Akıllı olup olmamak, iman edip etmemekle orantılı değildir. Şayet böyle olsaydı adaletsiz olurdu. Çok akıllı olanların iman etmesi az akıllı olanların ise iman etmemesi gerekirdi.
İman edip etmemek tamamen insanın iradesiyle alakalıdır. Az olsun çok olsun, aklı bulunan akli dengesi yerinde olan insanlar sorumludur. Teklif akla yapılır. Kabul edip etmemek iradeye kalmıştır. İnsan iradesiyle ya kabul ya reddeder.
Şeytan çok akıllı ve Allah'ı bildiği halde isyan etti. İsyan etmek şeytanın akılsızlığından kaynaklanmıyor. Bahsettiğiniz etkenler insanın iman edip etmemesine etki edecek sebebler olsa da asıl olan iradedir. Bu sebeblerin hiç birisi insanın sorumluluğunu etkilemez. Akli dengesi yerinde olmayanlar ve tebliğ kendisine ulaşmayanlar için mesuliyet yoktur.
Genetik yapının insan iradesi üzerinde yüzde yüz etkisi bulunmamaktadır. Bu durum yalnızca bir sebeb olabilir. İmtihan gereği insanın iman edip etmemesi konusunda insanı etkileyecek sebebler illaki olacaktır. Ancak bunların hiç birisi yüzde yüz etkili değildir.
Şayet genetik yapının insanın imanı üzerinde yüzde yüz etkisi olsaydı, tüm insanların Hz. Adem (as) gibi iman etmesi gerekirdi. Sonuçta bütün insanların genetik yapısı Hz. Adem (as)'den geliyor. Hz. Nuh (as)'ın oğlu babasına iman etmeden tufanda helak olmuştur. Bu durum gösteriyor ki, iman konusunda genetik yapının etkisi yoktur. İnsanın yapısında hem iman etme hem de isyan etme meyli bulunmaktadır. Ancak bunlar eşit seviyededir.
Sa'd-ı Taftazanî'nin tefsirine göre İman; "Cenab-ı Hakk'ın, istediği kulunun kalbine, cüz-ü ihtiyarının sarfından sonra ilka ettiği bir nurdur." denilmiştir. (Bediüzzaman Said Nursi, İşârâtü'l-İ'câz)
Sorularla İslamiyet