Bakın, size bir yağmur hikâyesi anlatayım, şimdi hatırıma getirildi. Bendeniz karayoluyla ilk hacca giden kafilelerde bulundum. Biliyorsunuz, uzun bir süre Hacca gitmek yasaktı, 1960’tan sonra kanunlar müsaade etti. İşte karayoluyla gidiyorduk.
Biliyor musunuz, bu millet Kâbe’ye, Hacca hatta Hacıya bile âşıktır. Urfa’dan geçiyorduk, otobüsün önüne insanlar yattı. Evet evet, yanlış duymadınız, böyle yere yattılar. Yola yattılar yola… “Yahu bunlar ne yapıyor?” dedik, mecbur kapıyı açtık. “Kardeşim, ne istiyorsunuz?” diye sordu şoför. “Vallahi, bu Hacca gidenler bizde misafir olmazsa yerden kalkmayacağız” dediler.
Aman yâ Rabbi!..
Biz de vize işlemleri olduğunu, geç kalırsak kapıda çok zorluk çekeceğimizi onlarla konuştuk, bir şekilde ikna etmeye çalıştık. Neyse, gönüllerini aldık. Otobüste, ikramda bulundular… Ya, bu millet işte böyle âşıktır. Yâ Rabbi! Sen, Hac yollarını bize aç, bu aziz milleti Haremeyn’e hâdim eyle. O yola gitmekten alıkoyan eşkiyadan bu milleti muhafaza eyle. Bizler, evlâtlarımız, zürriyetimiz, inşaallah hayırlısıyla o mübârek yollara gidelim ve gelelim.
…
Neyse efendim, Kudüs’e dört beş otobüs peş peşe geldik. Biz, tam kapının olduğu yerden şehre girdik, birdenbire gök gürledi. Bir rahmet, bir yağmur ki sormayın… Fesübhânallah! Fakat o anda acayip bir şey oldu. Normalde yağmur yağdığında herkes sokaklardan kaçar, ıslanmamak için bir yere dâhil olur. Ama Kudüs’te yağmurun yağmasıyla insanlar sokağa döküldü.
Bizim hacıların bulunduğu otobüs kafilesinin etrafı insan seline döndü. Öyle ki arabaları sallıyor, pencerelere vuruyor, ağlayarak ve yüksek sesle bir şeyler söylüyorlardı. (Sanki olan biteni anlamıyormuş gibi yaparak) Ben de görevliye sordum: “Kardeşim, ne bu gürültü, ne bu nümayiş? Bunlar niye bağırıp çağırıyorlar?” diye.
Kafile başkanı ağlayarak bana ne dese beğenirsiniz!.. “Hocam, hep bir ağızdan ‘Kudüs’ün sahipleri geldi, Allah Teala da yağmur indirdi’ diye bağırıyorlar.”
Meğer üç senedir Kudüs’e bir damla yağmur yağmamış. Ama ne acayip tecellidir ki, bizim arabaların geldiği an, Cenâb-ı Mevla yağmur indiriverdi. Orada olduğumuz müddetçe insanlar, bu rahmete ve yağmura doya doya kandılar.
…
“Ey Rabbimiz! Kudüs’ü küffâr elinden kurtar. Mü’minleri aziz eyle, şu zilletten cümlemizi halâs eyle. Bu necip milletimizi tekrar o mübârek beldelere hadim eyle… Korktuklarımızdan emin eyle, kâfirlerin şerrinden bir an önce insanlarımızı kurtarıp halâs eyle. Sen bizim Mevlâmızsın, kâfirlere karşı bize zaferle yardım eyle. Dinine yardım edenleri muzaffer eyle. Müslümanlara eziyet edenleri perişan eyle.”
Amin, amin, amin.
Namık Onsekizoğlu-Zafer Dergisi