Yaşanan gerçek bir olay. Yaşlı bir teyze anlatıyor. Biz kalabalık bir aileydik. Çocuklarıma büyük tencerede yemek yapardım. Komşunun çocukları da alıştılar bize. Gelen çocuklar yemeklerimi iştahla yiyorlardı. Çocuklardan birine sordum. “Yemeklerimi çok mu seviyorsun?” Çocuk başını kaldırdı. Yüzüme baktı. “Ben senin en çok gülmeni seviyorum. Anneme de böyle gülmeyi öğretsen ne olur?” Yaşlı teyzemiz bu soruya nasıl cevap verdi? Gülmeyi öğretti mi, bilmiyorum. Anlatılan bu kadar.
Bu olayın üstünden çok yıllar geçti. Mutsuz ailelerin ve onların mutsuz çocuklarının sayısı oldukça arttı. Kalabalıkta yürürken insanların yüzlerine bir bakın isterseniz. Büyük çoğunluğu yüzleri asık dolaşıyor. O çocuk gibi annelerin-babaların daha doğrusu herkesin biraz olsun gülmeye, gülmeyi öğrenmeye ihtiyaçları var. Biz tebessümün sadaka olduğunu bilen bir medeniyetin evlatlarıyız. Bunun sorumluluğunu taşıyoruz. Onun için gülmeyi, gülümsemeyi yaygınlaştırmamız, göstermemiz ve de öğretmemiz gerekmektedir. Aileler gülümserse çocuklar da gülümser. “Güzel ahlak; güler yüz, güzel şeyleri yaygınlaştırmak ve insanlara zarar vermekten kaçınmaktır.” Güler yüz ve onu yaygınlaştırmak hadisçe de güzel ahlakın göstergesi olarak ele alınmıştır.
***
Çoğu anne-baba çocuklarının kitap okumamalarından şikâyet ederler. Bunların birçok nedeni var. Çünkü “kitap oku ya da kitap okumalısın” demekle olmadığını aslında kendileri de biliyorlar. Daha doğrusu yaşayarak görüyorlar. Yine bir hadisle bu konuya dikkat çekmek istiyorum.
"Lokman, oğluna şöyle buyurdu: “Oğlum, gününün bir kısmını kitap okumaya ve ilim öğrenmeye ayır; çünkü kitap okumayı terk edersen, bilgilerini zayi edersin."
Hadis gayet açık. Okumamızı söylüyor. Hem de gerekçesiyle birlikte. Yoksa edindiğimiz bilgiler zayi olup gidecek. Okumak aynı zamanda bilgilerin muhafazasını da sağlıyor. Okumakla ilgili daha birçok hadis var. Ben bir örnek verdim sadece. Hadisler toplumun her katmanına, her alanına hitap ediyor. Sadece doğru bir şekilde insanlarla buluşması/buluşturulması gerekiyor.
Burada dikkat çekmek istediğim konu hadisleri günümüze taşımak ve hadislerle yaşamak. Buna herkesin ihtiyacı var. Hadislerden ne kadar uzak kalırsak o kadar sıkıntı çekileceğini düşünüyorum. Daha önce de yazmıştım. Herkesin bir hadisi olmalı, diye. Sıkıldığı ya da sıkıştığı zaman sarılacağı, rahatlayacağı. Örneğin suratı asıkken “Gülümsemek sadakadır” Hadisini hatırlayıp gülümsemesi gibi. Hem kendisi mutlu olacak hem de çevresini mutlu edecek. İşin ucunda bir de Allah’ın rızasını kazanmak var. Her hadis bizim için bir köprü. Üzerinden geçip huzura ulaşacağımız bir köprü.