İnsan; ruhu itibarıyla hasenata müheyya ve müştak, nefis ve hevası cihetiyle seyyiata meyilli ve müstaid bir varlıktır. İnsan için en ehemmiyetli iş ebedi hayata hazırlıktır. Hayır ve hasenat uhrevi bir hayatta daimi azıktır. Mümin ezelde verdiği söze sadıktır. Günahların kalbin aynasını karartacağı açıktır. Günahlar sonsuz bir hayatta sonu gelmez bir pişmanlıktır...
Günah işlemek, fıtratın safiyetini bozmaktır.. günah işlemek, sadakat bağını koparmaktır.. günah işlemek, kalp aynasını karartmaktır.. günah işlemek, latife ve duygularını yaralamaktır...
Latife ve havas yaralanınca, insan ibadetteki zevk-i ruhaniyi tadamayacaktır. İbadetten lezzet alamayınca insan itaatten uzak duracaktır. İnsan itaatten uzak durunca manen alçalacaktır. Alçaldıkça insan günahlara iyice alışacaktır. Günahlara alışınca günah işlemeden yaşayamayacaktır...
Seyyiatın kesreti ile insanın idraki melekeleri daralacaktır. İdrak daralınca en açık itikadi meseleleri anlayamayacaktır. Anlayışı kapanınca insan tamamen sapıtacaktır. Önüne küfre götüren bir yol açılacaktır...
İlahi iltifata, Rahmani ilhamata ve insani kemalata vasıl olmak isteyenler günahlardan uzak duracaktır. İnsan seyyiattan uzak durdukça Rahman’a yakınlaşacaktır. Rahman’a yakınlaşınca halis bir kul olacak, kalp ilhama açılacaktır.
Kalp ilhama açılınca insan manen aklanacaktır. İnsan manen aklandıkça tefekkür ufku açılacak, melekûti âlemlerle tanışacaktır. Marifetullah ikliminde mutlak hakikatlerin külliyetine vasıl olacaktır...
Günahların bir kısmı fikr-i enaniyetten diğer bir kısmı hiss-i şehvaniyetten kaynaklanmaktadır. Gurur, kibir ve riya gibi bir kısım görünmeyen günahlar enaniyete dayanmaktadır. Kibir, acz ve fakrının farkına varamamak, fani olan zatına dayanmaktır. Gurur ise, mahiyetine takılan sıfatların zatına ait olduğunu sanmak, zail olan hüsnüne aldanmaktır...
İnsanın manen sukutunu doğuran ve kemalat arşına çıkmasına mani olan günahlar içki, zina ve kumar gibi görünenlerden ziyade gurur, kibir ve riya gibi ‘görünmeyen’ günahlar olduğu muhakkaktır. Çünkü hissedilmemeleri, her yönüyle bilinmemeleri ve görünmemeleri onlardan uzak durmayı ve manen arınmayı zorlaştırmaktadır...
Gurur ve kibir ile yaşamak ebedi bir hayatı kazanmak için verilen ömrü boşu boşuna harcamaktır. Maddeye ve surete mahkûm olmak eşya ve mahlûkatın siret ve hikmetlerinden habersiz yaşamaktır. Kibir ve gurura isnad eden insan kemalat arşına ulaşamayacaktır. Köle, efendisine ait malı sahiplenmeye kalkışmayacaktır. İnsan emanete hıyanetten uzak durmaya çalışacaktır...
Şehvetine mağlup olup kalbini karartmak ile zatına ve sıfatlarına dayanıp manevi irtibatını koparmak insanın sukutunu hızlandıracaktır. İlim ve marifetin gücüne dayanıp eneden kurtulmak olmazsa insan enaniyetin ağırlığı altında manen nefessiz kalacaktır...
Zina eden veya kumar ile servetini kaybeden bir insan işlediği günahların farkına varacak, imanı kadar pişman olacaktır. Ancak gurura kapılan, kibir taşını beline bağlayan insan bunun farkında olamayacak, gurur ve kibir ile kirlenmiş olduğunu kabule yanaşmayacaktır...
Elhasıl; insan gurur ve kibirden uzak duracaktır. Günahlardan uzak durdukça imanın azameti artacaktır. Hayır ve hasenat ile insan Rahman’a yakınlaşacaktır. Hasenatını arttıramayan insanlar seyyiatını azaltacaktır. Allah’ı gücendiren her fiil insanı alçaltacaktır. Günahtan tiksinme olmadan, gafletten silkinme olmayacaktır...
Müminler marifetullah, muhabbetullah, ibadetullah gibi asli vazifelerinden gittikçe uzaklaşmaktadır. Maddi meşgalenin kesafeti karşısında zihinler dağılmaktadır. Dünyevi taleplerin sıkleti ile kalpler işgale uğramaktadır. İnsan yeryüzüne niye halife tayin edildiğini tefekkür ile canlı tutamadığı müddetçe bu ağırlığın altında kalmaktan kurtulamayacaktır...