Risale Haber-Haber Merkezi
İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) tarafından İstanbul’da gerçekleştirilen “İslam Dünyası’nda İnsan Hakları” konulu 6. Gençlik Buluşması 30 ülkeden 150 genç sivil toplum temsilcisinin katılımıyla yapıldı.
Gençlik buluşmasına Sivil Toplum Akademisi de katıldı. Sivil Toplum Akademisi Başkanı Dr. İsmail Benek, İnsan Hakları Forumu için “Gençliğin Öncelikli Hakları” konulu bir tebliğ hazırladı. Dr. Benek’in “Duygu, Aklı, Kariyer, Öğrenme, Aile ve Örgütlenme” olmak üzere 6 insan hakkına işaret ettiği tebliği, STA Gönüllülerle İletişim Sorumlusu Mustafa Oğuz sundu.
İşte o tebliğ:
GENÇLİĞİN ÖNCELİKLİ HAKLARI
Dr. İsmail BENEK (1)
Mustafa OĞUZ (2)
Anahtar Sözcükler
İnsan hakları, İslam, duygu hakları, akli haklar, kariyer hakkı, öğrenme hakkı, aile hakkı, örgütlenme hakkı, gelişim, bilinç, toplum
Özet
İnsan hakları günümüzde, bütün toplumların devletlerin, kültürlerin, coğrafyaların çizdiği sınırların ötesinde kabul gören vazgeçilmez bir değerler sistemi olarak çağdaş dünya düzeninin temelini oluşturmaktadır. İslam, insanların birbirinin ihtiyacını karşılayan bir dindir. Hak ve özgürlükler amacına uygun kullanıldıklarında bir anlam ifade ederler. Gençliğin potansiyellerini ortaya koyacakları ve geliştirebilecekleri yaklaşımları desteleyebilmek için, öncelikli hakları irdelemek önem arz etmektedir. Gençlerin özgürlük alanlarını fark etmeleri ve bu alanlarda sistemli iyileştirmeler için aktivist, sosyal girişimci ve katılımcı olmaları çok önemlidir. Bu hakları şöyle sıralayabiliriz: Duygu Hakları, Akli Haklar, Kariyer Hakkı, Öğrenme Hakkı, Aile Hakkı, Örgütlenme Hakkı. Bu noktada gençlerin sorunlarının önceliklenerek, günümüz koşullarını en iyi kullanabilecekleri şekilde hayatlarını sürdürebilecekleri ortamlar ve politikaların üretilmesi gerekmektedir.
Giriş
İnsan hakları, genel olarak ele alındığında, bütün insan varlıklarının insan onuruna yaraşır biçimde davranılma hakkı bulunduğuna işaret eder. Birçok uluslar arası insan hakları belgesinde ayrıntılarıyla değinildiği gibi, bunlar, insanın insan olmasından kaynaklanan vazgeçilmez, devredilmez haklardır ve her türlü sosyal politika, kamusal yarar, ya da başka bir ahlaksal veya siyasal kaygının üzerinde yer alan bir değeri temsil ederler.
Bu haklar, hem devlete hem de özel kişilere ve örgütlere karşı ileri sürülebilir. İnsan hakları kavramı, insanların kendilerini gerçekleştirmede ve yeteneklerini geliştirmede özgür oldukları bir dünya tasavvurunu temel alır. (3)
İnsan hakları, artık devletlerin, kültürlerin, coğrafyaların çizdiği sınırların ötesinde kabul gören vazgeçilmez bir değerler sistemi olarak çağdaş dünya düzeninin temelini oluşturmaktadır. Aslında büyük teknolojik atılımlar, sosyo-kültürel dönüşümler yanında kitle imha silâhları, küresel ısınma gibi kâbusları da beraberinde getiren modern çağın insanlığa sunduğu belki de en paha biçilmez kazanç, insan haklarının evrensel bir değere dönüşmesi olmuştur. Günümüzde insan haklarının, modernleşmenin içinde taşıdığı tehlikelere karşı ahlâki ve hukuki bir sigorta görevi yaparak toplumsal düzenleri korumakta olduğu söylenebilir. (4)
İslamiyet’te insan hakları
İnsanın insan olması hasebiyle bu hürriyetlerden istifade etmesi gerekir. Çünkü bu hürriyetler, kişinin maddi ve manevi varlığı ile birinci derecede ilgilidir; şahsiyetinin gelişmesine yardımcı olur, ona kendi varlığını hissetme, koruma ve emin yaşama garantisi sağlar. Ayrıca bu grupta yer alan hürriyetler, diğer hürriyetlerden istifade için zorunlu hürriyetlerdir. Bu açıdan bakıldığı zaman bu hak ve hürriyetlere “klasik hak ve hürriyetler” demek mümkün olur. (5)
Kur'an dünya hayatının insan için bir imtihan süreci olduğunu, onun Allah'a karşı sorumlu, sorumluluğundan dolayı da inanç ve amel alanında özgür olduğunu ve olması gerektiğini ifade eder. İnsan tek taraflı olarak bu sorumluluktan kaçınamayacağı gibi, bunun ön koşulu olan hürriyet ve haklardan da ne feragat edebilir ne de onu başka mercilere devredebilir.
