri karadan geçirirler ancak…
Evet bugün İstanbul’un Fetih yıldönümü.
Fatihlerimizi rahmetle yadederken, Rabbimizden yeniden fetih iklimi niyaz ediyoruz. Yarab bize o imanı o gayreti o azmi o yüce ruhu nasip et…
Gemiler yine karadan geçer nefis olmazsa…
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.