Nurullah Kaya'nın haberi
Dünyadaki ilk helal sertifikası programını 1970'lerde Amerika'da kuran Hindistan asıllı Mohammad Mazhar Hussaini, helal gıda konusunda son yıllarda ciddi mesafeler alındığını ancak hâlâ Müslümanlar arasında gerekli hassasiyetin gösterilmediğini belirtti.
Mohammad Mazhar Hussaini, 1973 yılında Amerika'da gıda ve beslenme üzerine üniversite tahsili yapan ve gıdalar konusunda kendini geliştirmiş bir bilim adamı. Üniversiteyi bitirdiği yıllarda başta Amerika olmak üzere tüm Batı ülkelerinde Müslümanların gıda konusunda, özellikle de etler noktasında büyük sorunlar yaşadığını kaydeden Hussaini, milyonlarca Müslüman'ı doyuran Batılıların o yıllarda hiçbir İslamî değeri gözetmediğini hatırlatıyor. Uzun çabalar sonucunda Amerika'ya helal gıda kavramını kabul ettiren Hussaini, 36 yıldır helal gıda konusunda çalıştığını ve neredeyse tüm Müslüman ülkelerinde bu konuyla ilgili onlarca konferans verdiğini aktarıyor. Hussaini, helal gıda konusunda ilk önce bir kitap yazar. Bu kitap Amerika'da olayın başlangıç noktası olur. Kitabın ilk nüshası 1976'da çıktığında Müslümanların zihninde ciddi soru işaretleri belirir. Kitapta birçok gıdanın helal olmayan yönleri eleştirilmiştir. Ancak kitapta gıdalar konusundaki tenkitlere mevcut çözüm yolları da sunulması insanları etkilemiştir. Helal gıda konusuna girdiği ilk yıllarda pek fazla destekçi bulamayan hatta çevresindeki insanlarca eleştirilen bilim adamı, zamanla kabul görür ve birçok gıda şirketinin akıl hocalığını yapar. Hussaini, "Mevcut olanı eleştirmek kolay. Önemli olan çözüm üretebilmek, imkansız gibi görünen meselelere çıkış yolları getirmek. Ben gıda ürünlerinin helal daire içinde de tüketiciye sunulabileceğini şirketlerle paylaşıyorum." diyerek İslamî beslenme kavramının Müslümanlar arasında yaygınlaşması gerektiğinin altını önemle çiziyor. 80'li yıllarda sertifika verme konusunda çalışmalarını yoğunlaştıran Hussaini, ilk önemli tepkiyi Yahudi gıda denetçisi Koşer'den görür. Müslümanların, ehli kitabın kestiğini yiyebileceği şeklinde dünyada bilerek yayılmış bir kanaat oluşturulduğuna değinen Hussaini, "Batılılar gıda sektörüne Müslümanların bilerek girmesine engel oluyor. Örneğin diyorlar ki 'Müslümanların mezbaha kurmasına gerek yok. Biz bu işi sizin için yapıyoruz. Bizim kestiğimizi tüketin' yaklaşımındalar. Böylece Müslüman üretici sayısı artmıyor." şeklinde konuşuyor.
Helal sertifikası sayesinde Amerika'nın, Arap ülkelerine milyonlarca dolarlık et ihraç ettiğine dikkat çeken Hussaini, konuyla ilgili şu noktalara temas ediyor: "Bizler onlara helal sertifika olayını ayrıntılarıyla sunduk. Gayet sıcak baktılar. Çünkü helal sektörü tüketecek ciddi bir pazar vardı karşılarında. Keşke bunu yapabilecek bir Müslüman ülke olsaydı. Şu an Amerika'da 300'ün üzerinde helal gıda üreten şirket var. Bu konuda ülkeniz daha hassas davranmalı. Bu büyük pastadan Amerika, Kanada, İngiltere devasa paylar alıyorlar. Müslüman alemine gıda satıyorlar. Bunu Türkiye neden yapmasın?"
İlk sertifikaları etlerle ilgili vermeye başladıklarını anlatan Hussaini, Müslümanların en büyük sorunlarının başında jelatin ve alkol geldiğini ısrarla ifade ediyor. Gıdaların içine domuz jelatini katıldığını ve birçok yemeğin, tatlının ve içeceğin içinde alkolün kullanıldığını belirtiyor. Ayrıca ürünlerin raf ömrünü uzatmak için kullanılan katkı maddelerinin de sağlık açısından ilerleyen yıllarda sorunlar oluşturacağını ifade eden Hussaini, Amerika'nın helal gıdaya uymayan gıdaların sağlıksız olduğunu keşfetmiş durumda olduğunu, verdiği şu örnekle anlatıyor: "Son yıllarda Amerika'da organik tarım artmış durumda. Her şeyin katkısız ve doğal olanı aranıyor. Ayrıca Coca Cola otomatlarının okullarda kullanımı yasaklandı. Bilim adamları sağlık yönünden 'kola'ya zararlı diyor. Çünkü kolalı içeceklerin içinde normal şeker yok. 20-25 kat daha fazla konsantre edilmiş şeker kullanılıyor. Vücuda son derece zararlı bir içecek, ayrıca bu tarz kolalı içeceklerin çoğunda akışkanlık düzeyini artırmak için mutlak alkol kullanılıyor."
Zaman