İslâm, tabiî bir din olduğundan, özgür irade ve bireyin otonomisini öne çıkartır. Kur'an, bireyin kendi inanç ve davranışlarından bizzat sorgulanacağını ifade ederken aracılık doktrinini ve taklitçiliği de reddeder. Dolayısıyla, imtihan inancının vurguladığı bireysel sorumluluk özgürlükten kaçışın tam karşısındadır. (6)
İslam, yaratılışının gereği insana tüm hakları vermiştir. İnsanlar arasında mal-mülk, kabile, renk, cins ayrımı yoktur. Bunlar insani insan olarak değerlendirmede ölçü olarak kabul edilmemiştir.(7)
İslâm Hukuku'ndaki temel hak ve hürriyetler fikri, Batı'daki safhaları yaşamamış ve geçirmemiştir. Zira İslâm Hukuku'nun kabul ettiği hak ve hürriyetler, 14. asırdan beri vardır ve tabii bir haktır. Uygulamada görülen aksaklıklar bir tarafa bırakılırsa, umumi hak ve hürriyetlerin tamamı, Kur'ân'da, sünnette, Veda Hutbesi'nde ve de Medine Anayasası'nda açıkça belirtilmiştir. Müslüman devletler ve özellikle Osmanlı Devleti'ndeki gayr-i müslimlere ait ma'betler, mektepler ve mülkler, binlerce sayfa tutan eski mahkeme kararları bunun canlı şahididir. Hukukçuların Türk hukuk tarihinde ilk yazılı anayasa olarak vasıflandırdıkları 1876 tarihli Kanun-i Esasi, bu hak ve hürriyetleri ilk defa kabul etmemiş, belki eskiden beri varolan bu hak ve hürriyetleri sadece yazılı hale getirmiştir. Bu husus çok önemlidir. (8)
Hakların farkındalığının sağlanması
Hak ve özgürlükler ancak kullanıldıklarında anlamlıdır ve hak ve özgürlükler onları insan onuruna yakışır biçimde kullanabilecek bireyler elinde gelişirler.
Bir ülkede demokrasi ve insan hakları için yasaları değiştirmek, hak ve özgürlükleri anayasal ve yasal güvencelere kavuşturmak önemlidir ancak, bu tek başına yetmemektedir. Bir taraftan yasal değişiklikler yapılırken diğer yandan, başta yasa uygulayıcıları olmak üzere ülke insanlarının hak ve özgürlükleri kullanabilir, savunabilir düzeye getirilmeleri yani bir zihinsel dönüşüm sağlamak gerekmektedir. (9)
İnsanoğlu, aynı zamanda insan olmaktan dolayı elde ettiği hakları, kendisinin savunma noktasına gelmesiyle hayata geçirebilmesi mümkündür. Kendisine özenli olmayan, kendi üreticiliğinin farkında olmayan, kendisine bu anlamda saygı göstermeyen yığınların olduğu ülkelerde insan hakları hayata geçmemektedir.
