Batı da bu duygusal hastalıkların farkına varmış ki, İslam dünyasını atlayarak çareyi Doğu mistisizminde aramaya kalkıştılar. Onlar da bilmediler ki, duygusal alışkanlıkların daha kısa yoldan tedavisinin asıl kaynağı bizde, İslam’da, çağımızın bir Kur’an açılımı olan Risale-i Nur’dadır.
Bana göre bu alan son derece bakir; ciddi anlamda el atılmamış desek yanlış olmaz. Risale-i Nur, bu gözle bakıldığında duyguların üzerinde çok durduğunu görürüz. Onlar iyi bir psikolog, aynı zamanda dolu olan biri tarafından irdelenip bu konuda elimizdeki dev eserin bakış aşısını yansıtarak, bize ve Batı dünyasına ışık tutulmasında son derece ihtiyaç var.
Her şey bilgiye dayanır. Hastalıklarımızı bilmezsek, kendimizi bu ahtapotumsu sarmaldan nasıl kurtarabiliriz? Çağımızda, bu bilişim teknolojisinde bunları bilmemek elbette mazeret değil. Hastalıklarımızı bilmediğimiz için de çoğu zaman bu garip huylarımızı muhataplarımıza da dikte etmeye çalışırız.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