Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Lokman Sûresi 10-11. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
10 . Kendisini görmekte olduğunuz o gökleri, bir direk olmaksızın (O) yarattı; sizi sarsar diye de yeryüzünde sâbit dağlar koydu ve orada hareket eden her çeşit canlıyı yaydı. Hem gökten bir su indirdik de, orada her cins güzel bitkiden yetiştirdik. (*)
11 . (İşte) bu(nlar) Allah’ın yarattığıdır; şimdi gösterin bana, O’ndan başkaları ne yaratmış? Hayır! O zâlimler apaçık bir dalâlet içindedirler!
(*) “Evet, arzın (dünyanın) evvel-i hılkatine (ilk yaratılışına) bakıyoruz ki: Mâyi‘ (sıvı) hâline gelen bir madde-i seyyâleden (akıcı maddeden) taş ve taştan toprak halk edilmiş (yaratılmış). Mâyi‘ kalsa idi, kābil-i süknâ (yerleşmeye müsâid) olmazdı. O mâyi‘, taş olduktan sonra demir gibi sert olsa idi, kābil-i istifâde (faydalanmaya müsâid) olmazdı. Elbette buna bu vaziyeti veren, yerin sekenelerinin hâcetlerini (üzerinde yaşayanların ihtiyaçlarını) gören bir Sâni‘-i Hakîm’in (herşeyi san‘atlı ve hikmetli yaratan Allah’ın) hikmetidir. Sonra tabaka-i türâbiye (toprak tabakası), dağlar direği üzerine atılmış, tâ içindeki dâhilî inkılâblardan (iç hareketlerden) gelen zelzeleler dağlarla teneffüs edip, zemîni hareketinden ve vazîfesinden şaşırmasın. Hem denizin istilâsından toprağı kurtarsın. Hem zîhayatların (canlıların) levâzımât-ı hayâtiyesine (hayâtî ihtiyaçlarına) birer hazîne olsun. Hem havayı tarasın. Gâzât-ı muzırradan (zararlı gazlardan) tasfiye etsin (temizlesin). Tâ teneffüse kābil (müsâid) olsun.Hem suları biriktirip iddihâr etsin (depolasın). Hem zîhayâta lâzım olan sâir ma‘denlere menşe’ (kaynak) ve medâr (vesîle) olsun.” (Mektûbât, 33. Mektûb, 329)