İş hayatının henüz başlarında olan genç kuşağın kariyerine ailelerinin yön verdiğini ortaya koyan araştırma, 10 binin üzerinde genç yetişkinle gerçekleştirildi.
Araştırmada katılımcıların yüzde 64’ü kariyer planlarını şekillendirirken mecbur kalmaları halinde “ebeveyn” desteğiyle yaşamaya sıcak baktığını söylüyor. Böylece aileler, doğru işi bulana kadar sağladıkları “sınırsız güvence” ile çocuklarının iş yaşamındaki tercihlerinde de etkin bir rol üstleniyor. İş hayatına atılmaya hazırlanan ya da kariyerinin ilk dönemlerini yaşayan genç kuşak da ailelerinden gördüğü desteğin verdiği güvenceyle, düşük ücretli ve geleceği olmayan işlere yöneliyor. Ayrıca bu kuşağa mensup her iki gençten birinin henüz herhangi bir kariyer planı olmadığı da çıkan sonuçlar arasında.
Monster ile Michigan State Üniversitesi’nin ortaklaşa yürüttüğü ve 10 binin üzerinde genci kapsayan araştırma özellikle gelecek neslin iş hayatına ve kariyer beklentilerine ilişkin ipuçları taşıyor. Araştırmada ayrıca “Y Kuşağı”nı işyerlerinde çalıştıran Avrupa ve Amerikalı 700 yöneticinin de görüşlerine başvuruldu.
Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren insan kaynakları ve danışmanlık şirketi Human Resources Management Kurucu Ortağı Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka, iş seçiminde genç kuşağın “işinde mutlu olmayı” birincil hedef olarak gördüğünü ancak kariyerinde atacağı her adımı ailesinin onayıyla gerçekleştirdiğini söylüyor: “Ne iş olsa yaparım anlayışından çok, mutlu olacaklarına inandıkları işleri tercih ediyorlar. Ancak iş bulma sürecinde de en büyük desteği ailelerinden görme beklentisindeler. Özellikle üniversite eğitimini ailesiyle birlikte yaşayarak tamamlamış genç kuşak, her konuda destek için ebeveynlerinin kapısını çalıyor” diyen Nazlıaka’nın ilginç bir de tespiti var. Kariyerindeki her adımı ailesiyle paylaşan genç kuşak, iş bulamadığında da faturayı ebeveynlerine kesiyor: “Ailesinin kurduğu bağlantılarla iş bulmayı hedefleyen ama bulamadıkça da ailesini sorumlu tutan bir nesille karşı karşıyayız.”
Megaloman kuşak!
Monster’ın Avrupa ve Amerika’da gerçekleştirdiği araştırmanın bir diğer ilginç sonucu da genç neslin firmalara karşı duyduğu sadakat ve bağlılığa ilişkin. Araştırmaya katılan genç neslin yüzde 65’i, kariyer basamaklarının henüz başında olmasına rağmen farklı iş fırsatlarını araştırma ve deneme eğiliminde olduğunu belirtiyor açıkça. Ancak bu eğilimin ardında da yine ailelerin etkili olduğu sonucunu çıkarmak yanlış değil. Zira geçmiş yıllarda ebeveyn, akraba ya da arkadaşlarının işten çıkarılma ve acı tecrübelerine tanık olan gençler arasında “Firmalar çalışanlarına bağlı değilse, çalışanlar neden işyerlerine bağlı olsunlar ki” düşüncesi ağır basıyor.
Monster’ın global gençlik araştırması yalnızca iş yaşamına değil, genç kuşağın kişilik özelliklerine dair öngörüler de ortaya koyuyor. İş hayatına ilk defa adım atmaya hazırlanan her iki gençten biri, iş arayan diğer adaylardan daha üstün özelliklere sahip olduğu düşüncesine sahip. Bu da, genç ve kariyer beklentisi yüksek kuşağın iş arama süreçlerinde verecekleri tavizleri engelliyor ve hayallerindeki işi kovalama yönünde cesaretlendiriyor.
Monster Pazarlama Direktörü Seden Gürcü, genç neslin kendilerine en uygun kariyer adımının ne olduğunu bulmak amacıyla sık iş değiştirme eğilimine sahip olduğu görüşünde. Araştırmadan çıkan sonuç da Gürcü’nün bu tespitini destekler nitelikte. “Y Kuşağı”na mensup her iki gençten biri, kariyer – yaşam planlarının hedefsiz olduğunu ya da yeni yeni şekillenmeye başladığı itirafında bulunuyor.
