Gözyaşı hep yanaklara mı akmalı?
Yüreklere aksa gözyaşı olmaz mı?
Aşk hep başka yüreklere mi olmalı?
Kendi yüreğindekine aşık olunamaz mı?
Her gül solmaya mahkum mu olmalı?
Kimsenin solmayan gülü olamaz mı?
Tahtlar hep saraylarda mı olmalı?
Bir garip kulun gönlü de taht olamaz m?
Sultan’ım..
Efendi’m..
Peygamber’im..
Aşkın ile yanan yüreğime
Akıttığım gözyaşlarımla suladığım
Gönül tahtımda büyüttüğüm
Hiç solmayan Gül’üm..
Bir gül tohumu serpildi yüreğime
Hiç farkında olmadığım bir zamanda..
İçime akıttığım gözyaşlarım sularken yüreğimi
O da büyüdükçe büyüdü benimle..
Ve tomurcuk verdi birgün..
Ne zaman ki bu tomurcuğun farkına vardı yürek
İşte o zaman yüreğe akan gözyaşları da sel oldu ..
Tomurcuk büyüdü..
Gül açtı..
Aşk arttı..
Yürek yandı..
Ve tabii dikenler de vardı..
Ama o Gül’ün dikeni değildi..
O Gül’ün dikeni olamazdı ki..
Onlar yüreğimin dikenleriydi..
Yüreğimin Nazlı Gülü’ne zarar vermemeleri gerekirdi..
Gül’üme dokunmasınlar diye
Dikenleri yüreğime gömdüm..
O zaman kanattılar yüreğimi..
Gönül tahtımda Bembeyaz açan Gül’üm
Şimdi Kıpkırmızı olmuştu..
Ama gözyaşlarım artmıştı..
Gözyaşım artık Gönülyaşım olmuştu..
Ve Gül’ümü gönülyaşımla sular oldum..
Ne zaman duysam Adın’ı
Ne zaman görsem Ravzan’ı
Ne zaman ansam Sen’i (s.a.v.)
Gönülyaşım artar pınar olur..
Gönülgoncam açar Gül’üm olur..
Gönül tahtımda kurulan
Gönül yaşımla suladığım
Aşkım ile büyüttüğüm
Gönül Gül’üme
Gönüllerce güllerce Selam olsun..
Yüreğimin Nazlı Gülü solmasın...
Gönlümün ince Gülü’ne Selam olsun..
Güllerce Salat ve Selam O Nazlı Gül’ün üzerine olsun..!