İnsan haklarının hayata geçirilebilmesi için insanların kendilerinin değerine, kutsallığına, en üstün varlık olduklarına inanması ve bunun gereği olan hakkı ve hukuku savunmaları lazımdır. Aynı zamanda bunu yönetimler açısından değil, yönetilenler açısından da düşünmek gerekmektedir. Bu talep edilmediği ve kendisinin bu haklara doğal olarak sahip olduğuna inanmadığı vakit, insan hakları da hayata geçmiyor. Bu biraz toplumların gelişmişliği ile toplumların bireyi doğurmasıyla, bireyin kendi haklarına sahip çıkmasıyla, insanoğlunun kendisine öz saygısı ve özgüveni olmasıyla da bağlantılıdır. (10)
Türkiye’de insan hakları soyut tartışmalar olarak değil, gündelik yaşamın kalitesine ilişkin somut kaygılar olarak algılanmaktadır. Batı kökenli, yerel kültürel kodları ve değerlerle bağlantısız “dışarıdan” bir kavram olarak nitelenmiyor. İnsan hakları/ifade özgürlüğü toplumu bir arada tutan, toplumsal barışı kuran “ortak bir değer” olarak düşünülüyor. (11)
Gençliğin özgürlük alanları
İnsan hakları tanımı beraberinde farklı kavramları ve bu kavramlar arasında etkileşimi gerektirmektedir. İnsan haklarının algılanmasında ülkelerin içerisinde bulunduğu toplumsal refah düzeyinin de etkisi vardır.
Toplumsal refah gerçekte bireylerin toplumdaki hizmet ve olanaklardan eşit olarak yararlanması ve en üst düzeyde mutlu olması ile açıklanabilir. Toplumsal refahın odağı; bazı toplumsal hedeflerin gerçekleşmesi esasına dayanmaktadır. Bunlar;
Belirli bir sosyal güvenlik düzeyi
Sağlık ve eğitim hizmetlerinden eşit olarak yararlanma
Belirli bir yaşa kadar eğitim olanağı
Asgari gelir düzeyi
İş bulabilme olanaklarının yaygınlaşması olarak sıralanabilir (Mau 2004). (12)
İnsani Gelişme yaklaşımına göre, ilerleme için gerekli olan ve toplumsal kalkınma, tatmin olma ve mutluluk fırsatları oluşturan ekonomik büyüme, hedeflere ulaşmak için kendi başına yeterli olmuyor. Arzu edilen ilerleme, ekonomik büyümenin yanı sıra, toplumun bireylerinin kişisel potansiyellerini özgürce koruma ve geliştirme yeteneğini elde etmesi ve arttırması, fırsatlara adil bir şekilde erişmesi mümkün olunca gerçekleşiyor. (13)
Gençliğin sadece öğrencilerden veya erkeklerden oluşmadığı; çalışanların veya işsizlerin, evlerinde annelerine yardım eden bekâr veya erken yaşta evlenip çocuğuna bakan kadınların, üniversiteye hazırlananların veya askerliğini bekleyenlerin, anne babasıyla yaşayan veya kendi ailesini kurmuş olanların da gençliğin farklı unsurları olduğu unutulmamalıdır. (14)
Gençliğin potansiyellerini ortaya koyacakları ve geliştirebilecekleri yaklaşımları desteleyebilmek için, öncelikli hakları irdelemek önem arz etmektedir. İslam Dünyası başta olmak üzere, gençlerin özgürlük alanlarını fark etmeleri ve bu alanlarda sistemli iyileştirmeler için aktivist, sosyal girişimci ve katılımcı olmaları çok önemlidir. Bu hakları şöyle sıralayabiliriz:
1-Duygu Hakları
2-Akli Haklar
3-Kariyer Hakkı
4-Öğrenme Hakkı
5-Aile Hakkı
6-Örgütlenme Hakkı
1-Duygu Hakları
“Gençlik damarı akıldan ziyade hissiyatı dinler.” (15) Gencin, hissiyatla hareket etmesi toplumda, onların davranış biçimlerinin, tepkilerinin, ilgilerinin ve olaylara bakış açılarının doğru algılanamamasına sebep olabilir.
