Hemen hemen hangi televizyon kanalını açarsanız açın illaki gayri ahlaki bir haberle karşılaşıyorsunuz. Siyaset ve terör derken ülkemizde yaşanan ahlakî problemler almış başını gidiyor.
Doğan bebeğini çöpe atan anne, taciz olayları, dizilerdeki subliminal mesajlar, aldatmalar, madde bağımlılığı, cinsel istismar gibi toplumsal ahlakla bağdaşmayan, aile hayatını hedef alan ve gençliği tarumar eden ne kadar hadise varsa ayyuka çıkmış.
Bütün bunların neticesinde işitiyoruz ki fail-i meçhul cinayetler çoğalıyor, depresif hastalıklar yüzünden insanlar intihara teşebbüs ediyor ve dahası da dizginlenemeyen gençliğimiz adeta çöküyor.
Gençliğimiz mazisinden uzaklaştıkça sunileşiyor, inancı zayıfladıkça ahlaksızlığa, sarhoşluğa meylediyor ve ilim ve irfandan uzaklaştıkça da ‘ideolojik fukara’ oluyor.
Gezi olayları döneminde bendeniz ‘Taksim Yayalaştırma Projesi’nde görevli ve o karanlık dönemin bizzat içinde yaşamış biri olarak gençliğin nasıl bir çöküşte olduğuna bizzat şahit olmuştum.
Gezi olaylarını başlatan daha doğrusu olayların büyümesinde şer komitelerince ‘istismar’ edilen yeni nesil gençliğin düşünce dünyası tamamen çökmüş, anarşi ve şiddete giderek meyletmişti.
Yine o dönemde Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan’la yaptığım röportajda gençler için aynen şu ifadeleri kullanıyor: ‘…Doksan öncesi gençlikte hangi dünya görüşünde olursa olsun sosyal hedefleri vardı. Sağ ve solu seçiyordu. Toplum için riske girmeyi biliyorlardı, başarıyorlardı. Ama şimdiki gençler; toplum için riske girmek değil, egoları daha yüksek bir gençlikle önümüze çıkıyor…’ (Bkz. Risale Haber-Röportajlar. 13.Haziran.2013)
İşte gençliğimizin evrensel ahlak anlayışı çöküyor. Yerini popüler kültürün etkisinde kalan, tüketen, sefih bir medeniyetin, ‘ithal’ bir hayatın kölesi bir gençliğe bırakıyor.
Gençlerimizde sosyal hedefler yok. Gençler geleceksizleşiyor.
Üniversite okuyor bahanesiyle okul koridorları ve sosyal alanlar mecazî aşk-meşk yuvasına dönüşmüş. Gayr-i meşru ilişkiler yüzünden üniversiteler bilim merkezleri yerine fantezi yuvalarına dönüşüyor. Liseli gençlerde hocalarına karşı saygı ve hürmet hissi kalkmış, madde kullanım yaşı giderek alt sınırlara iniyor. İmam Hatipler eski tesirinden uzak, dindar ve ahlaklı bir neslin temel taşını oluşturamıyor.
Başörtüsüne yıllarca verilen emek ve mücadele için ‘genç başörtülüler’ bîhaber yaşıyor. Tesettürlü olduğu için hemcinslerine göre daha vakur ve temkinli davranması gerekirken bazıları ahlaken çökmüş, seküler bir hayatın esiri olmuş, israf girdabında boğularak başındaki başörtüsünü gençlik sarhoşluğuyla aslî manasından uzaklaştırmış.
Karamsar bir tablo ama problem sadece gençlerde mi? Elbette hayır!
Hangi magazin kanalını açarsanız açın, hangi diziyi seyrederseniz seyredin sahte roller, toplumun gerçek aile yapısını yansıtmayan senaryolar, aldatmalar, ihtiraslar, mecazi aşkların neticesi olarak kısa sürede boşanmalar, şiddet ve gayr-i meşru ilişkilerden elbette gençlerimiz etkileniyor.
Türkiye’deki evlilik programları ve survivor lobisinin gençlere ve bilhassa aile hayatına verdiği tahribatı saymakla bitiremeyiz.
Böyle giderse evlilik programları yerini ‘boşanma programlarına’ bırakacak, survivor gibi ithal ürünü yarışmalar da toplumu zehirli bir bal gibi tesiri altına alacak.
Ahlak ve adalet dini olan İslam dinimizi ekranlarda anlatan hocaların ekserisi muteber değil. İnancı zayıflayan ve günden güne manen çöken gençliğe İslamî reçete sunacaklarına her sene tavuktan kurbanı, cikletten orucun bozulup-bozulmayacağını konuşmaktan en öncelikli meselelere vakit bulamıyorlar.
Derdimiz büyük. Lâkin dâhili ve harici düşmanlardan, terör örgütlerinden dolayı gözler önündeki gençliğin çöküşüne mani olamıyoruz.
Kendisini kamufle eden İngilizlerin paralel devleti, Amerikan kapitalizmi ve Avrupa’nın mimsiz medeniyeti kaleyi içeriden ve dışarıdan kuşatmışlar. Hem terör ve şiddetle geliyorlar hem de gençliğimizi ve en sağlam kurumumuz olan aile hayatımızı yıkmaya çalışıyorlar.
Daha çok yazardım ancak bu hamur çok su götürür.
O halde artık sıkı bir mücadele lazım.
Gençliğimizi maddi-manevî çöküşten kurtaracak ve aile hayatımızı kuvvetlendirecek bir mücadele…
Haydi Bismillah.
Twitter: https://twitter.com/omercelebiresmi