“Gençlik haftası” bir sebeptir. Aslına bakılırsa her gün gençlerin günü olmalı. Hatta değil her gün, her zaman gençlerin olmalı ve onlarla ilgilenilmelidir. Çünkü onlar, hayatlarının ilkbaharını yaşıyorlar. Bahardaki bitkilerin yaz mevsimindeki sıcaklığa karşı hayatını devam ettirmeleri için nasıl ciddi bir bakıma, ilgi ve alakaya ihtiyaçları varsa; hayatlarının ilkbaharını yaşayan gençlerimizin de gelecekte yaşayacakları hayat şartlarına karşı dayana bilmeleri için itina ile bakılması ve yetiştirilmeleri gerekiyor.
Gençlik; çocukluktan erginlik çağına bir geçiş ve bağlayıcı bir köprüdür. Gelişme ve buluğ çağına hazırlık dönemidir. Topluma katılım öncesi bir zaman dilimidir. Kendi benliğini ve özgürlüğünü kazanmaya bir hazırlık aşamasıdır. Aile ortamında başka ortamların dışına çıkmanın yaşandığı bir çağdır. Hayatta birlikte olacağı arkadaşlarına karşı meyillerin oluştuğu ve geliştiği bir süreçtir. Kendine özgü değerler oluşturmanın ve bu değerleri şekillendirmenin yapıldığı bir dönemidir. Amaç ve hedeflerin belirlendiği ve oluşturmaya çalışıldığı ilk adımlarıdır.
Kafasında soru yumakların olduğu ve bu sorulara cevap aradığı bir dönemdir. Nereden geldiğini, niçin geldiğini ve bu dünyadaki asli görevlerinin neler olduğunu ve bu dünyadan sonra nereye gideceğine dair soruların sorulup cevap almak istenilen bir hayat devresidir.
Hayal dünyasının çok zengin ve geniş olduğu, gaye ve özlemlerin, hedeflerin yeşerdiği, yeni arkadaşlıkların ve sevgilerin yaşandığı dönemdir.
Varlığını ispatlamaya, kimliğini arama ve bulma gayreti içinde olmanın yoğunlaştığı, yeniliklerin ve doğru atılımların yapılması gereken bir süreçtir.
Bunalımların, öfkelerin, çatışmaların ve kaygıların çokça yaşandığı, yanılmaların, tecrübelerin, bocalamaların, kararsızlıkların, çelişkilerin sıkça görülebileceği, kendini benliğini ve kişiliğini oluşturmanın öncesinde çatışmaların yaşandığı bir serüvendir.
Gençlerle İletişim
Gençlerle yetişkinler arasında iletişim kopukluğu ve kazaların oluşunda birçok neden vardır. Bunlardan biri de kuşak çatışmasıdır. Bu çatışmalara meydan vermemek için gençlerle sağlıklı bir iletişime ciddi anlamda ihtiyaç vardır.
Erişkin ve yetişkinlerin, öncelikle her gencin bir insan olduğunu kabul etmesi, söz ve davranışlarıyla ona sevgi ve saygı gösterdiğini belirtmeli. Onların dünyalarına girmeli ve onlardan biriymiş gibi davranmalı.
Gencin yaşamına, giyinişine, süslenmesine ilişkin karar alırken durumu gençle konuşması, onun düşünce ve önerilerine anlayış ve saygı göstermeli.
Aile ve evle ilgili konularda ve sorunlarda onun da görüş, düşünce ve önerileri alınmalı; onunla konuşmalı ve tartışmaktan kaçınmalı.
Gençlerle yapılan konuşmalarda ve tartışmalarda onları itecek ve yıldıracak konuşmalardan kaçınmaya ve sözlerini kesmemeye çalışmalı.
Gencin tutum ve davranışlarına biçim ve yön verirken, ‘benim gençliğimde’ diye başlayan konuşma ve öğütlere mümkün mertebe girmemeli.
Onun da bir insan olduğunu kabullenerek, ondan beklenen ve istenilen şeylerin hemen o anda tümüyle gerçekleşmeyeceğini bilmeli.
Onlara bol bol öğüt vermek yerine, örnek davranışlarla yaparak ya da bularak gösterilmeli.
Ödül ve ceza vermekte tutarlı olmalı, bazen ödüllendirilen bir davranışını başka bir zaman kötüleyip yermekten kaçınmalı.
Onları geleceğin garantisi gibi görüp, onlardan çok fazla şey beklemek doğru değil. Bu yoğun beklenti ve baskılar onların tüm kuralları reddetmeleri şeklinde sonuçlanabilir.
Onlarla ilgilenmeli, her türlü davranışlarını reddetmek veya onaylamak yoluna gitmemeli. Yani ifrat ve tefritten kaçınmalı. Bu tutum onların belirsizlikler içinde başkaldırmalarına, insanları hiçe saymalarına ya da bazı gruplara katılmalarına neden olabilir.
Anne babanın onlara ilgili görüş ayrılıkları varsa onların yanında tartışıp, çelişkiler yaşamasına yol açmamalı. Bu tutum onların hangi davranışı seçeceği konusunda çelişkiye düşmesine yol açabilir.
Onlara güçlerini aşmayacak sorumluluklar vermeli ve kendilerine güven ve başarı güdülerini harekete geçirmeli.
Onlara duyulan sevgi koşulsuz olmalı, gerek söz ve davranışla bu açıkça belirtilmeli. Bu onların kendilerini ve diğer insanları sevmelerini ve değerli bulmalarını sağlayacaktır.
Kendilerine yaşama şansı verilmeli, çünkü kendini yaşayan, diğer insanların yaşantılarına da saygılı olur.
Onlara saygı duymalı, yeterince dinlemeli, çünkü kendilerine değer verilmeyen insanlar başkalarına önem vermezler.
Gerektiğinde onlara bilmediğiniz konularda bilmediğinizi söylemekten ve yerinde özür dilemekten çekinmemeli. Bu davranış onların, hata ve yenilgileri yıkılmadan göğüslemelerini sağlayacak. Onları yüreklendirecektir.
Onların oyun oynamasına engel olmamalı, çünkü oyun oynamayan çocuk farklı grup ve ilişkilere giremez, hayatın kurallarını öğrenip uygulamada güçlüklerle karşılaşır.
Sonuç olarak anne baba olmak bir fedakârlık işidir. Çocuk ve genç olmak da kolay bir sorumluluk olmasa gerek. Anne babalara kolaylıklar genç kardeşlerimize de iki dünyada mutluluk ve saadet dileklerimle.