Hayatınızda hiç boğulma tehlikesiyle karşılaştınız mı? Veya ölüm tehlikesiyle hiç burun buruna geldiğiniz oldu mu? O durumlarda insan ne yapacağını saşırır. Denize düşen yılana sarılır misali canını kurtarmak için her yerden medet umar.
Hz. Nuhun oğlu Kenan suların yükseldiği, artık kurtulma imkanının çok çok zayıf olduğu bir ortamda, gemideki babasının davetini kabul etmez ve sulara batarak ölür. Demek ki küfrün öyle mertebeleri vardır ki, ölümle yüz yüze gelinmesine rağmen insanın iman etmesini engelleyebiliyor.
Kuranda denizde boğularak ölen başka bir kişiden daha bahsedilir. Tahmin ettiğiniz gibi bu kişi Firavundur. Ama Firavun en azından boğulma anında Musanın Rabbine iman ettim diyerek secde eder. Hiç olmazsa son anda kurtulmak ister. Gerçi bu Onun kurtuluşunu sağlamaz ama Hz. Nuhun oğlu Kenana baktığımızda sanki Firavundan daha büyük bir inatla küfre sapmış olduğunu görürüz.
İlginç olan noktalardan biri de şudur ki; Hz. Nuhun oğlu olmasına rağmen Kenan Allaha iman etmezken, Firavunun karısı olmasına rağmen Hz. Asiye Allaha iman etmiş ve bu yolda şehit olmuştur. Demek ki içinde yaşadığı ortam ve çevresindeki şartlar aslında kişinin iman edip etmemesinde kesin olarak etkili olan bir durum değildir. İşte imtihanın sırrı da buradadır zaten.
Kenanı küfürdeki inadı suyun dibine batırmıştı. Bizi de nefsimizin günahlara girmedeki inadı batırmaya çalışıyor. Hani Bediüzzaman diyor ya: Hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem'a, bir işarette, bir öpmekte batma. Dünyayı yutan büyük letâiflerini onda batırma. Çünkü çok küçük şeyler var, çok büyükleri bir cihette yutar.1 Evet bazen tek bir söz, bazen bir bakış, bazen bir dokunuş, bazen çok küçük gözüken bir olay bile batmamıza sebep olabiliyor.
Yunan filozoflarından Epiktetos şöyle der: Hiçbir gücün yıkamayacağı adam kimdir? O; inançlarında dayanıklı ve elinde olmayan bir şeyin kendisini sarmasına göz yummayan adamdır. O bana göre bir atlettir. Birinci savaşa dayandı. Bir ikincisine dayanabilecek midir? Paraya dayandı, güzel bir kadına karşı koyabilecek midir? Gündüz halk arasında isteklerine dayandı geceleyin ve yalnızken dayanabilecek midir? Şan ve şerefe, yerilmeye, övgülere, ölüme dayanabilecek midir? Bütün rahatsızlıklara, her türlü acıya katlanabilecek midir? Kısacası rüyasında bile yenilmez olabilecek midir? İşte benim aradığım atlet.2
Günümüzde üzerimize sel gibi, tufan gibi gelen günahlara karşı tek başına mukabele edebilmek gerçekten zordur. Zira sefih medeniyet bin yerden günahlarla insanlara hücum eder. Böyle bir zamanda karada gemi yapmak gibi birşeydir dinini yaşamak. Kenanın arkadaşları, Firavunun dostları her daim taciz edeceklerdir. Su olmayan yerde gemi yapmanın saçmalığından bahsedeceklerdir. Hazır lezzetler varken, gelecekteki Cennet lezzetleri neyine gerek, gel keyf edelim, bırak şu gereksiz ibadetleri diyeceklerdir. Yolumuzda her an batma tehlikesi vardır. Birilerinin yakını olmak veya dindar bir camiada bulunmak tek başına yeterli olmaz batmamak için. Bizim de günah tufanında boğulmamamız, batmamamız için, sahil-i selamete çıkabilmemiz için Hz. Nuhun gemisi gibi bir gemiye ihtiyacımız var İştirak-i a'mâl-i uhreviye gemisine İhlas gemisine Takva gemisine...
Çünkü binlerce taraftan hücum eden günahlara karşı, ancak bu şekilde binler dille mukabele ederek karşı koyabiliriz. Ancak iştirak-i a'mâl-i uhreviye gemisine binerek kardeşlerimiz adedince ibadet, istiğfar ederek batmaktan kurtulabiliriz, kendimizi muhafaza edebiliriz. Bu gemiye binmek için de takvada, ihlasta, sadakatte ciddi çalışmak ve namazın sonundaki tesbihatı asla ihmal etmemek gerekir. O gemiye bindikten sonra, nefsimiz bizi batırmaya çalışsa da, kardeşlerimizin duasıyla, Allahın lütfuyla batmaktan kurtuluruz inşallah. Zira o gemide bize her an şu hakikat hatırlatılır: Bütün alem kendisine sadık bir asker gibi emirlerine bakan bir Zata isyan edilmez, edilmemeli
Ne mutlu o gemiye binebilenlere ve batmaktan kurtulabilenlere...
1.Lem'alar, 17. Lem'a, Yeni Asya Nesriyat
2.Düşünceler ve Sohbetler, İnkılap Kitabevi