Ekonomik durum önemli
Genç kuşağın kariyer tercihlerinde yaşadığı belirsizlik ve yer değiştirme isteğini belirleyen önemli faktörlerden biri, ailelerin sahip olduğu ekonomik koşullar. Araştırmaya göre düşük gelirli ailelerde yetişen genç kuşak -yüksek gelirli ailelerin çocuklarına kıyasla- sık iş değiştirme fikrine daha soğuk yaklaşıyor. Ancak iş yaşamındaki kuralları baştan aşağı değiştirmesi beklenen “Y kuşağı”nın, iş yaşamındaki kararsızlığını ve farklı alanlarda çalışma isteğini etkileyen yalnızca maddi etkenler değil. Araştırma, gençlerin sık iş değiştirme eğiliminin ardında üniversitede okunan bölümlerin de etkin rol oynadığını ortaya çıkardı. Buna göre eğitim, sağlık ve bilgisayar bilimleri alanında eğitim görenler farklı işleri deneme konusuna daha olumsuz yaklaşırken, iletişim, sosyal bilimler ya da fen-edebiyat alanlarında okuyanların kariyer planları “farklı alanlarda şansını deneme” üzerine kurulu.
Kariyer planlarının yanı sıra “Y kuşağı” farklı iş arama yöntemleriyle de karşımıza çıkıyor. Gazete ilanı, online kariyer siteleri ve kişisel bağlantıların yanı sıra sosyal bloglar da iş aramak için sıkça başvurulan kaynaklardan. Favori iş arama sosyal blog’larının başında ise MySpace.com yer alıyor. Bunu sırasıyla Yahoo, Facebook, LinkedIn ve Blogger gibi İnternet siteleri takip ediyor.
Türkiye’de durum ne?
Tüm dünyada özellikle teknolojinin iş ve sosyal yaşamdaki etkisinin artması Türkiye’de de aynı döneme mensup kuşağın iş ve kariyer hayatlarını biçimlendirmede aynı etkiyi gösteriyor. Ancak Türkiye’ye özgü koşullar da bu değişimde aktif role sahip. Arka arkaya yaşanan ekonomik krizler ve istihdam piyasasındaki dalgalanmaların Türkiye’de “Y” kuşağının şirketlere olan güvenini sarstığı bilgisini veriyor Monster Pazarlama Direktörü Seden Gürcü. İş hayatına dair sıkça değişen planların sosyal yaşamı da etkilediğini de ifade ediyor. Öyle ki araştırmaya Türkiye’den katılan genç kuşağın kariyer ve iş hayatındaki ‘değişken’ tavrı, evlilik planlarının da ötelenmesine neden oluyor. Özellikle 18 – 28 yaş arasındaki her üç katılımcıdan biri evlilik ve aile kurmaya ‘mesafeli’ duruyor.
Bu kuşağa dair bir diğer çıkarım da, iş hayatından beklentilere ilişkin. “Y Kuşağı” öncelikli olarak sevdiği işi yapmanın yanı sıra yapacağı işin ilginç olmasını ve terfi imkanları yaratılmasını bekliyor. Ancak kişilik özelliklerine göre yan haklar ve çalışılan firmadan performansla ilgili sürekli geribildirim isteği, şirketlerden beklentileri de etkiliyor. Örneğin diğer çalışanlara göre daha yüksek performans çıkaran bir “Y Kuşağı” çalışanı, mutlaka bonus ya da seyahatle ödüllendirilmeyi veya organizasyonun tepesinde yer alan yöneticilere yakın olmayı bekliyor.
Seden Gürcü, araştırmaya katılan işverenlerin, “Y kuşağı”na dair düşüncelerini ise şu sözlerle değerlendiriyor: “İşverenler, yöneticiler bu kuşağın işine daha az odaklandığı ve hayatlarının merkezine iş ve kariyer yapmayı koymadıklarından şikayetçi. Bu kuşağa ait gençlerin herhangi bir kariyer planı olmadığını dile getiriyorlar. Ayrıca “Y Kuşağı”nın yetenekli gençlerini şirketlerine çekmekte ve onları elde tutmakta zorlandıklarını da ifade ediyorlar.
İşveren artık işe alım ve yetenek yönetimi yaklaşımlarını, bu yeni nesle göre şekillendirmek ve tekrardan yapılandırmak durumunda. Çünkü bu nesil çoğunlukla çalıştıkları ortamda takdir görmediğini ve iş arkadaşlarına göre çok daha iyisini hak ettiğini düşünüyor. Araştırma gösteriyor ki “Y Kuşağı”nın yüzde 77’si mevcut işlerinde sadece üç yıldır çalışıyor ve bunların yüzde 50’si ise her hafta sekiz saatten fazla vaktini yeni bir iş aramaya ayırıyor.
Sabah