Genç bireyler; yetişkinlerin, kültürün, toplumun dilek ve isteklerine bağlı olarak davranışlarda bulunmaya programlanmaktadır. Öyle ki, çocukluğun ilk yıllarından itibaren düşünmeye ve tartışmaya fırsat tanınmaksızın neyin söylenip neyin söylenemeyeceği, neyin yapılıp neyin yapılamayacağı anlatılmıştır. Hatta nasıl hissetmesi gerektiği bile öğretilmiştir.
Ancak, duygular, düşüncelerimizle bireysel hayat tecrübelerimizin birer birleşimidirler. Her şeyden önce, duygularımız bizi farklı insanlar haline getirir. Bütün bir toplum; aynı şeyleri yapmaya zorlansa bile hiç kimse iki kişiyi aynı hissetmeye zorlayamaz. Bizi biz yapan; ırkımız, elbiselerimiz, mesleğimiz ya da vücudumuz değildir. Bizi biz yapan duygularımızdır. (16)
Gençlerin manevi risk alanlarından korunmaları önemli bir haktır. Gencin maneviyatının (kişisel gelişiminin, moralinin) güçlendirilmesi, hayata bağlılığının artırılması, iç dünyasıyla (ruhuyla) barışık olması, manevî sapmalarını ve korkularını gidermesinin sağlanması gerekmektedir.
Çünkü kişinin kendisiyle iletişimi iç sisteminin ve yapısının bir gereğidir. Kişinin bütün davranışları, aslında içsel iletişiminin dışa yansımasıdır. Hayatın her anında ve her mekânda gerçekleşen bu iletişim türü, bir başka bireye de ihtiyaç duymaz. Düşünür, zihninde kendisiyle ve başkasıyla konuşur, tartışır, sevinir; kendi kendine karar verir, karar değiştirir; plan yapar, hayaller kurar, kendisiyle başkaları arasında karşılaştırmalar yapar. Bazen bütün bunlar çok kısa zaman dilimi içinde oluverir.
İç iletişimden amaç, insanın kendisini tanıması ve kendisiyle uyumlu olmasıdır. Bireyin kendisiyle barışıklığı, aynı zamanda çevre ve evrenin barışık olması ile sonuçlanır. İç iletişimle yakaladığı iletişim düzeyi bireyler arasındaki iletişimin de temelini oluşturur. (17)
Bireyin kendini açma, kendine açıklık getirme, başkasını anlama ve anlaşılmasına katkı yapma süreçleri, iç açılımın birer basamağıdır. İnsanlarla açık iletişime girmek ve müzakere kapılarını kapatmamak, açılımın temel taşıdır. Atılan bu adımlarla, bireyin psikolojisi statik halden dinamik hale geçer. Kendini yeniden düzenlemek, beraberinde bir başkasıyla, ailesiyle, toplumla ve evrensel bağlarla anlam ortaklığına girmektir. Beraberliğin meydana getirdiği, güç, hayatı anlamlandırma ve ortak değer üretme enerjisini çoğaltır.
Gençlerin duygularını önemseyen, değerlendiren ve kariyer planlamasında dikkate alan kamu düzenlemeleri ve STK’lar olmalıdır.
2-Akli haklar:
Gençlik yaşı 16-26 yaş aralığı olarak tanımlanmaktadır. Bu döneminde birey coşku ve heyecan doludur. Etki ve tepkiye aktif cevap verir.
Tercihler arasında ve telkinler içinde kendini bulma arayışı vardır. Genç, çevrenin etkisi, popüler kültürün cazibesi, içindeki duygular ve bilinmeyen yarınları düşünme yolculuğunda yalnızlığını yaşar. Ertelenen zamanlara, gerçekleşmeyen hayallere, başaramadığı olaylara itirazı vardır.
Gençlerin, sıcak bir şefkate her zaman ihtiyaçları yüksektir. Sevgi ve tolerans aralığında büyümeye açıktırlar. Zekidirler. Sempatiye ve empatiye açılan kapıdan yaklaşırsak, gencin dünyasına ulaşma şansımız yüksektir. Aksi halde ona haksızlık ederiz. Hiçbir doğrumuz onu kaybetme riski ile bizi karşı karşıya getirmemeli. Daha iyi olsun derken, fenalık yapmış oluruz.
