Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Duhan Suresi 9-16. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
9 . Hayır! Onlar, şübhe içinde (eğlenip) oynuyorlar.
10,11 . O hâlde, göğün insanları bürüyecek apaçık bir duhân (bir duman) getireceği günü gözetle! Bu (pek) elemli bir azabdır. (*)
12 . (O zaman insanlar:) “Rabbimiz! Bizden bu azâbı aç (kaldır); (artık) şübhesiz biz inanan kimseleriz” (derler).
13 . Nerede onlarda ibret almak? Hâlbuki kendilerine gerçekten apaçık beyân eden bir peygamber gelmişti.
14 . Sonra ondan yüz çevirdiler ve: “(Bu) öğretilmiş bir mecnun!” demişlerdi.
15 . Şübhesiz ki biz, (sizden) azâbı biraz açı(verip kaldırı)cıyız; (ama) siz gerçekten yine (küfre) dönecek olan kimselersiniz.
16 . (Fakat) o pek büyük şiddetli tutuşla (kendilerini) yakalayacağımız gün, muhakkak biz, (onlardan) intikām alıcılarız.
(*) Rivâyetlere göre bu duman, kıyâmet yaklaştığı sırada, doğu ile batı ve yer ile gök arasını kaplayacak olan bir duman olup, kıyâmet alâmetlerindendir. İbn-i Mes‘ûd (ra)’dan bir rivâyette ise, şöyle denmiştir: “Kureyş şirk üzere kalmakta ısrâr edip Resûlüllah (ASM)’a karşı isyânlarını ortaya koydukları vakit Hz. Peygamber (ASM), Yûsuf (AS)’ın zamanındaki kıtlık yıllarına ma‘ruz kalmaları husûsunda onlara bedduâ etti. Bunun üzerine öyle bir kıtlık ve meşakkate uğradılar ki, kemik yemek mecburiyetinde kaldılar. İçlerinden biri göğe bakardı da hâlsizliktenkendisi ile gök arasında duman tabakası gibi bir şey görürdü.” Âyet buna işâret etmektedir. (Celâleyn Şerhi, c. 7, 119)