Gıybet…
Toplum hayatında manevi hayatı zehir eden ve şeytanın insanın ağzına bal koyup dilini oynatarak işlettiği alçak bir silah…
Kardeşinin ölü etini tiksinmeden çiğnemek, adeta kanını emmek. Ve bu çirkinliğin farkına bile varmamak,Allah muhafaza manen bedenini leşle kanla besletemek…
Fırtınalı zamanlarda, susmak en iyi çare. Leş etinin en lezzetli en iştahlı olduğu zamanlar…Ve asıl fazilet o zamanlarda susabilmek ağzına hakim olabilmek.Hayır ise konuşmak ya da susmak…
‘’Fitne yapıyor ’’deyip ortalığı velveleye verirken asıl fitneyi yaydığını unutmamak.Şeytanın hizmetin hadimleriyle uğraştığı,nefislerin susturulmadığı zamanlar,dile sahip olmak…
Gıybet etmemek…
Şeytanın kulağına fısıldadığı zaman,o sözleri dile akıtmamak.Ve büyük cihad olan nefisle aslanlar gibi çarpışmak.Manevi cihazlarını elmas kıymetindeyken cam parçalarına düşürmemek. Beş kâr kaybetmeyip beş zarara düşmemek. On kez hüsrana uğramamak… Alçakların silahına tenezzül etmemek…
Kusurunu görmek.Kardeşin kusurunu affedebilmek..
‘’Merhametsizliğin bir alâmeti, nisyan-ı nefisle, kendi kusurlarını unutmakla din kardeşlerinin her birinde bir kusur bulmak, onlara karşı sevgisini ve merhametini kaybederek tenkid gözlüğünü takınmaktır. Kendi kusurlarına; yakını uzaklaştırıcı, sisli gösterici âletle bakıp, din kardeşinin kusurlarına ise mikroskopla bakmaktadır.’’(Zübeyr gündüzalp)
Herkes bu sözü önce nefsine tatbik etmeli.İşte o zaman sulh yolu açılacaktır…Gıybet yolu kapanacaktır.Yoksa herkes kardeşin kusuruyla meşgul olursa o zaman fitne ateşleri sönmez.Ve herkes ağzına leş etini götürmeye başlar.Olaylara hakperestane bakabilmek’’evet bende hatalıyım’’hatta daha doğrusu ‘’ben hatalıyım’’diyebilmek…Bu fazileti yapabilmek.Zulme dahi uğramışsa bir dirhem hakkını cemaatin selametine feda edebilmek…Ve susarak gıybet etmeyerek.Yaymadan…Meşveret edeceği zaman ise gayzla değil…Kardeşinin hatasına acıyarak,kendi hatasına ağlayarak anlatabilmek…
Ve gıybetin iki kat çirkefi iftira…
Kendi aleyhinde dahi olsa doğruyu söyleyemeyenlerin uzandığı çift mermili alçak bir silah…