İşte o mektup:
Sevgili Türkler
Kürt olarak doğmak bizim tercihimiz değildi. Tıpkı Türk olmak da sizin
tercihiniz olmadığı gibi.
Bu topraklarda yaşamaya biz karar vermedik, tıpkı sizin de karar
vermediğiniz gibi.
Yanlış anlamayın, Kürt olmaktan gurur duyuyoruz, bu topraklarda
yaşamaktan da hayli memnunuz. Niçin? diye sorarsanız bunun bir
cevabı yok. Tıpkı bir Japon’un Japonluğundan, bir Kenyalının
siyahlığından gurur duyması gibi. Tıpkı bir arabın çölüne, bir
Norveçlinin buzullarına aşık olması gibi.
Yapmadığımız tercihler, vermediğimiz kararlar neticesinde yan yana
düştük. 1000 yıldır birlikte yaşıyoruz. Bu güzel ülkede yaşayan Kürtler
olarak mutluluklarda küçük, acılarda büyük ortağız. Ama ortağız işte.
Dünyanın en yaşlı topraklarının sakinleriyiz. Kimler geldi, kimler geçti
ama hep insanlık, iyi niyet, hoşgörü ve merhamet kaldı. Ta ki son yüz
yılda dünyayı bir radyasyon bulutu gibi saran milliyetçilik bizi de hasta
edene kadar. Ortaklığımızın kimyası bozuldu, ağızımızın tadı kaçtı.
Aramızdaki gerilimi siyasi ve ekonomik ranta çevirenler oldu. Tabii ki;
olan yine bizlere oldu.
Yüz yıl sonra bugün önümüzde bir fırsat duruyor. Bu fırsatın etrafı
küfeler dolusu hamaset cümleleriyle, dağlar gibi gururla ve kalp
kırıklıklarıyla çevrili.
Kadim dostların barışmasına mani olan duvarları yıkmak ve fırsatı
yakalamak ise bizim elimizde.
Sevgili dostlarımız, komşularımız, arkadaşlarımız,
Çözümün elimizde olduğunun farkında olan erkekler ve kadınlar
beyinlerimiz üzerinde büyük bir iktidar savaşına girişti, duyuyor
musunuz?
Hiç bir acımızı, çilemizi tatmamış; ırkından, dininden, dilinden,
mezhebinden, başörtüsünden hatta Türkçe aksanından dolayı hor
görülmenin ne demek olduğunu bir kere bile yaşamamış seçkin köşe
yazarları, komutanlar, siyasetçiler, baro başkanları, fabrika patronları
biraz daha ölmemiz için bizi ikna etmeye çalışıyorlar,görüyor musunuz?
Kendi oğulları için Ege sahillerinde yazıcı masası ayarlarken, sizin
oğullarınızı Hakkari dağlarına kutlama yaparak göndermenizi
alkışlıyorlar, anlıyor musunuz?
Bıraksanız 150 yaşına kadar yaşamak için herşeyini verecek
hayatpereslerin, genç insanların cenazelerinin arkasından düzdükleri
şehit ağıtlarının ne kadar sahte olduğunu hissediyor musunuz?
Bu insanlara;
Türklüğünüz de sizin olsun Kürtlüğünüz de, biz insanız ve insanca
birlikte yaşamak istiyoruz demeye var mısınız?
http://genckurtsiviller.blogspot.com