Akli haklar, onu rasyonel bir sürece makul bir yörüngede tutunmasını sağlayan, önceden belirlenemeyen haklardır. Bunun için duyguları, heyecan ve tepkilerini tolere edecek bir özgürlük zemini ve taşkınlığına mani olacak bir güvenlik koridoru oluşturulması gerekmektedir.
Gençlerin akılcı düşünmeleri ve duygu dengesini sağlaması için müzakere kültürü, katılımcılık, takım ruhu bilincini almaları sağlanmalıdır.
3-Kariyer Hakkı:
Bir kişinin kariyeri, en öz anlatımla, onun yaşadığı zaman süresince işe ilişkin ardışık deneyimlerinin görünümüdür. (18)
İnsanın kendini hayata hazırlaması, düşüncelerini planlaması, amaçlarını belirlemesi, hedeflerini tanımlaması, ömre bedel bir yolculuktur, süreklilik ister. Her zaman, ayrıştırıcı sorulara cevap aramak, yol ayırımlarında ikilem yaşamak ve endişeli bekleyişle, rahatlatıcı tutumlar arasındaki dengeyi korumak, duygu yönetimi ile mümkündür. Tepkiyi kontrol etmek, sabırlı olmak ve sakin davranmak yine öncelik olmalıdır.
Kariyer planlama: Kişinin bilgi, beceri, ilgi, değer yargıları, güçlü ve güçsüz yönlerini değerlendirmesi, organizasyon içi ve dışı kariyer olanaklarını tanımlaması, kendisi için kısa, orta, uzun dönemli hedefler saptaması, eylem planlarını hazırlaması ve bunları uygulaması sürecidir. (19)
Gençler ve yetişkinler, çalışma yaşamına katılabilmek için mesleki becerilerin elde edilmesini gittikçe artan bir oranda benimsemeye başlamıştır. (20)
Her şeyden önce çalışmak, sadece bir gelir elde etmenin ötesinde, statü oluşturmak, kimlik duygusu geliştirmek ve saygınlık öğesi olarak insan yaşamı içinde önemli bir yere sahiptir. İş, bireyin kişiliğinin gelişimine katkıda bulunur. Kısaca iş çevresi, bireyin kişilik üzerindeki etkilerini artırmaktadır. (21)
4-Öğrenme Hakkı:
Çocukluğun tetiklediği ve ardı sıra dönüştüğü gençlik, merakların çeşitlendiği bir süreçtir. Gençlik sorgulamayı, eleştirmeyi, aklına koyduğunu yapmayı, bilmeyi, kopyalamayı, model seçmeyi dener. Bütün bunlar öğrenmenin dinamikleridir.
Öğrenme özgürlüğü, bilinçlenme hakkı, eleştirel tutumlar sergilediğinde doğru, sağlıklı ve özgüvenini destekleyecek şekilde cevap verme, özgür bireyin inşasında önemlidir.
Eğitimde insan haklarını temel alan bir yaklaşımın geliştirilmesi, eğitime erişim, kaliteli eğitim ve eğitimde insan haklarına saygı haklarını içselleştiren bir çerçeveyi gerektirir. (22)
Eğitim en erken dönemlerden başlamak üzere toplumun ruhani, ahlaki, sosyal, kültürel ve ekonomik süreçlerine ve insan kişiliğinin çok yönlü bir şekilde gelişimine dönük gerçekleştirilmelidir. Eğitim aynı zamanda insan hakları ve temel özgürlüklere derin bir saygıyı aşılamalı ve tüm uluslar, ırklar ya da dini gruplar arasında barış, anlayış, hoşgörü ve dostluğun yaygınlaşmasına önem vermelidir. (23)
Bugünün dünyasında, toplum katılımı ve ekonomik başarı için gerekli olan becerilerin ve yetkinliklerin edinilmesi iyi orta öğretime erişime bağlıdır. Gelişmekte olan ülkelerde orta öğretime yapılan yatırımlar, sadece sürdürülebilir ekonomik büyüme ve yoksulluk azaltılmasının temelini oluşturan verimlilik artışına yaptığı katkıları ile değil, aynı zamanda insan sermayesi gelişimine yaptığı katkılar ve demokrasi, suç azalması ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi ile ilgili etkileri ile açıklanabilir. (24)
5-Aile Hakkı:
Her gencin, bir ailede ya da aile ortamını sağlayan güvenlikli ortamlarda yaşamak; aklına, duygularına yankı ve arkadaş olacak eş bulmak ve aile inşa etmek, hayattan bekledikleri en temel haktır.
