Gençlik Rehberi, Risale-i Nur külliyatının en çok bilinen, okunan metinlerinden, deyiş yerindeyse külliyata ‘giriş kapıları’ndan biri. Rehber, bu özelliklerinin yanı sıra yazıldığı yıllarda aleyhinde açılan ve yazarı Bediüzzaman Said Nursi’nin mahkeme için İstanbul’a gelmesine sebep olan davayla da biliniyor.
Risale-i Nur hareketinin tarihi üzerine yaptığı çok önemli çalışmalardan tanıdığımız Necmettin Şahiner, yeni kitabında, Gençlik Rehberi’nin yazılış hikayesine ve bu dava sürecine belgelerle ışık tutuyor.
Kitap için bir takdim yazısı kaleme alan Üstad Bediüzzaman’ın talebelerinden Mustafa Sungur’un da belirttiği gibi, Gençlik Rehberi yalnızca gençlere değil, “genç-ihtiyar, zengin-fakir herkese rehberdir.”
Onun yazıldığı yıllar, Ramazan Risalesi’ndeki “Ramazan’a aittir” ifadesinden dolayı Isparta köylerindeki masum Ramazan’ların, Bediüzzaman’ı tedavi eden doktorların hapse atıldığı bir dönemdir. İşte böyle bir dönemde Eskişehir Hapishanesi’nin ardından Kastamonu’ya sürgüne yollanan Bediüzzaman, orada bazı gençlerin sorularına cevap vermiş, böylece Gençlik Rehberi’nin ilk bahisleri ortaya çıkmıştır.
Şahiner’in kitabında Kastamonu’da başlayan bu sürece ve sonrasına dair ilginç ayrıntılar yer alıyor. Örneğin, Üstad Bediüzzaman’ın Gençlik Rehberi’ne “Sirâc’ül G’afilin” ismini koymayı düşündüğünü öğreniyoruz.
Nur talebelerinin Rehber’i gece gündüz elle çoğalttıkları, Osman Yüksel Serdengeçti’nin deyişiyle “imanın tekniğe meydan okuduğu” dönemin ardından Gençlik Rehberi ilk kez Ceylan Çalışkan’ın çabalarıyla matbaada basılmış. İlk basım 1947 tarihini taşıyor.
Dava ve sonrası
O ünlü dava sürecini başlatan olaysa İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci olan Muhsin Alev’in Gençlik Rehberi’ni yeniden bastırması. Rehber, Isparta ve Eskişehir’de basılmış olmasına rağmen -sanki İstanbul başka bir devletin şehriymiş gibi- İstanbul’da yayımlanması, gazetelerin (Cumhuriyet, Hürriyet vs.) yoğun propagandalarıyla savcılığı harekete geçirir. Oysa Gençlik Rehberi daha önce Emirdağ’da incelenmiş ve hakkında olumlu rapor verilmiştir.
O sıralarda Emirdağ’da bulunan Bediüzzaman, sağlık durumunun iyi olmadığını bildirmesine rağmen İstanbul’daki mahkemeye çağrılır. Üstad’ın 1952’deki o ünlü İstanbul ziyaretini sonuç veren davada, üç ay boyunca üç celse görülür. Şahiner’in kitabında, Bediüzzaman’ın 27 yıl sonra döndüğü İstanbul’daki günlerinden ilginç ayrıntıları okumak mümkün.
O dönemde Hürriyet gazetesinin karalama kampanyasına, “Dini siyasete alet eden seksenlik pirin duruşması” gibi provokatif manşetlere ve yaşanan izdihama rağmen mahkeme süreci olaysız tamamlanır. Bediüzzaman “geniş ve ferahlı” bir savunma yapar. Dava karara bağlanırken mahkeme heyetine, “Sadece bir kelime söylemek için müsaadenizi isterim,” der, “Ben, Kur’ân ve iman hizmetinde çalışan aciz bir adamım. Başka bir diyeceğim yoktur.”
Beraat kararı ile sonuçlanan Gençlik Rehberi davası Risale-i Nur hareketinin tarihini olduğu kadar Türkiye’nin yakın tarihini de farklı yönleriyle görebilmek için iyi bir malzeme. 1951 yılında Gençlik Rehberi ve Risale-i Nur’a karşı karalama kampanyasında başı çeken Cumhuriyet gazetesi, 1984 yılında aynı Rehber’in reklamını yayımlamıştı. Necmettin Şahiner bu ‘ibretlik’ ayrıntıyı atlamamış. Gençlik Rehberi Nasıl Yazıldı, Risale-i Nur’un sıra dışı tarihini bize hatırlatmakla kalmıyor, yayımlanması ve dolaşıma girmesi uğruna bin bir sıkıntı çekilen Gençlik Rehberi’ni okumak için taze bir heves uyandırıyor.