Risale Haber-Haber Merkezi
Alman edebiyatı denince akla ilk gelen isim Goethe’dir. Sadece yaşadığı çağa damgasını vuran bir isim değil, çağlar üstü bir dehadır Goethe. Nasıl Leonardo da Vinci, Michelangelo gibi isimler Rönesans’la bütünleşmiş isimler ise, Dante, Shakespeare ve Goethe gibi isimler de edebiyat dünyasıyla bütünleşmişlerdir. Ortaya koydukları eserlerdeki derinlik dikkate alındığında onların edebiyatçı olmanın ötesinde çok daha fazla şey ifade ettiklerini görürüz.
Prof. Dr. Katharina Mommsen çağımızda Goethe’yi en iyi anlayan isimlerin önde gelenlerinden biridir. Altmış yılı aşkın bir süredir Goethe üzerine araştırma yapan Mommsen, çeşitli yazılar, kitaplar, konferanslar, toplantılarla Goethe’nin düşünce dünyasını geniş kitlelere anlattı. Onun eserlerindeki derin izleri titizlikle takip ederek, onları bir mücevher gibi açığa çıkardı.
Goethe ve Dünya Kültürleri adlı eser Katharina Mommsen’in “Kültürlerin Diyaloğu” çerçevesinde yapmış olduğu araştırma ve konuşmalarından derlenmiş bir çalışma. Star'dan Semiha Kavak kitabı anlattığı haberinde Goethe’nin İslam’la buluşmasına şöyle yer verdi:
GOETHE’NİN KUR’AN’LA TANIŞIKLIĞI
Goethe’yi İslam’la buluşturduğu belirtilen Herder ile arasında geçen bir konuşmada Goethe; Herder’e “Öyle hikmetli ve güzel sözler kullanıyorsunuz ki kaynağını merak ediyorum” diye sorar. Herder Goethe’ye gülümseyerek; “Bu sözlerin kaynağını gerçekten merak ediyor musunuz?” der. Goethe; “Evet, beni size bağlayan bu hikmetli sözlerin kaynağıdır.” deyince, Herder; “İşte benim hikmetli sözler kaynağım” diyerek, ona Arapça yazılı bir kitap gösterir.
Herder; ”Eğer Alman milletinin böyle bir kaynak kitabı olsaydı, kimbilir ne büyük edipler ve şairler yetiştirir, başka dillerin tesirinde kalmazdık. Ayrıca birçoğumuz soyunu unutup yolunu şaşırmazdı” diyerek fikrini ve Kur’an’ın yaşam için, edebiyat için önemini vurgular. Herder, bu kitabı Kant’ın sohbetlerine devam ederken tanıdığını, eğer büyük bir şair ve edebiyatçı olmak istiyorsa bu kitabı okumasını önemle söyler. Herder’in bahsettiği kitap ‘Kuran-ı Kerim’dir.
Goethe Kuran-ı Kerim’i ve Kuran tefsirini okuyacağına söz verir, daha sonra bu kitabı tefsiri ile okuduğunu Wetzlar’da hukuk stajı yaparken rehberi Johann Gottfried Herder’e yazdığı bir mektubunda şöyle dile getirir: “Musa’nın Kur’an’da dua ettiği gibi dua etmek istiyorum: Tanrım, göğsüme ferahlık ver. Bu surette Goethe, 20.sure olan Tâha Sûresi’ni iktibas ediyor.”
Goethe’nin Doğu-Batı Divanı’nda en dikkat çeken satırlar, hiç kuşku yok ki onun İslamiyet’e, Kur’ân’a ve Hz. Peygamber’e bakış açısını yansıtan satırlarıdır. Ömrünün son dönemlerinde İslam’a ilgisini daha da artıran Goethe’nin Müslüman olup olmadığıyla ilgili çeşitli rivayetler ileri sürülmektedir. Ancak bu konuda kesin olan gerçek Goethe’nin İslam’ı hak din, onun Peygamberini de peygamber olarak kabul ettiğidir.