Toplumun temel birimi olan ve tüm üyelerinin ve özellikle çocukların gelişmeleri ve esenlikleri için tabii ortamı oluşturan ailenin toplum içinde kendisinden beklenen sorumlulukları tam olarak yerine getirebilmesi için gerekli koruma ve yardımı görmesinin zorunluluğuna inanılmalıdır. (25)
Aile, coşku alanıdır. Gizemin saygı dolu çekingenliğe bürünmüş terbiye ile geleneğin kabulleniş sadakatine adanmış kader birliğidir. Günümüzde buna anlam katan müzakereler, sesli düşünmeler, farklılıklarını keşfetmeler ve birbirini sanayi kültürü içinde anlama ve anlayış gösterme gibi yeni gündemler ilave olmuştur.
Bireylerin aktif, özgüveni olan özerk, üretici olmaları, bir anlamda, sosyal uyumu olan bireyler olmaları, bireysel ve toplumsal çatışmaları azaltıcı bir unsurdur. Uyum, bireyin kendi benliğiyle ve çevresiyle dengeli ve etkili bir ilişki kurabilmesi ve sürdürebilmesini sağlar.
Duygu bölünmüşlüğü, doğru sevgi alanlarına odaklanamamaları, ertelenmiş evlilikler, gencin manevi dünyasını tahrip eden ilişkiler yüzünden aile odaklı olmayan gençlik yapılanmaları endişe vermeye başlamıştır. Bu durumda gençliğin ekonomik ve sosyal girişimini sağlayacak, kamu ve sivil toplumun gençlerin evliliklerini geciktirmelerine fırsat vermeyecek yapılanmalara ve desteklere ihtiyaç vardır.
Bireyin bu uyumu kazanabilmesini ise kişisel özellikleri ile cinsiyet, sosyo-ekonomik düzey ve aile ortamı etkilemektedir. Ailenin tutumları, eğitim biçimleri ve aile içi ilişkiler gibi aile ortamına ilişkin değişkenlerin kişilik gelişimindeki rolü düşünüldüğünde, bireylerdeki uyum düzeylerindeki farklılıklarda ailenin etkisi açıkça ortaya çıkmaktadır. (26)
6-Örgütlenme Hakkı:
Gençliğin enerjisini doğru kullanacağı, aktive olacağı ve aktivite yapacağı sosyal alanların mutlaka çeşitlendirilmesi gerekir. Her gencin yeteneğine göre, aktivist bilincine sahip olma, sosyal hareketler içinde ve sosyal sermayesi içinde kendini değerlendirmesi hakkı vardır.
Gençliğin inşasında demokratik kültürü hazmetmelerini ve içselleştirmelerini sağlayacak aktif girişimlere ihtiyaç vardır.
Siyasi, sosyal ve sosyal sorumlulukların uzmanlık alanlarına göre, sosyal sorumluluk bilinci ve duyarlılığı, örgütlenme hakkının sağlanmasına bağlıdır. Sivil örgütler; alt yapı, fon ve rehberlik hizmetleriyle gençlerin önünü açmalıdır.
Canlı, bağımsız ve faal bir Sivil Toplum kuruluşları, gerçek demokratik toplumların çok önemli bir unsurudur. Aynı zamanda sivil toplumun diğer sektörleri olan örneğin siyasi partilerin de yerel ve bölgesel seviyede güçlü ve aktif olmaları önemlidir. Herhangi bir ülkenin, bölgenin veya mahallin demokratik yaşamına katılım birkaç yılda bir seçimlerde oy vermekten ibaret değildir.
