Burçin Dokgöz'ün haberi:
Gazze'ye yardım götüren ve İsrail'in saldırısına maruz kalan Mavi Marmara gemisinde yer alan yardım gönüllülerinden Selim Özkabakçı, "Plastik mermi kullanırlar veya ses bombası atarlar diye bekliyorduk. Ancak ortalık kan gölüne dönünce ve beraber direndiğimiz arkadaşlarımız yere düşmeye başlayınca gerçek mermi olduğunu anladık." dedi.
"Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım" kampanyası kapsamında aralarında gazeteciler ile yabancı milletvekillerinin de bulunduğu yardım konvoyu, 31 Mayıs Pazartesi sabahı İsrail askerlerinin saldırısına maruz kalmış ve saldırıda 9 Türk şehit olmuştu. Onlarca yardım gönüllüsünün yaralandığı saldırıda, gemide yer alan ve İsrail askerlerine karşı direnen isimlerden biri de İHH İnsani Yardım Vakfı Çorum Temsilcisi Selim Özkabakçı'ıydı.
İsrail'in insanlık dışı müdahalesine maruz kalan Özkabakçı, bugün öğle saatlerinde Çorum'a geldi. İlke-Der önünde ailesi ve yakınları tarafından karşılanan Özkabakçı, İsrail'in yardım konvoyuna yaptığı vahşi saldırı anını ve sonrasında yaşadıklarını anlattı.
"Halen kayıp arkadaşlarımız var" diyerek sözüne başlayan Özkabakçı, 35'e yakın yaralı olduğunu, ancak yaralıların tamamını alamadıklarını söyledi. İsrail dönüşünde uçakta 18 saat beklediklerini ifade eden Özkabakçı, "Tüm arkadaşlarımızın gelmesini istedik. Arkada kimsenin kalmasını istemiyorduk. Herkes gelince uçak öyle hareket etti." dedi.
İsrail'den böylesine insanlık dışı ve kanlı bir saldırı beklemediklerini dile getiren Özkabakçı, "Gemilerle denize açıldığımızda İsrail'den bizi engellemeye yönelik böyle bir saldırıyı bekliyorduk. Ancak bu boyutta beklemiyorduk. Uluslar arası sularda yani 80 mil açıkta 3 savaş gemisi, 40 bot ve çok sayıda helikopter ile saldırdılar." şeklinde konuştu.
Gece saat 23.00'ten sabah namazına kadar yardım istediklerini, ancak hiçbir karşılık bulamadıklarını aktaran Özkabakçı, "İsrail'in bizi engellemeye çalışacağını çok iyi biliyorduk. O nedenle onları gemiye almamak için önlem aldık. Elimizde silah veya başka bir saldırı aleti yoktu. Bulduğumuz sopalarla direnecektik. Botlardan gemiye tırmanmaya çalışan askerlere fırsat vermedik. Üstümüzde bir toz bulutu belirdi, ne olduğunu anlayamadan helikopterlerle askerler gemiye inmeye çalıştı. Biz askerleri ön tarafta beklerken onlar üstten indi. Üst taraftaki arkadaşlarımızın bir çoğu şehit oldu. Plastik mermi kullanırlar veya ses bombası atarlar diye bekliyorduk. Ancak ortalık kan gölüne dönünce ve beraber direndiğimiz arkadaşlarımız yere düşmeye başlayınca gerçek mermi olduğunu anladık. Direniş esnasında yaralanan bir çok arkadaş gerçek mermiyle vurulduklarını bile anlayamadı. Bir buçuk saatlik direnişin ardından gemiyi ele geçirdiler. Plastik kelepçelerle bizi cezaevine götürdüler. Yeni yapılmış, içine tüm Filistinlileri doldurabilecekleri kadar büyük bir yerdi." dedi.
Cezaevinde kaldıkları sürede defalarca soruşturmadan geçtiklerini anlatan Selim Özkabakçı, "Bu ülkeye neden geldiniz?" diye sorduklarını ve "Ben gelmedim. Bizi siz kaçırdınız" dediğini ifade etti. Özkabakçı, aralarında geçen diyaloğu şöyle anlattı: "Bizi neden kaçırdıklarını sordum. Onlar da abluka altında olan Gazze'ye yardım götürdüğümüzü ve suç işlediğimizi söylediler. Uluslararası sularda müdahale ettiklerini hatırlatınca 'Bütün sular bizim' yanıtı verdiler."
Özkabakçı, konuşmasını, "Yalan üzerine kurulan İsrail'in Filistinlilere yaptığı zulmü yaşadıklarımızla çok daha iyi anladık." diyerek tamamladı.