TRT Diyanet kanalı tarafından Ayasofya'da düzenlenen "Kadir Gecesi Özel Programı"na katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, konuşmasında tüm İslam aleminin Kadir Gecesi'ni tebrik etti.
Görmez, "Allah, İslam aleminin kadrini yüceltsin, Kadir Gecesi'ni izzete varış secdelerine dönüştürmeyi nasip etsin. Kadir Gecesi'ni idrak ettiğimiz bir gecede, Camii Kebir'imiz, ulu mabedimiz Ayasofya'da Allah'ın ayetlerini konuşmayı lütfettiği için Allah'a sonsuz hamdolsun." ifadelerini kullandı.
Kur'an-ı Kerim bütün insanlığın kaderini değiştirdiği için Kadir Gecesi'nin aynı zamanda bir kader gecesi olduğunu belirten Görmez, bu gecenin onur, şeref, itibar demek olduğunu anlattı.
İman kardeşliği
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Müslümanların hem iman bağı ile birbirine bağlandığını hem de aynı topraktan yaratıldığını söyledi.
Son 200 yılda bilhassa sömürgeler, istibdat rejimleri gibi pek çok sebeplerden dolayı bu coğrafyanın paramparça olduğuna dikkati çeken Görmez, şunları kaydetti:
"İman öyle bir şeydir ki bütün sınırları ortadan kaldırıyor. İman kardeşliği kan kardeşliğinden çok daha yücedir. 'Gönül coğrafyası' kavramı bunu kastediyor. Kalpler arasında imanın kurduğu o büyük irtibatın oluşturduğu dünyadır gönül coğrafyası. 'La İlahe İllallah Muhammedun Resulullah' diyen, Rabbe secde eden her müminin olduğu her yeri biz gönül coğrafyası olarak görüyoruz. Bu Kadir Gecesi'nin bize kazandırdığı izzettir, itibardır."
Görmez, "Kadir Gecesi'nin kadrini bilseydik insanlık farklı noktada olurdu." diyerek, "Yaratılış Kitabı, hidayetin rehberi, var oluşumuzun gayesini bize öğreten, hakkı, adaleti, tevhidi, Rabbimizi öğreten o muhteşem Kitap doğru anlaşılsa ve yaşansa bugün onurunu, izzetini, itibarını kaybeden insanlığın kadri yücelir." şeklinde konuştu.
"Peygambersiz bir Kitaba yönelmek, bu yüzyılın başındaki bir fitnedir"
Vahiyle ilgili ilahi kanunun, vahyin her insana doğrudan bildirilmesi şeklinde olmadığına değinen Görmez, Allah'ın insanlara vahyini bildirme yollarının sonsuz olduğundan bahsetti.
Allah'ın istemesi halinde insanların sabah kalktığında yastığının altında kendisine yazılı olarak gelmiş sayfalar bulabileceğine işaret eden Görmez, şöyle devam etti:
"Kitap ile Peygamberin arasını ayırmak, Peygambersiz bir Kitaba yönelmek, bu yüzyılın başında bir fitne olarak İslam coğrafyasına girmiş bir düşüncedir. Peygambersiz bir Kitap sadece insanların elinde kendi heva ve arzularına uygun olarak yorumladıkları bir teoriler manzumesine dönüşür."
"Bana Kur'an yeter" söylemi
Görmez, "(Bana Kur'an yeter) söylemi Kur'an'ın kendisine aykırıdır. O Kur'an Peygambere vahyedilmiştir. Peygamberle birlikte gelmesi onun yaşanan bir hayata dönüştürülmesi içindir. Kitabın tatbiki konusunda biz Peygambere muhtacız. Zaman zaman Türkiye'de de bu tartışmaları görebiliyoruz. Belki bu kardeşlerimizle bir ilim ve hikmet atmosferinde bir araya gelerek, bu yüzyılın başında coğrafyamıza fitne olarak sokuşturulan, Kitapla sünnetin arasını ayıran bu yanlış düşüncelerin bu topraklarda asla kök salmaması için çaba göstermeliyiz." değerlendirmesini yaptı.
Hadid Suresi
Görmez, Hadid Suresi ile ilgili şunları ifade etti:
"Bu ayet bize şunu söylüyor, 'Ey müminler eğer siz Kitabı bırakırsanız, adaleti güç belirler. Güç mizanı bozar. Kitabı bırakırsanız adaleti kaybedersiniz. Siz eğer mizanı bırakırsanız o takdirde Kitap demire dönüşebilir, güce dönüşebilir, güç Kitaba yön vermeye başlar. Eğer siz gücü terk ederseniz Kitap teorilere dönüşür tatbik edemezsiniz o Kitabı.' İslam aleminde bu sorunu görüyoruz. Bugün DEAŞ benzeri terör örgütlerinin elinde Kitap demire dönüşerek kardeşler arasında savaşa ve kıtale yol açmaya başladı. Kitap, kainat ve insan. Bu üç kitabı birlikte okuyamadığımız zaman biz Kitabı anlayamayız. Kainatın ayetleriyle Kitabın ayetlerini birbirinden ayıramayız." AA