İşte bu nedenle de STK’lara ve siyasi partilere katılım çok önemlidir. Çünkü bu katılım sayesinde vatandaşlar karar ve eylemleri sürekli olarak etkileyebilmekte ve bunları iyileştirmektedirler. Yerel ve bölgesel idareler gençlerin faaliyetlerine ve demokratik karar verme yapı ve süreçlerine katılımını aktif bir biçimde teşvik eden STK’lara parasal ve diğer kaynaklar sağlamalıdırlar. (27)
Gençlerin örgütlenme modellerini oluştururken, sivil toplum kuruluşlarının mali sıkıntılarını aşmaları için devletin gençlik kuruluşlarına kaynak aktarımının arttırılması önemlidir. Sivil toplum kuruluşlarının bünyelerindeki gençlerin kendi örgütlenmelerini kurmaları için destek sağlanmalıdır.
‘Doğurgan örgütlenmeler’ ülkedeki sivil toplumun canlanmasına ciddi katkılar sağlayabilir. Gençlerin örgütlenmeleri önünde engel oluşturan tüm bürokratik engeller kaldırılmalıdır
Gençlere yönelik hizmetlerin yalnızca büyük şehir merkezlerinde değil, ülkenin tüm yerellerine ulaşmasına yönelik çalışmaların hızlandırılması gerekmektedir. (28)
SONUÇ:
1-Gençlik öncesi devrede, çocukluğunu yaşayan ve öğrenimini sağlıklı yürüten köklü bir alt yapı inşa edilmelidir. Çocuk yeteneklerini kendi kulvarında liderliğe taşıyacak programlar ilköğretimden itibaren verilmelidir.
2-Aile içinde gençlerin özne kabul edildiği, katılımcı birey olarak değer gördüğü ve girişimci özelliğinin aktive edildiği bir sistem oluşturulmalıdır. Bu anlamda Gençlik Aile Okulları açılmalıdır.
3-Toplumsal diyaloglarda ve gençlerin yapılanmasında duygu desenlerine itina gösterilmelidir. Tercihlerini ve etkilerini ölçebilecek rehberlik hizmetleri verilmelidir.
4-Kariyer süreci, yaşam boyu gelişim için öğrenme sonrası planlama ve uygulama fırsatı sağlamalıdır. Gençlere, öğrendiklerini pratiğe dökme fırsatı verilmelidir. Kuruluşlarda gençlik gelişim birimleri açılmalıdır.
5-Özellikle STK’ların aktivist yetiştirebileceği sosyal girişimci programları düzenlenmelidir. Gençlerin örgütlenme cesaretleri teşvik edilmelidir. Başarılı olanlar özel veya kamu fonları ile girişimci desteği almalıdır. Sosyal hobi merkezleri çoğaltılmalıdır.
6-Sevgi ve saygı eksenli, hayata pozitif bakan bir yaklaşım ile beraberlik kültürünü oluşturacak organizasyonlarda gençlerin yarı zamanlı ya da staj şeklinde çalışmaları özendirilmelidir.
7-Medya ve iletişim kanallarında gençlerin bilinçlendirilmesi i çalışmalarına ve projelere daha çok destek verilmeli ve bu tür faaliyetler için fon kaynakları oluşturulmalıdır.
8-Gençlerin eğitim-iş, eş ve ortam ile ilgili gelecek kaygılarını minimize edecek ve stres yükünü azaltacak, sosyal merkezler en küçük yerleşim birimlerinde kurulmalıdır.
DİPNOTLAR:
1-Sivil Toplum Akademisi (STA) Başkanı benekismail@yahoo.com
2-STA Gönüllülerle İletişim Sorumlusu mustafaoguz1@gmail.com
3-Prof. Dr. Fatmagül BERKTAY, Kadınların İnsan Haklarının Gelişimi ve Türkiye, Sivil Toplum ve Demokrasi, Konferens Yazıları no 7, 2004
4-Prof. Dr. Servet ARMAĞAN, İslam Hukukunda Temel Hak ve Hürriyetler, Diyanet İşleri Başkanlığı, İlmi Eserler, 47
5-Recep ARDOĞAN, İslam'a Göre İnsan Haklarının Kavramsal Temellerinden Hürriyet, Köprü Dergisi, İnsan Hakları Güz 2006, 96. Sayı
6-Musa DOĞAN, İslam’da Düşünce ve Düşünce Özgürlüğü, https://www.enfal.de/dusun.htm
7-Halil CİN, Ahmet AKGÜNDÜZ, Türk Hukuk Tarihi, c.I. sh. 152-153, , 1989.
