Güzelim ülkemin güzel gençleri okullarını bitirir bitirmez hemen tekrar sınavlara girerler. Devletin kapısından içeri girip kendini garantiye almak için çabalarlar. Devletin en yetkili ağızları da gençlerimizi uyarırlar. “Kadro yok. Kendinize başka işler bulun” diye tavsiyelerde bulunurlar. Bu olay hemen hemen her yıl yaşanır. Buna rağmen artarak devam eder bu durum. Üniversiteyi bitiren gençlerimiz en son şanslarını da denedikten sonra kendilerine çıkış yolları ararlar. Mezun oldukları bölümlerle ilgili olmayan birçok işlerde çalışmak zorunda kalırlar. Bu da aynı şekilde her yıl tekrarlanır durur.
Bu uzun yıllardır yaşanan bir kısır döngüdür. Gençlerimizin büyük çoğunluğu gözlerini devlet kapısına dikmiş, okuduğu yıllarda bunun hayalini kurmuştur. Sistemimiz de sanki onları bu durum için yetiştirmiştir. Ama önlerine en büyük engeli çıkaran da yine sistemin ta kendisidir. Çünkü eğitim sistemimiz bunun neden kaynaklandığı ile pek ilgilenmez, çözüm yolları aramaz, üretmez. Nice genç kabiliyetlerimiz böylece heba olur gider. Kısacası kendi yetiştirdiği gencine sahip çıkmaz eğitim sistemimiz.
Okula ilk başladıkları yıllarda bunun önü alınmış olsa bu kadar genç sınavlarla boğuşmak zorunda kalmaz. Yönünü devlete değil de başka alanlara çevirme cesaretini gösterebilir.
Eğitim ilk önce öğrenciye özgüven kazandırmalı. Geleceğe güvenle bakmalarını sağlamalı. Öğrencilerin ilgi ve istidatlarını geliştirmeli ve bu yönde onların gelişimlerine katkı sunmalı. Bilgiden çok onu nasıl kullanması gerektiğini öğretmeli. Düşünmeyi, sorgulamayı öğrenen çocuk ileride karşılaşacağı sıkıntıların, engellerin üstesinden daha kolay gelir.
İnsan kendi kimliğini her zaman sorgulamalı. “Ben kimim? Bu dünyada neden varım?” sorularını sormalı kendine. Bu bir kimlik tespitidir aslında. Soruların cevabını bulan ve kendinin farkına varan insanın hayatta yapamayacağı iş yoktur. Ancak o zaman yolunu doğru çizebilir. Kendine hedef koyup o hedefe ulaşmak için sistemli olarak çalışır.
Bu kimlik sorgulaması da küçük yaşlarda çocuklara öğretilmelidir. Bu yapılırsa o zaman çocuklarımız doğru noktadan başlamış olurlar hayata. Yani gömleğin ilk düğmesi doğru iliklenmiş olur. Zaten gerisi de gelir.
Bunlar başarıldıktan sonra çocuklarımız, gençlerimiz kendilerine verilmiş olan kabiliyetlerinin doğrultusunda yollarını daha rahat çizerler. Belki de hiç ummadıkları bir alanda başarılı olabilirler. Bu imkânı onlara tanımadığımızda söylediklerimizin gerçekleşme şansı pek mümkün görünmüyor.
Bu sorgulama, düşünme konusunun üzerinde çok durulması gereğine inanıyorum. Bu başarılabilirse birçok şey olumlu yönde değişecektir. Düşünen, sorgulayan insandan hiçbir zaman zarar gelmez. Bunu özellikle bazı kesimlere anlatmak gerek. Onun için bu konuda yazıların sayısı artmalı. Bu konu olabildiğince işlenmeli.