8-Hasan DEMİRTAŞ, İnsan Hakları ve Demokrasi Eğitiminin Önemi, Eğitişim Dergisi, Ekim 2008. Sayı: 20.
9-Mehmet ALTAN, İnsan Hakları, Hukukun Üstünlüğüdür Köprü Dergisi, İnsan Hakları Güz 2006, 96. Sayı
10-Doç. Dr. İhsan DAĞI, Doç. Dr. Metin TOPRAK, Türkiye’de İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü, Liberal Düşünce Topluluğu, Temmuz 2003.
11-Doç Dr. Emine ÖZMETE, Dr. Ayşe Sezen BAYOĞLU, Geleceği Yapılandırmak: Gençlerin Toplumsal Refah ile İlgili Konularda Geleceğe Bakışları, Hacettepe Üniversitesi Sosyolojik Araştırmalar Dergisi, www.sdergi.hacettepe.edu.tr/gelecegi%20yapilandirmak.pdf
12-Türkiye 2008/İnsani Gelişme Raporu, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Temsilciliği
13-Türkiye “Gençlik Halleri” Araştırması, Yaşama Dair Vakıf, 2008
14-Bediüzzaman Said Nursi, Gençlik Rehberi.
15-Özge Özgen, Başarı ve İlişkide Duygusal Zekânın Rolü, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi, 2006.
16-II. Arama Konferansı, “İletişim ve Risale-i Nur”, Risale-i Nur Enstitüsü Ankara Şubesi, 4-5 Mayıs 2005, Köprü Dergisi, Sivil Toplum & İletişim, Bahar 2005, 90. Sayı
17-Doç. Dr. Oya Aytemiz SEYMEN, Geleneksel Kariyerden, Sınırsız ve Dinamik / Değişken Kariyere Geçiş: Nedenleri ve Sonuçları Üzerine Yazınsal Bir İnceleme, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt XXIII, Sayı 1, 2004, s. 79-114.
18-Kariyer ve Kariyer Yönetimi Nedir? Kolay İletişim, KobiFinans
19-Participation in Formal Technical and Vocational Education and Training Programmes Worldwide, An
Initial Statistical Study, UNESCO-UNEVOC International Centre for Technical and Vocational Education and Training Germany, © UNESCO 2006, p.1
20-Prof. Dr. Mustafa Yaşar TINAR, “Çalışma Yasamı ve Kişilik”, Mercek Yayınevi, Yıl:4, Sayı:14, İstanbul, 90-92, 1999.
21-Hakan Ataman, Eğitim Hakkı Ve İnsan Hakları Eğitimi, İnsan Hakları Gündemi Derneği, 2008.
22-Recommendation concerning the Status of Teachers, 5 October 1966, UNESCO,
https://portal.unesco.org/en/ev.php-URL_ID=13084&URL_DO=DO_TOPIC&URL_SECTION=201.html
23-Gençler İçin Fırsatları Genişletmek ve Yetkinlikler Oluşturmak, Uluslar arası İmar ve Kalkınma Bankası/Dünya Bankası, © 2005
24-TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme
25-Yrd. Doç. Dr. Şule Çerik,Ailelerin Gençlere Karşı Tutumları ve Gençlerin Ailelerinin Tutumlarını Algılayışlarına Yönelik Üniversite Gençliği Üzerinde Bir Araştırma, eab.ege.edu.tr/pdf/2_1/C2-S1-M3.pdf
26-Gençlerin Yerel ve Bölgesel Yaşama Katılımına İlişkin Yeniden Düzenlenmiş Avrupa Şartı Yerel ve Bölgesel İdareler Meclisi, Strasbourg 2003
27-Üniversite Gençliği Ve Sosyal Haklar Raporu , abmuzakere.bilgi.edu.tr/docs/3.3.genclilkvesosyalhaklar_tıklayınız_2.pdf, Erişim 06.07.2011